1 Temmuz’da Zonguldak’ta Genel Maden İşçileri Sendikası’nın çağrısıyla Madenci Anıtı önünde kitlesel bir basın açıklaması yaptı. TTK ve MTA işçileriyle birlikte sendika temsilcileri, siyasi partilerin yerel örgütleri ve demokratik kitle örgütleri de alandaydı
600 bini aşkın kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü görüşmelerinde hükümet, ikinci zam teklifini sundu. Emekçilerin insanca yaşam taleplerini görmezden gelen iktidar, 2025 yılı için ilk 6 ayda yüzde 17, ikinci 6 ayda ise yüzde 10 zam önerdi. 2026 yılı için teklif dahi değiştirilmedi: Yılın ilk yarısı için yüzde 7, ikinci yarısı için yüzde 5 zam öngörüldü. İşçiye bir kez daha sefalet dayatıldı.
Masada işçileri temsil eden Türk-İş ve Hak-İş’in hazırladığı ortak teklif, şubat ayında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na sunulmuştu. Emekçiler ortalama yüzde 90 ücret artışı talep etmiş, artan yaşam maliyetleri ve yükselen enflasyon karşısında adil bir ücret istemişti. Ancak iktidar, ilk teklifinde olduğu gibi ikinci teklifinde de işçinin yaşamını yok sayan bir anlayışla masaya geldi.
Hükümeti temsilen görüşmelere katılan TÜHİS (Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası), daha önceki teklifinde 2025 yılı için yüzde 16+8, 2026 için yüzde 7+5 zam önermişti. İkinci teklif ise yalnızca yüzde 1-2’lik göstermelik bir “artış” içeriyor. Görüşmeler, başından beri işçilerin taleplerini karşılamaktan uzak bir biçimde sürüyor.
TÜRK-İŞ, işçilerin taleplerinin karşılık bulmaması üzerine ülke genelinde eylem kararı aldı. Emekçiler meydanlara çıktı, örgütlü tepkisini yükseltti.
Bu kapsamda Zonguldak’ta da 1 Temmuz’da saat 16.00 ‘da Genel Maden İşçileri Sendikası’nın çağrısıyla Madenci Anıtı önünde kitlesel bir basın açıklaması yapıldı. TTK ve MTA işçileriyle birlikte sendika temsilcileri, siyasi partilerin yerel örgütleri ve demokratik kitle örgütleri de alandaydı.
Anıta sloganlarla yürüyen Genel Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Hakan Yeşil, açıklamayı okumadan önce şunları söyledi:
TÜRK-İŞ ile TÜHİS arasında görüşmeler devam ediyor. Sunduğumuz 21 maddelik taslaktan sizin de bildiğiniz gibi hükümetin sadece bir madde üzerinde teklifi oldu. Ücret maddelerini dile bile getirmiyorum. Bu, bizim yaptığımız işe, alın terimize, emeğimize ve ekmeğimize yapılan saygısızlıktır.
Bizler işçiyiz, bizler emekçiyiz. Bizler sadaka istemiyoruz. Bizler emeğimizin, alın terimizin hakkını istiyoruz.
Bizler yerin 500 metre altından geldik. Atölyelerde işimizin başındayız. Dağ demeden, sıcak ve soğuk demeden, MTA işçileri olarak dağlarda sondaj yapıp maden arıyoruz. Arkadaşlarımız, elektrik direkleri tepelerinde gece gündüz emek sarf ediyor, hayatlarını tehlikeye atıyor. Demiryolu işçilerimiz büyük bir emek veriyor. Biz emek sınıfıyız. TÜRK-İŞ’e bağlı sendikalar adına konuşuyorum: Bizim yaptığımız iş sadece emeğimizin karşılığını istemek. Başka hiçbir derdimiz yok. Biz, hükümetin bize sunduğu sefalet zammını kabul etmiyoruz. Bugün burada bunun için beraberiz.
Yeşil, ardından okuduğu ortak Türk-İş bildirisinde şunları ifade etti:
Biz, kamuda çalışan işçiler olarak; 2025 yılı Toplu İş Sözleşme sürecinde karşılanmayan taleplerimiz, ücret artışımız ve haklarımız için verdiğimiz mücadeleden asla vazgeçmeyeceğimizi her fırsatta dile getirdik. Bu kararlı duruşumuzun bir parçası olarak eylem planımızı kamuoyuna basın aracılığıyla duyurduk.
Geçtiğimiz hafta, 81 ilde iş yerlerimizin önünde bildirilerimizi okuduk. Uyardık, çağrıda bulunduk. Dedik ki:
“Geçim derdi büyüdü, bu teklif toplu sözleşme değil, toplu oyalamadır! İşçiyi, emekçiyi açlığa mahkûm etmektir!”Ve bugün, eylem planımız doğrultusunda bir adım daha atıyoruz: Alanlardayız, meydanlardayız. Kitlesel olarak sesimizi yükselteceğiz.
Fakat görüyoruz ki ne bizi duyan olmuş, ne de halkın gerçekleriyle yüzleşen.
Hükümet, geçtiğimiz hafta cuma günü yapılan toplantıda bizlere yine geçim şartlarına uygun, kabul edilebilecek bir teklif sunmamıştır. Hatta öyle bir teklif ki; işçinin emeği adeta yok sayılmıştır.
Bize reva görülen ücret, tüm ülkede işçi kitlemiz ve kamuoyu tarafından üzüntüyle karşılanmıştır.
Neden mi üzüldük? Bir söz vardır bilirsiniz; “Baltayı ağaca vurmuşlar. Balta ağaca ‘Neden üzüldün?’” diye sormuş.
Ağaç demiş ki: “Senin bana yaptığın değil, sapı gövdemdendir, ben ona üzüldüm.”Bizi yönetenlere söylüyoruz: Bu ülke hepimizin ve biz ülkemize, milletimize hizmet ediyoruz… Siz bunu unuttunuz! Biz ona üzüldük. Buradan, meydanlardan bir kez daha sesleniyoruz!
Biz emekçiyiz, biz işçiyiz, biz köle değiliz! Biz çalışıyoruz, onlar oyalıyor. Biz üretiyoruz, onlar görmezden geliyor.
Taleplerimiz duyulana kadar, haklarımız teslim edilene kadar, emek mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. İşte bu yüzden artık sokaktayız, meydanlardayız, alanlardayız!
Geçinemiyoruz. Zordayız. Eylemse eylem, grevse grev!
Meydanlarda mı yatacağız, yatarız! Aç mı kalacağız, kalırız! Zaten çalışan biziz, zaten aç kalan biziz.
İşçiyiz biz işçi… Hakkımızı alana kadar, direne direne kazanacağız!
TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarıyla halkın yaşadığı gerçekler arasında dağlar kadar fark var. TÜİK’in verileri, yaşadığımız geçim sıkıntısını yansıtmıyor. Mutfakta yangın var ama TÜİK hâlâ “güzel havalardan” bahsediyor! Biz emekçiler; pazarda, manavda, sokakta gerçek enflasyonu yaşıyoruz. Açıkladığınız veriler bu yangını ne söndürebilir, ne de gizleyebilir! Pazardan eli boş dönen emekçi, TÜİK’in verilerine değil, cebindeki üç kuruşa bakarak yaşamaya çalışıyor. Gerçekleri görmek istiyorsanız, TÜİK’in raporlarına değil, işçinin boş tenceresine bakın! Maaşlarımız daha cebimize girmeden yüzde 27’si eriyor. Ülkemizde vergi yükü, işçinin emekçinin sırtına bindirilmiş.
Az kazanandan çok vergi alan bir sistemde adaletten söz edilemez. Yanlış hesaplarınızın faturasını biz emekçilere ödetemezsiniz! Çıkıp bir sokağa bakın, çarşıya, pazara bakın! Sadaka değil, hakkımızı istiyoruz! Kuru vaat değil, toplu sözleşme hakkı istiyoruz! Adil bir ücret, güvenli bir gelecek istiyoruz!
Onurlu bir yaşam talebimizden geri adım atmayacağız! Emeğimizi yok sayanlar, işçinin sesini duyana kadar susmayacağız! Sokaklardayız! Meydanlardayız! Alanlardayız! Yaşasın emek ve dayanışma mücadelemiz! Yaşasın işçinin onurlu direnişi!
Sendika.Org