İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, 700. Oturması’nı “Tüm hasta mahpuslar serbest bırakılsın” diyerek şube binasının önünde yaptı. Yapılan basın açıklamasında F tipi hapislerden sonra S, Y ve Yüksek Güvenlikli Hapishane uygulamaları ile tecrit ve insalık dışı infaz uygulamaların artarak devam ettiği vurgulandı. Öte yandan tutsak yakınlarının, tutsaklara para yatırdıkları için “terörün finanse ettikleri iddiasıyla yargılandıkları ve “Terörün Finansmanının Önlenmesi Yasası’nın kötüye kullanıldığına dikkat çekildi
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, 700. F Oturması’nı şube binasının önünde yaptı.
Tüm hasta tutsakların tedavi hakları önündeki engellerin kaldırılması, serbest bırakılarak, sağlık ve yaşam haklarının korunması için yetkililerin göreve çağırıldığı basın açıklaması 700 haftadır, hapishanelerde yaşanan sağlık ve tedaviye erişim alanında yaşanan hak ihlallerinin kamuoyunda gündem yapıldığı ve hak ihlallerinin son bulması için verilen mücadele hatırlatıldı.
Yapılan basın açıklaması şöyle:
Hapishanelerde yaşanan hak ihlallerine ilişkin düzenli olarak hazırladığımız raporlar, temel besin ihtiyacının karşılanmamasından ayrımcılığa, sistematik ağır tecrit uygulamalarından adalete erişime, yetersiz iaşe bedelinden aşırı doluluk sorununa hak ihlallerinin çok daha çeşitli ve sistematik olduğunu ve her bir ihlalin, mahpusların insan onuruna yaraşır yaşam hakkını tehdit ettiğini ortaya koyuyor. Bütün bu sorunlar yanında, Adalet Bakanlığı verilerine göre 2018-2023 yılları arasında toplam 2 bin 258 mahpusun yaşamını yitirdiği, bu sayının, 2024 yılının ilk 11 ayında 709 ve bir yılda 818 olduğu bilinmesine rağmen, halen idarenin ve ülkeyi yönetenlerin tutumunda bir değişiklik olmaması, yasa ve uluslararası sözleşmelerin dahi ihlal edildiği bu uygulamaların ancak ‘düşman hukuku’ ile açıklanabileceği yönündeki tespit ve eleştirilere haklılık kazandırmaktadır. Toplumun demokratikleşme yönündeki taleplerini dinleyerek kayda geçirmekte olan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun çalışmaları devam ederken, bugün biz de buradan sesleniyor ve hapishanelerde yaşanan sorunlara çözüm istiyoruz.
Bilindiği üzere; bir yandan mahpusların sağlık ve yaşamını tehdit eden, mahpuslara insan onuruna yaraşır bir yaşamı yasaklayan, F’den sonra kuyu tipi olarak da adlandırılan S, Y ve Yüksek Güvenlikli Hapishane uygulamaları ile tecridi ağırlaştıran, dışarıyla bağını kopartan, yoksullaştıran, yalnızlaştıran ve hem maddi hem manevi yönden ağır bir çöküş yaşatan bu infaz uygulamaları devam ederken, diğer yandan bu hak ihlallerine karşı mücadele edenler de baskı altına alınmaya çalışılıyor. Bu yüzden komisyon üyelerimiz de hak ihlaline uğruyor. İnsani dayanışmanın ötesinde algılanamayacak, ihtiyaç belirten mahpusların temel ihtiyaçları için kullanılmak üzere, yasal prosedüre uygun olarak hapishane idaresi tarafından belirlenen hesaba para yatırdığı için, Hatice Onaran arkadaşımız 10 Ekim 2024’ten beri Gebze M Tipi Hapishanesinde tutuklu. Mahpusun eline geçmeden hapishane idaresinin denetiminde sadece kantin alışverişine harcanabilen cüzi miktarda para için “terörü finansa ettiği” iddia edilerek hakkında 4 yıl 2 ay hapis cezası verildi. Nihat Göktaş arkadaşımız aynı iddiayla ev hapsinde. Mehmet Acettin arkadaşımız ise aynı iddiayla yargılanıyor. Üç arkadaşımızın da ciddi sağlık sorunları var ve Hatice Onaran arkadaşımız yüzde 79 engelli raporu olan bir hasta mahpus olarak, hasta listemize eklendi ve hapishanede yaşam mücadelesi veriyor. Aynı iddiayla yargılanan ve hapiste olan azımsanmayacak sayıda mahpus yakını var. Terörün Finansmanının Önlenmesi Yasası’nın bu şekilde kötüye kullanımının önlenmesini istiyoruz.
2024 yılında 818 hasta mahpusun yaşamını yitirmesine ve bu sayının giderek artmasına rağmen bugün halen; Hapishane koşullarında tedavi imkanı olmayan, yaşamını hapishanede sürdüremeyecek hasta mahpusların tedavi ve bakımlarının sağlanması amacıyla infaz ertelemesi kararı verilerek serbest bırakılması imkanı veren, 5275 sayılı Ceza İnfaz Kanunu 16. Madde düzenlemesinde yer alan Adli Tıp Kurumu Raporu şartı ve Toplum Güvenliği Bakımından Tehlike kriterinin mahpuslar aleyhine kullanılarak, hasta mahpusların dört duvar arasında ölüme terk edilmelerine dair sorunlar çözülmemişken, 29/12/2020 tarihinde yürürlüğe giren Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirmesine Dair Yönetmelik gereğince hapishanelerde oluşturulan İdare ve Gözlem Kurulu kararlarıyla, Resul Baltacı ve Abdulkadir Kuday örneğinde de olduğu üzere, cezasını tamamlamış veya şartlı tahliye ve denetimli serbestlik hakkı kazanmış hasta mahpusların da tahliyeleri engellenerek resmen canlarına kastedilmektedir.
Merkezi Hapishaneler Komisyonu’muz 2025 Nisan ayında kamuoyu ile Hasta Mahpus Listesi’ni paylaşırken yaptığı açıklamada; “Türkiye Hapishanelerinde tespit edebildiğimiz kadarıyla 161’i kadın ve 1251’i erkek olmak üzere en az 1412 hasta mahpus bulunmaktadır. Durumlarına dair yapılan tespitlere göre; Ağır olarak tarif edebileceğimiz 335 mahpus bulunmaktadır. Bunlardan 230’u tek başına yaşamını devam ettiremiyor ve 105’inin de desteğe ihtiyacı bulunmakta, 188 mahpusun ise hastalıkları nedeniyle sürekli olarak kontrol edilmesi gerekmektedir.” Demiş Açıklamada hastalıklarına dair yeterli veri ve raporlara ulaşılamadığı için 517 mahpusun durumlarının ağır olup olmadığına dair değerlendirme yapılamadığının altı çizilmiştir.
Adalet Bakanlığı verilerine göre 1 Ağustos 2025 tarihi itibari ile hapiste bulunan 390 bin 629’u erkek , 18 bin 834’ü kadın ve 4 bin 317’si çocuk olmak üzere toplam 413 bin780 mahpus için bu sorunların devam ettiği bugün, mahpusların yaşam ve sağlıklarının korunması için önlemler almak zorunda olan yetkililere bir kere daha sorumluluklarını hatırlatıyor, mahpuslara yönelik hak ihlallerinin önlenmesi ile ceza infaz hukukunun mahpuslara insan onuruna yaraşır bir yaşam sağlayacak şekilde ve evrensel insan hakları ilkelerine uygun olarak yeniden düzenlenmesini istiyoruz.
Hasta mahpusların tedavi hakları önündeki engellerin kaldırılması, serbest bırakılarak, sağlık ve yaşam haklarının korunması için yetkilileri göreve, kamuoyunu duyarlılığa çağırıyoruz.
Sendika.Org