Günlerdir “talan yasası”na karşı direnen yaşam savunucuları, nöbetlerini sürdürdükleri parka “Günlerdir bize sonsuz desteğini sunan dostlarımızla vedalaşmaya, dayatılan gasp yasasına karşı sözümüzü birlikte kurmaya; dostluğa, sohbete, dayanışmaya bekliyoruz!” diyerek çağrıda bulundu. Yaşam savunucuları, Türkiye’nin dört bir yanında direnişe devam edeceklerini söyledi
Yaşam savunucuları, günlerdir kamuoyunda “talan yasası” olarak bilinen yasaya karşı mücadelelerini Meclis önündeki eylemleri ve Cemal Süreya Parkı’ndaki nöbetleri ile devam ettiriyordu.
TBMM Genel Kurulu’nda zeytinliklerin madencilik faaliyetlerine açılmasını da içeren torba kanun teklifin kabul edildi. AKP’li vekillerin verdiği önergeyle teklifin 11. maddesinde yapılan değişiklikle zeytinliği taşınacak olan köylülere Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca uygun görülen ya da maden sahalarının bulunduğu il sınırlarındaki KİT’lere ait taşınmazlarda yer alan zeytinlikler, değerinin yüzde biri üzerinden 20 yıl süreyle kiralanabilecek.
“SÜPER TALAN” YASASI NE GETİRİYOR?
Yaşam savunucuları yaptıkları duyuru ile “Günlerdir bize sonsuz desteğini sunan dostlarımızla vedalaşmaya, dayatılan gasp yasasına karşı sözümüzü birlikte kurmaya; dostluğa, sohbete, dayanışmaya bekliyoruz!” diyerek saat 13.00’te Cemal Süreya Parkı’na çağrı yaptı. Yaşam savunucuları, yasanın geçmesi ile günlerdir devam ettirdikleri nöbeti sonlandırdıklarını duyururken, direnişlerinin Türkiye’nin dört bir yanında köylerde devam edeceğini söyledi.
MÜCADELEYE DEVAM!
Meydanları şirketlerinize bırakmayacağız.
Günlerdir bize sonsuz desteğini sunan dostlarımızla vedalaşmaya, dayatılan gasp yasasına karşı sözümüzü birlikte kurmaya; dostluğa, sohbete, dayanışmaya bekliyoruz!
🗓️ 20 Temmuz 2025
🕐 13.00
📍 Cemal Süreya Parkı pic.twitter.com/XWc68MhM7Q— Akbelen Yuvamız Vermeyeceğiz 🌱🫒🌲 (@ikizkoydireniyo) July 19, 2025
Ankara’ya hiçbir şeyleri olmadan geldiklerini söyleyen yaşam savunucuları, Ankara’da karşılaştıkları dayanışmayı anlattı. Direnişleri süresince yanlarında olan herkese sonsuz teşekkürlerini sunan yaşam savunucuları, son kez nöbet alanında bulunan köylülerin söz alacağını söyledi.
📍Ankara, Cemal Süreya Parkı
Yaşam savunucuları, “Talan yasası”na karşı yürüttükleri nöbetlerini sonlandırırken herkesi vedalaşmaya nöbetlerini sürdürdükleri parka çağırdı:
“Biz buraya hiçbir şeyimiz olmadan, yatacak bir yatağımız, ısınacak bir ceketimiz olmadan geldik.… pic.twitter.com/cu2fGcfcpp
— sendika.org (@sendika_org) July 20, 2025
Yaşam savunucuları, geçirilen yasanın AKP-MHP’nin ve şirketlerin yasası olduğunu, onların yararına çıkartıldığını söyledi. Yasanın kendilerinin yasası olmadığını söyleyen yaşam savunucuları, yasayı kabul etmediklerini ve direnişlerinin devam edeceğini vurguladı.
“Biz burada açlık grevine girerek, nöbete başlayarak bu gözü dönmüş şirketlere ve iktidara bu mücadelede ne kadar kararlı olduğumuzu ve her ne olursa olsun geri adım atmayacağımızı anlatmaya çalıştık.
Bu onların; AKP-MHP’nin ve şirketlerin yasası, bizim değil!” https://t.co/1JdCdWeehY pic.twitter.com/GXgRekIaCj
— sendika.org (@sendika_org) July 20, 2025
Şimdiye kadar çıkartılan yasalarla, uygulamalarla Türkiye’nin derelerinin, doğal kaynak sularının tahrip edildiğini, kurutulduğunu ifade eden köylüler, herkesi kalan kaynaklara sahip çıkmaya davet etti. Köylüler sahip çıkılmazsa su kaynaklarının tamamen kaybolacağını vurguladı.
Türkiye’nin suyu, havası, zeytini kayboluyor, elimizden gidiyor! Gelin hep birlikte bu yasaya geri çektirelim.
“Türkiye’nin dereleri doğal kaynak suları tahrip edildi, kurutuldu. Kalan kaynaklara sahip çıkmak zorundayız, çıkmazsak su kaynaklarımızı tamamen kaybedeceğiz!”
“Türkiye’nin suyu, havası, zeytini kayboluyor, elimizden gidiyor! Gelin hep birlikte bu yasaya geri çektirelim” pic.twitter.com/VpoDOvoKNW
— sendika.org (@sendika_org) July 20, 2025
İzmir Kınık’tan gelen Mehmet Aksoy, kendisinin de bir ziraat mühendisi olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Kendi meslektaşlarımın para karşılığı iki bin yıllık zeytin ağacına ‘taşınır’ demesi karşısında utandım. Aynı akademik bilgiye sahip olarak; asırlık ağaçlara, domates, biber fidesi gibi taşınmayacağını bildikleri halde ‘taşınır’ demeleri bizi hem utandırdı, hem üzdü”
İzmir Kınık’tan gelen Mehmet Aksoy:
“Ben bir ziraat mühendisi olarak, kendi meslektaşlarımın para karşılığı iki bin yıllık zeytin ağacına ‘taşınır’ demesi karşısında utandım. Aynı akademik bilgiye sahip olarak; asırlık ağaçlara, domates, biber fidesi gibi taşınmayacağını… pic.twitter.com/yMZVfdayhg
— sendika.org (@sendika_org) July 20, 2025
“Bu yasa Karadeniz ormanlarının katline yol açan bir yasa. Bu yasa köylünün yasası değil!
Karadeniz’de saksıdaki toprak bile ruhsatlı. Ve bu ruhsatların kimin için yapıldığını çok iyi biliyoruz. Ama bizim en büyük gücümüz hafızamız! İmza atanları, projeleri yazanları, bize bu… https://t.co/EtijEfKwvc pic.twitter.com/RbJdi9mtqp
— sendika.org (@sendika_org) July 20, 2025
Yaşam savunucuları, alınan sözler ardından eylemlerini sonlandırdı. 20 Temmuz saat 21.00’e kadar parkta duracak olan yaşam savunucuları, gün içinde Ankara’da direnişlerine destek verenlerle vedalaşmaya devam edecek.
İkizköy Köyü’nden Esra Işık yapılan eylemin ardından Sendika.org’a konuştu. Işık, Ankara nöbetleri bitse de direnişlerinin bitmediğini vurgulayarak şunları söyledi:
Biz burada aslında bir çoban ateşi yaktık. Ki aslında biz çoban ateşimizi 6 sene önce bölgemizdeki maden ocağına karşı kendi köyümüzde ilk defa yakmıştık. Bu ateşi Ankara’nın sokaklarına taşıdık. Ankara’da Meclisin hemen yanındaki Cemal Süreya Parkı’na taşıdık. Her sokağına taşıdık, Meclisin önüne taşıdık, Meclisin içine taşıdık. Lakin görüyoruz ki bu halkı, bu köylü hiç kimse görmüyor. Yasalar şirketler için, Meclis şirketler için. Sorduk, yine soruyoruz! Meclis ne işe yarar? Şirketlerin cebini doldurmaya yarar. Şirketlerin önünü açmaya yarar. Halkı dinlememeye yarar, köylüyü dinlememeye yarar, bizi tanımamaya yarar onu görüyoruz. Bizim bundan sonraki yolumuz şudur: “Biz bu meclisi de tanımıyoruz, artık oradan çıkacak yasaları da tanımıyoruz! En başta bu maden yasası olmak üzere, bizim yolumuz mücadele yoludur. Bizim yolumuz toprağımızın, vatanımızın yoludur. Bu topraklar için çok bedeller ödenmiş. Biz bu bedelleri ödemeye şimdiden hazırız ve ödüyoruz da zaten. Dönüşte başta madenin dayandığı kendi köyümüz İkizköy başta olmak üzere, Akbelen’de, Karacahisar’da, Çamköy’de burada yaktığımız çoban ateşini tek tek büyüteceğiz. İnsan insan, ev ev, köy köy, kahve kahve, sokak sokak gezeceğiz. Hane hane gezeceğiz, tek bir geri adım atmadan bu yasanın ne için yapıldığını, bu düzenin nasıl olduğunu, bu mecliste neler yaşandığını tek tek anlatacağız. Herkese anlatacağız. Ve buradan sesleniyoruz, bu yasaya evet diyenler, bu düzenin başını çekenler, hiçbir şekilde bizim memleketimize ayak basmasınlar. Biz kendi memleketimizde büyüyeceğiz, bu ateşi de büyüteceğiz. Bu yasanın uygulanmaması için ne gerekiyorsa yapacağız. Etten duvar öreceğiz. İnsanlarımızla bir araya geleceğiz, yan yana geleceğiz. Omuz omuza kendi topraklarımız için, kendi zeytinlerimiz için bu mücadeleyi büyüteceğiz. Vazgeçmiyoruz, umudumuzu kaybetmiyoruz, umut, dayanışma ve mücadele bizim en büyük gücümüz.
Yaşam savunucuları, “Talan yasası”na karşı yürüttükleri Ankara nöbetini sonlandırdı
İkizköylü Esra Işık, https://t.co/tGEPpnUZMm‘a konuştu:
“Biz burada aslında bir çoban ateşi yaktık. Ki aslında biz çoban ateşimizi 6 sene önce bölgemizdeki maden ocağına karşı kendi köyümüzde… pic.twitter.com/WeXeEjtTXh
— sendika.org (@sendika_org) July 20, 2025
Sendika.Org/ Ankara