Bilindiği gibi TCMB faiz indirimlerine yeni başlamıyor. Esasında bu indirimler ikinci tur sayılabilir. 2024 aralık ile 2025 mart arasındaki ilk tur indirim döngüsü faizin tepe noktası olan yüzde 50’den başlayıp yüzde 42.5’e kadar gerilemişti. Ancak ilk tur faiz indirim döngüsü başladığında TCMB yıl sonu enflasyon beklentilerini yukarı doğru revize etmesi nedeniyle eleştirilmiş ve faiz indirimlerinin sürmesi durumunda enflasyonla mücadelenin başarısız olacağı yorumları piyasa analistleri tarafından dile getirilmişti
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (Kurul), geçtiğimiz hafta yaptığı toplantıda politika faizini yüzde 46’dan yüzde 43’e indirdi. Üç puanlık bu faiz indirimi, kimi piyasa yorumcuları tarafından “sürpriz” olarak ya da “fazla güvercin” bir karar şeklinde değerlendirilse de faiz indirimlerinin yeniden başlayacağı konusunda bir konsensus vardı. Kısacası uzunca bir süredir beklenen faiz indirimleri başladı. Şimdiki tartışma konusu, mevcut faiz indirimleri sonrasında ne olacağı. Bir başka ifadeyle Mehmet Şimşek koordinasyonunda yürüyen enflasyonla mücadele programının “çıkış stratejisinin” ne olacağı belli değil, ki zaten meselenin düğümlendiği yer de orası.
Bu köşeyi düzenli olarak takip eden okuyucu için tekrar olabilir ama konuyu biraz geriden ele almak daha uygun olacak. Bilindiği gibi TCMB faiz indirimlerine yeni başlamıyor. Esasında bu indirimler ikinci tur sayılabilir. 2024 aralık ile 2025 mart arasındaki ilk tur indirim döngüsü faizin tepe noktası olan yüzde 50’den başlayıp yüzde 42.5’e kadar gerilemişti. Ancak ilk tur faiz indirim döngüsü başladığında TCMB yıl sonu enflasyon beklentilerini yukarı doğru revize etmesi nedeniyle eleştirilmiş ve faiz indirimlerinin sürmesi durumunda enflasyonla mücadelenin başarısız olacağı yorumları piyasa analistleri tarafından dile getirilmişti.
19 Mart operasyonu, faiz indirim döngüsünün sonlanmasına hatta ek faiz artışlarına gidilmesine neden oldu. Ekonomi yönetimi, 19 Mart operasyonunun ekonomik etkilerini sınırlandırmak için TCMB, rezervlerinin kullanarak TL’deki istikrarı korumaya çalıştı, faiz artışları ve makroihtiyati önlemlerle ek finansal sıkılaştırmaya gitti. Bu önlemler sonucunda ilk tur faiz indirimi döngüsü sürseydi tutturulması oldukça şüpheli olan enflasyon hedefi, ikinci tur faiz indirimleriyle daha ulaşılabilir hale geldi.
2023 sonrasındaki enflasyonla mücadele programının yükü, giderek artan bir şekilde çalışanlar üzerine yükleniyor. Bunun temel nedeni enflasyonla mücadelede seçilen yolun TL’nin reel olarak değerlenmesine ve reel ücretlerin baskılanmasına dayanması. Bu iki ayak üzerine yükselen enflasyonla mücadele politikası, gelir dağılımındaki mevcut dengesizlik nedeniyle hem enflasyonun daha geç geri gelmesine neden oluyor hem de gelir dağılımı adaletsizliği daha da büyüyor.
En zengin yüzde 20’lik kesim, elde ettiği ek faiz geliri nedeniyle harcamalarını kısmıyor, aksine artırıyor. Lüks ithal mallardaki ithalat ya da konut satış verilerinin oldukça canlı seyretmesi bunun bazı işaretleri. Buna karşılık asgari ücret artışının yılın ilk altı ayında çoktan erimesi, temmuzda yeni bir ek artış gelmemesi ve kamu işçileri için yılın ikinci yarısında enflasyon oranının da altında bir artış teklif edilmesi gibi uygulamalar, ilk yüzde 20 dışında kalan yüzde 80’in, yani toplumun büyük çoğunluğunun enflasyonla mücadelenin yükünü çektiğini gösteriyor.
Faiz indirimleri başladığına göre, bundan sonraki esas tartışma indirim temposunun ne kadar olacağı ve enflasyonun göreli olarak kontrol altına alındıktan sonraki ekonomi politikasının nasıl şekilleneceği olacak. İlkinden başlarsak, TCMB’nin faiz indirim temposunu belirleyecek gelişmelerden biri enflasyon ise diğeri de döviz kuru dinamikleri olacak, ki bu ikisi de birbiriyle ilişkili. Döviz kuru ise bir yandan sermaye girişlerinin sürmesine diğer yandan da Türkiye’deki hane halklarının ve firmaların portföy tercihlerine göre şekillenecek. Bir başka ifadeyle faizler inerken dövize olan rağbetin artması ihtimali, TCMB’nin faiz indirim temposunu düşürebilir. Bir başka ifadeyle yüksek faiz, borç dolarizasyonunu (Firmaların döviz biçiminde aldığı borçları) yeni zirve noktalarına yaklaştırırken, faiz indirimi bu sefer mevduat dolarizasyonunu yeniden yükseltecek etkide bulunabilir.
İkinci tartışma konusu, yani enflasyon göreli olarak kontrol edildiğinde ekonomi politikası nasıl şekillenecek sorusu, tartışma konusunu döviz-faiz dışındaki konulara da taşımayı zorunlu kılıyor. Büyüme stratejisinin ne olacağı sorunu gibi 2013 sonrasında Türkiye kapitalizminin kilitlenmesine neden olan ve sürekli politika zikzaklarının yaşanmasını beraberinde getiren bu soruna bütünlüklü bir strateji ile yanıt verilip verilemeyeceği, 2028’e uzanan seçim döneminde oluşacak büyüme koalisyonlarının nasıl şekilleneceğini de belirleyecek.
Kısacası faiz indirimlerindeki ikinci tur başladı, ancak sürecin sonunda varılacak yer net değil. Bu tartışmayı, olası farklı büyüme stratejisi alternatifleri ve bunların sınıfsal yansımalarını ele alarak ileriki haftalarda sürdüreceğim.
Kaynak: Evrensel
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.