Herkes Marksizm hakkında derin bilgi sahip olmak zorunda değil ama eleştirilen konu hakkında asgari düzeyde malumat edinilmesi eleştirmenliğe soyunanın yararınadır. Bir zamanlar dünyanın üçte birini kapsayan sosyalist bloğun varlığı Marksizm’i rehber edinmiş hareketlerin yeni bir dünya kurmak için attığı devasa adımlar olarak tarihe geçmişken bu devrimci teoriyi şikayet kutusu gibi göstermek iyi niyetle açıklanamaz
“Sosyalizm
Senin anlayacağın yani
El kapısının yokluğu değil de
İmkansızlığı”
Nazım Hikmet
Barış süreci görüşmeleri yeniden başladığından beri Marksizm’i aşma iddiaları ilginç bir hal almaya başladı. Savunulan dünya görüşünün, öne sürülen tezlerin zayıflıkları ve belirsizlikleri ciddi eleştirilerde bulunmak yerine Marksizm’i gözden düşürmeye çalışarak haklılığını kanıtlama girişimlerine dönüştü. Alman felsefesinin, Fransız siyasetinin, İngiliz iktisadının zengin birikimine dayanan Marksizm’in karşısına radikal demokrasiyle ilişkisinin olup olmadığı bile bilinmeyen bir dünya görüşüyle çıkmanın zorlukları kendini her vesileyle dışa vuruyor.
Bir eylem kılavuzu, hareket felsefesi olan Marksizm’i “olumsuzlukları dile getirme” dışında başka bir şey yapmamış bir ideoloji olarak göstermeye çalışmak konuya yabancı olunduğunu gösterir. Herkes Marksizm hakkında derin bilgi sahip olmak zorunda değil ama eleştirilen konu hakkında asgari düzeyde malumat edinilmesi eleştirmenliğe soyunanın yararınadır. Bir zamanlar dünyanın üçte birini kapsayan sosyalist bloğun varlığı Marksizm’i rehber edinmiş hareketlerin yeni bir dünya kurmak için attığı devasa adımlar olarak tarihe geçmişken bu devrimci teoriyi şikayet kutusu gibi göstermek iyi niyetle açıklanamaz.
Devrimcilik, yıkıcılıktan farklı olarak eskiyi yıkıp yerine yeniyi kurmaktır. Devrimci bir ideoloji olan Marksizm de kapitalizmi yıkıp yerine sosyalist uygarlığı kurmayı amaçlıyordu. Marx ve Engels, Feuerbach Üzerine Tezler’de dünyayı yorumlamakla yetinilemeyeceğini, aslolanın onu değiştirmek olduğunu söylerken yeni bir dünya kurmanın gerekliliğini vurgulamıştı. 1848 devriminden büyük heyecan duyan Marx işçi sınıfını radikal eylemler için cesaretlendirmeye çalışırken Engels ayaklanmalarda görev alarak General unvanını hak ediyordu. Paris Komünü, kapitalizmin devrilmesinden sonra kurulacak düzenin adı olan proletarya diktatörlüğü kavramının doğmasına yol açıyordu. Marksizm dünyayı değiştirmek için ayağa kalkan işçi sınıfın burjuvaziyle çatışmasından beslenerek gelişiyordu.
Marx ve Engels dünyayı değiştirmek için önce onu analiz etmiş daha sonra onun yerini alacak toplumun ana hatlarını Gotha Programının Eleştirisi, Grundrisse, Kapital gibi yapıtlarda ortaya koymuşlardır. Alman İdeolojisi gibi daha erken dönemde yazılmış kitaplarında gelecek toplumun tahayyülü ortaya konulmuştu.
Yeri gelmişken kapitalizmin temel çelişkisi olan emek-sermaye çelişkisine yoğunlaşmış olan Marx’ın ulus devlet perspektifini aşamadığı yönündeki eleştirilerin de bilgisizlikle malul olduğunu belirtelim. Komünist Manifesto’yu “Bütün ulusların işçileri birleşiniz” sözüyle bitiren, I. Enternasyonal içerisinde aktif olarak yer alan, Alman İdeolojisi kitabında dünya devriminden bahseden bir düşünüre getirilen bu suçlamanın “demokratik ulus” tezine taraftar toplayacağını sananlar bu çarpıtmanın ters tepebileceğini hesap etmeliler.
Kapitalizm ancak emek ve doğa sömürüsünü ortadan kaldıran sosyalizm tarafından aşılabilir. Kapitalizmi ehlileştirme dışında başka bir seçenek sunamayan ideolojilerin Marksizm’i aşma iddiası hoş bir sada olarak kalacak gibi duruyor.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.