filistinle dayanışma dünyanın her yerinde sürüyor. geçtigimiz günlerde hanzala adlı gemi, uluslararası sularda israil askerlerinin saldırısına uğradı. bu gemide emek hareketinden iki isim vardı; abd’den christian smalls ve tunus’tan hatim auni. filistin için atılan en ufak bir adım, yükseltilen her ses önemli ve türkiye’de de emek hareketinin yapabileceği daha fazla şey var
filistin’de hayatını kaybedenlerin sayısı 60 bine ulaştı. bunların 154’ü açlıktan öldü, 89’u çocuk. gıda yardımına ulaşmaya çalışırken vurularak öldürülenlerin sayısı bine yaklaştı. çünkü israil askerleri, yiyecek dağıtımına ulaşmak için bekleyenlere ateş açıyor. çocukların hedef alınmaması bir savaş kuralı ama gelecek kuşağı ortadan kaldırmak, soykırım stratejisinin bir parçası.
kadınların hedef alınması da soykırımla bağlantılı. israil uzun zamandır “hamas’la mücadele” söylemini öne çıkartmaya bile gerek duymuyor ama yine de hatırlatayım. hamas’ın siyasi kadroları arasında kadınlar var ama savaşçılar arasında kadınların olduğuna dair bir veri yok. yani kadınları hedef almanın “güvenlik”le bir ilgisi yok, filistinlilerin dünyaya gelmesinin engellenmesi hedefleniyor.
7 ekim’den bu yana öldürülen gazetecilerin sayısı 232’ye ulaştı. bunların çok büyük bir kısmı basın yazılı yelekler giyip çalışırken katledildi. ama bazıları da evlerinde, yakınlarıyla otururken silahlı iha’larla hedef alındı. gazeteciler, işlenen suçlardan kimsenin haberdar olmaması için hedef alınıyor. işgal, yabancı gazetecilerin gazze’ye girmesini engelliyor, orada bulunanların da çalışamayacak halde olmasını sağlıyor. açlık, onları da vurdu tabii. filistinli bir muhabirin, elinde mikrofonla yayın yaparken, “çok güçsüzüm, sanırım daha fazla konuşamayacağım” sözleri üzerine çevresindeki insanların, “konuş sen bizim sesimizsin” dediği görüntüler sosyal medyada karşımıza çıkmıştı. ardından bir afp muhabirinin, açlıktan çalışamayacak halde olduğunu açıkladığını öğrendik.
ama olup biteni bilmenin çok az şeyi değiştirebildiği bir durum var gazze’de. açlıktan kemikleri görünen çocukların, hatta ayakta duracak hali olmayan kedilerin iç paralayıcı görüntüleri her gün önümüze düşüyor.[1] oysa mısır’da, ürdün’de bm’nin gıdayla dolu siloları var ama israil bu yardımların gazze’ye ulaşmasını engelliyor.
bu açıdan mısırlıların, içlerine gıda koydukları şişeleri denize bırakmaları hem simgesel hem de pratik bir anlam taşıyor, nitekim –mevcut krizi çözme ihtimal olmasa da- gazze’ye ulaşan şişeler olmuş. ama bunu görüp mersin’den denize benzer şişeler bırakanların yaptığı işin simgesel anlamı daha zayıf ve denizi kirletmekten başka sonuç alması mümkün değil.
türkiye’de, simgelere dayanan siyaset seviliyor hatta eylemlilik sayılıyor. akp’nin, genel olarak ama özellikle filistin konusunda bundan yararlandığını görüyoruz. iç gündem karışıkken filistin için görkemli mitingler yapmanın ne israil’e zararı var ne de filistin’e yararı. israil’in türkiye’yi hedef alması gibi bir durumun söz konusu olmadığını söylemeye bile gerek yok sanırım. neden hedef alsın, gereken bütün ilişkiler sürüyor. hamasi nutuklar yetmezmiş gibi, sosyal medyada israil’e cihat etmekten söz eden hesaplar var ve ciddi bir kısmı da erdoğan hayranı. oysa filistin direnişinin yeterince savaşçısı var, cihada da ihtiyacı yok ama dayanışmaya çok ihtiyacı var.
filistin’le dayanışma çok farklı biçimlerde, dünyanın her yerinde sürüyor. boykot çağrıları, iktidarları israil ile tüm ilişkileri kesmeye çağıran eylemlerin yanı sıra, türkiye’de mavi marmara ile adı duyulmuş olan ve gazze’ye yönelik ablukayı kırmayı hedefleyen özgürlük filosu koalisyonu’nu anmak gerek. mayıs ayında, iklim eylemcisi greta thunberg, oyuncu liam cunningham ve avrupa parlamentosu milletvekili rima hassan’ın da bulunduğu madleen gemisi saldırıya uğramıştı. geçtiğimiz günlerde aynı amaçla denize açılan hanzala adlı gemi, uluslararası sularda israil askerlerinin saldırısına uğradı. bu gemide emek hareketinden iki isim vardı; abd’den christian smalls ve tunus’tan hatim auni. christian smalls, abd’de, amazon depolarındaki işçilerin örgütlenmesinde büyük rol oynamış, amazon işçi sendikası’nın kurucularından. ırkçı işgal gücünün askerleri bu siyah adamı ağır biçimde dövdü ve boğmaya çalıştı. hatim auni ise, dünya köylüler hareketi’nin arap bölgesi sekretaryasına üye olmanın yanı sıra, 150 ülkede, temizlik, posta, güvenlik ve başka işkollarından işçilerin örgütlendiği uni global union’ın da aynı bölgedeki temsilcisi.
işgale karşı çıkmak aynı zamanda bir işçi davası çünkü filistinliler, israil’in işgal ettiği topraklarda, genellikle tarım ve inşaat gibi vasıfsız işlerde ancak bir izin belgesiyle çalışabiliyorlar yani sömürünün yanı sıra ayrımcılığa maruz kalıyorlar.
o yüzden biri tunuslu, diğeri abd’li olan bu iki sendikacının hanzala’da bulunması özellikle anlamlı.
filistin için atılan en ufak bir adım, yükseltilen her ses önemli ve türkiye’de de emek hareketinin yapabileceği daha fazla şey var.
Dipnot:
[1] filistinliler bir yerden bir yere göçerken evcil hayvanlarını da yanlarında götürüyor. beni en çok sarsan, kucağında kedisiyle yürüyen, baştan aşağı siyahlar giymiş bir kadın oldu, bütün yakınlarını kaybetmiş, kedisi dışında kimsesi kalmamış, nereye yürüyorsun diye sorulunca, “bilmiyorum” diye cevap verdi.
Kaynak: Kadın İşçi
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.