Cumartesi Anneleri, 1059. hafta eylemini saat 12.00’de Galatasaray Meydanı’nda Ramazan Kaya için adalet talebiyle yaptı. Yapılan açıklamada başta Ramazan Kaya olmak üzere gözaltında kaybedilenler için adalet talebi yinelenirken Galatasaray Meydanı’nın hiçbir sınırlama olmadan Cumartesi Anneleri’ne açılması, ‘Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme’yi imzalaması ve kaybetmeleri ayrı bir suç olarak tanımlanıp zamanaşımı gerekçesiyle kapatılan tüm dosyaların yeniden açılması talep edildi
Cumartesi Anneleri, 1059. hafta eylemini 12.00’de Galatasaray Meydanı’nda Ramazan Kaya için adalet talebiyle yaptı. Yapılan açıklamada, yüzlerce insanın yaygın ve sistematik bir saldırının parçası olarak gözaltında kaybedildiği hatırlatıldı. Açıklamada kaybedilenlerin akıbetlerinin karanlıkta bırakıldığı, faillerin ve sorumluların ise cezalandırılmadığı vurgulanarak. “Aileler tüm çabalarına rağmen ne sevdiklerine ne de adalete ulaşabildi. Çünkü Türkiye bugüne kadar hukuka ve insan haklarına dayalı, demokratik bir devlet olmayı başaramadı” denildi.
11 Temmuz’da, 30 PKK’linin Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin Süleymaniye kenti yakınlarında törenle silah bırakması, demokratik bir Türkiye’nin önünü açabilecek bir başlangıç olarak değerlendirilirken çatışmasızlık ortamının kalıcı hale gelmesi ve barış umudunun güçlenmesi temennisinde bulunuldu.
Öte yandan, Tayyip Erdoğan’ın açıklamasında yer alan ve devletin gözaltında kayıplardaki sorumluluğunu kabul eden beyanların önemli olduğu belirtildi. “Devlet, gözaltında kaybetme suçunun faillerini ve bu suçlara göz yumanları adalet önüne çıkarmalı ve cezalandırmalıdır. Ayrıca, kaybedilenlerin yakınlarının adalet ve hakikat taleplerine saygı göstermelidir” denildi. Açıklama başta Ramazan Kaya olmak üzere gözaltına kaybedilenler için adalet talebi yinelenirken şu taleplerin okunmasıyla son buldu:
- Galatasaray Meydanı’nı derhal ve hiçbir sınırlama olmadan Cumartesi Anneleri’ne açın!
- Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme’yi derhal imzalayın!
- Zorla kaybetmeleri ayrı bir suç olarak tanımlayın ve zamanaşımı gerekçesiyle kapatılan tüm dosyaları yeniden açın!
28 yaşındaki Ramazan Kaya, Diyarbakır’ın Eryol köyünde yaşıyor, geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlıyordu. 7 Temmuz 1992 günü, traktörüyle Diyarbakır’a giderken Mermer Jandarma Karakolu’na yakın bir noktada, silahlı 4 köy korucusu tarafından kaçırıldı. Olay, Lice’ye giden bir minibüsteki köylülerin gözleri önünde yaşandı.
Koruculara direnen Ramazan Kaya, minibüstekilere “Beni kurtarın” diye seslendi ancak korucuların silahlarını minibüse doğrultması üzerine, köylüler müdahale edemedi. Ramazan Kaya, omzundan vurularak yaralandı ve traktörüyle birlikte zorla götürüldü.
Tanıkların anlatımıyla, Ramazan Kaya’yı kaçıranların Yarımca köyünde yaşayan korucular Hanifi Durğun, Ömer Durğun, Seyfettin Durğun ve Zübeyir Durğun olduğu belirlendi. Kaya ailesi savcılığa başvurarak hem Yarımca köyü hem de söz konusu korucuların evleri için arama izni aldı. Jandarma eşliğinde köye gidildi, ancak komutan araçtan kimsenin inmesine izin vermedi. Çağırttığı korucubaşına yalnızca “Ramazan Kaya’yı kaçırdınız mı” diye sordu ve “Hayır” cevabıyla yetinerek arama yapılmasına izin vermedi.
Bir köy sakini, Ramazan’ın koruculara ait evde bağlı halde tutulduğunu, arama yapılmış olsaydı mutlaka bulunacağını aileye söyledi.
Ailenin tüm girişimleri sonuçsuz kaldı. Yapılan suç duyuruları takipsizlikle sonuçlandı.
Ramazan Kaya’dan bir daha haber alınamadı. Annesi Sedef Kaya, eşi Hüsna Kaya ve biri, babası kaybedildiğinde henüz doğmamış olan iki çocuğu, 33 yıldır Ramazan Kaya’dan haber bekliyor.
Sendika.Org