Ama madem konu bu denli bir rahatlık noktasında ilerliyor, siyaseten sizi bu kadar güçlü ve rahat tutanlarda sıra, ki o reddettiğiniz her bir önergede, sizi yıllardır, şartsız, beklentisiz omuzlayan milyonlar var! Yok, düşünmeyin, biz düşündük… Önergeniz reddedildi!
Böylesi bir ülke profilinde “peki ne yapalım” diyorsunuz büyük ihtimal!
Sormayacaksak, sorgulamayacaksak, bilmek için çabalamayacaksak, hep susacaksak, konuşmayıp her şeyi kabul edeceksek, eleştirmeyip ‘kader’ diyeceksek, niye yaşıyoruz ki?
Aslında, bu şartlarda yaşıyoruz, farkında mıyız?
Sorma diyen bir Ankara tarafından yönetiliyoruz, en çok da bunun…
Peki, sorulanlar ne, hatırlıyor muyuz? Sorup da bilmek istediklerimiz ne, ısrar ediyor muyuz?
Bugün, biraz hatırlayalım istiyorum… Israr etmeyip, vazgeçtiklerimiz neler, onlarda duralım istiyorum…
Mesela;
Narin Güran cinayetinin tüm yönleriyle araştırılması önergesi (10 Şubat 2025)!
reddedildi…
6 Şubat depremlerinde kayıp kişilerin araştırılması önergesi (10 Şubat 2025)
reddedildi…
LGS’de şaibe iddialarının araştırılması önergesi (Temmuz 2025)!
reddedildi…
12 askerin yaşamını yitirdiği, Pençe-Kilit Harekâtı’nda metan gazı zehirlenmesiyle ilgili ihmallerin araştırılması önergesi (Temmuz 2025) !
reddedildi…
KHK mağduriyetlerinin araştırılması önergesi (Temmuz 2025)!
reddedildi…
Emekli ikramiyelerinin asgari ücrete yükseltilmesi önergesi! (Aralık 2024)!
reddedildi…
İstanbul’un deprem riskine karşı hazırlık durumu önergesi (Mayıs 2024)!
reddedildi…
6 Şubat depremi sonrası sorunların araştırılması önergesi (Mayıs 2024)!
reddedildi…
Depremzedelerin sorunlarının araştırılması önergesi (Ekim 2023)!
reddedildi…
Reddedilen önergelerin hiçbiri ne “iç güvenlik” ne “devlet sırları” ne de “askeri hassasiyetler” içeren önergeler… Hepsi de hayatlarımıza dair… Acılarımıza dair… Kayıplarımıza dair… Korkularımıza dair… Umut denene dair…
Her biri için ayrı ayrı konuşmak mümkün belki ama, 6 Şubat depremlerinin mağdurları arasında olan biriyim ve 6 Şubat depremleri gibi büyük bir felaketin ardından “kayıp kişilerin araştırılmasına” yönelik bir önergenin reddedilmesini dün de bugün de anlamayanlardanım… Oysa ki kayıp kişilerin akıbetini öğrenmek hem aileler için bir kapanış sağlayabilirdi, yaşananlar noktasında, hem de toplum için bir güven meselesiydi, o düğümü bir nebze de olsun çözebilirdik hep beraber, ama bunu yapmak yerine, düğümlerin üzerine yenilerini ekledik, var olanlara ise dokundurtmadık…
Yok, hiçbir “reddedildi” anını anlamadık!
Niye “reddedildik”, anlamadık!
“Demokratik” diye tabir edilen bir ülkede, insani herhangi bir başlığın neden araştırılmasının istenmediğini, anlamaya çalışsak da anlamadık!
Açlık ve yoksulluk sınırının çok altında maaş alan ve o maaşla da yaşamaya çalışan emeklisine dahi adil bir maaş veremeyen bir ülkede, ülkeyi yönetenlerin niye Ahlat’ta, Marmaris’te ve Kıbrıs’ın kuzey kesiminde, Ankara’daki 1150 odalı Külliye’nin uzantıları sayılabilecek benzer külliyeleri inşa ettiğini de mesela, hiç anlamadık! “İtibardan tasarruf edilmez” diyen aynı Ankara’nın, ne emekli maaşlarına ne de milyonların asgari ücretine insani bir zam yapmasına izin vermeyen o ekonomik zorlukların neden sıra vatandaşa gelince hatırlandığını da hep çok merak ettik!
Anlayacağınız,
…siz “reddedildi” deseniz de her defasında, bizler sormaya, sorgulamaya, eleştirmeye devam edeceğiz! Sizler, “sus, konuşma” dedikçe de sesimiz daha gür çıkmaya devam edecek!
Bu yazıyı, 6 Şubat felaketinin en fazla yakıp yıktığı Antakya’nın 3. senesinde hala yaşadığı inşaat karmaşasının içinden yazarken ve insanların toza/toprağa bulanmış öfkelerinin bile yorulduğu bu kadim toprakların bu 3 senelik çaresizliği içinde son kelimelerimi eklerken, “beni reddettiğiniz kadar ben de sizi reddediyorum” diyorum!
Çünkü her reddettiğiniz önergeyle benden bir parçayı da eksiltmekle kalmıyor, o parçayı çöpe atıyorsunuz!
Hem de bile isteye!
Gözümün içine baka baka!
Ama madem konu bu denli bir rahatlık noktasında ilerliyor, siyaseten sizi bu kadar güçlü ve rahat tutanlarda sıra, ki o reddettiğiniz her bir önergede, sizi yıllardır, şartsız, beklentisiz omuzlayan milyonlar var!
Yok, düşünmeyin, biz düşündük…
Önergeniz reddedildi!
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.