Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), 8. Dönem Kamu Toplu Sözleşmesi Hazırlık Toplantısı esnasında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamayı okuyan Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak 4 milyon kamu emekçisi ve 2,5 milyon emekliyi ilgilendiren toplu sözleşme sürecinin tek taraflı yönetilmesine tepki göstererek “iktidar-hakem-yandaş yapı” üçgenine sıkıştırılmak istendiğini ifade etti
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), 8. Dönem Kamu Toplu Sözleşmesi Hazırlık Toplantısı esnasında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın önünde basın açıklaması yaptı.
Yürüyüş esnasında “TİS masası yandaşların değil, emekçilerin mücadele alanıdır” pankartı açılırken “Sefalete teslim olmayacağız”, Sadaka değil toplu sözleşme”, “Genel grev, genel direniş”, “Gün gelecek, devran dönecek, AKP halka hesap verecek” ve “Hak verilmez alınır, zafer sokakta kazanılır” sloganları atıldı.
KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak, basın açıklamasına orman yangınlarına dikkat çekerek yangınlarda yaşamını yitiren orman işçilerini andı. Koçak, 4 milyon kamu emekçisi ve 2,5 milyon emekliyi ilgilendiren toplu sözleşme sürecinin tek taraflı yönetildiğini ifade etti. Koçak, her sene 1 Ağustos’ta başlayan toplu sözleşme görüşmelerinin Bakan Işıkhan’ın yurtdışı ziyaretlerinin gerekçe gösterilerek 4 gün erken başlatılmasına tepki göstererek şöyle konuştu:
4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu açıkça ‘Toplu sözleşme görüşmeleri ağustosun ilk iş günü başlar’ diyor. Buna rağmen görüşmeler 28 Temmuz’da başladı. 4 gün önce, başlayanlara buradan soruyoruz. Günleri mi karıştırdınız? Yoksa kendi yaptığınız yasa sizi bağlamıyor mu? “Bakanımızın yurtdışı programı nedeni ile takvimi öne aldık” gibi sıradan bir gerekçe ile yasayı keyfi olarak çiğnemeye hakkınız var mı? Kendi yaptığı yasayı ayaklar altına alanları ve bu hukuksuzluğa seyirci kalarak onaylayanları buradan kınıyoruz.
Yoksulluk, güvencesizlik, angarya çalışma, vergi yükü, torpile işe alım, mülakat ayrımcılığı gibi sorunlara dikkat çeken Koçak, kamu emekçileri ve emeklilerinin toplu sözleşme adı altında “iktidar-hakem-yandaş yapı” üçgenine sıkıştırılmak istendiğini söyledi. Koçak şunları kaydetti:
Temmuz 2025 süreci için haziran ayı itibariyle yoksulluk sınırı 85 bin lira. Evli, eşi çalışmayan iki çocukla en düşük kamu emekçi maaşı ise Haziran 2025’te 43 bin 960 lira. Kamu emekçilerinin her gün yoksullaştığı koşullarda zam altı ay sonrasını beklemeden hemen bugün yapılmalıdır.
2025 Temmuz ayında 85 bin liraya ulaşmış olan yoksulluk sınırının üzerine çıkarılması için yüzde 94 arttırılması gereken maaşlar alıyoruz. Bu artış oransal olarak tüm kamu emekçilerinin Temmuz 2025 maaşlarına yansıtılmalıdır. Tüm kamu emekçilerinin haziranda aldıkları maaşlarının Temmuz 2025 itibariyle yüzde 94 arttırılmasını talep ediyoruz.
Neden mi? Sizlerle üç Temmuz’da enflasyon oranı açıklandıktan sonra kamu emekçilerinin artış miktarı belirlenmişti. O zaman da paylaşmıştık. Temmuz’da yapılan zam sadece kiraya yapılacak olan zaman dahi iki bin lira altında kalmıştı.
Demek ki bizim ocak ayını bekleyecek artık zamanımız yok. Ocak 2026 için ise Temmuz 2025 itibariyle eşi çalışmayan iki çocukla en düşük kamu emekçisi maaşı 54 bin 460 lira olmuştur. Mevcut ekonomik tablo Haziran 2025 itibariyle 85 bin lira olan yoksulluk sınırının altı ay sonra yani Ocak 2026 itibariyle en az 100 bine ulaşacağını göstermektedir.
Buna göre Temmuz 2025 itibariyle 54 bin 460 lira olan en düşük kamu emekçisinin maaşı ocak ayında en az 100 bin liraya çıkartılmalıdır. Yani yapılacak zamın yüzde 98 olması gerekmektedir. Bu artış oransal olarak tüm kamu emekçilerinin Ocak 2026 maaşlarına yansımalıdır.
Sendika.Org