Öte yandan Tekeli’nin Antakya için ürettiği bir “açık plan” yaklaşımı var. Şerif Süveydan’ın editörlüğünü üstlendiği, 2025 yılında yayınlanan “Antakya için Toplam İyileşme, Ortak Akıl-Antakya” kitabında yer alan, “Kapalı Plandan Açık Plana Geçmek” ve “Açık Kent Planı Nasıl Yapılır?” başlıkları altında detayları verilen bu yaklaşımla, Tekeli, planlamayı temsil düzleminde yeniden sistemleştiren restoratif bir yol izliyor
Geçen hafta “Diyarbakır/Suriçi’ni ‘yeniden’ inşa etmek” başlığı altında Suriçi’ne yaklaşımı sorunsallaştırırken, 2010’lardaki çatışma sonrası bölgedeki yapılı çevre üretim pratiğinin, 6 Şubat depremleri sonrası kentleşme politikası ile yakınlığına değinmiştim.
Bu hafta da depremler ve peşine yangınlar ile sürekli hasar gören ve korkunç bir imar sürecine maruz kalan Hatay/Antakya’dan söz etmek istiyorum.
*
Öncelikle şunu açıklayayım. Çatışma ve deprem çok fazla il/ilçeyi etkilediği halde, özellikle bu iki örneği ele alma nedenim, her iki yerleşimdeki kültürel katmanlaşmanın, turizm ve kültür endüstrisine dönüşümü yolunda iktidarın açık söylemlerinin bize, kentleşme üzerine düşünülmesi gereken derinlikli bir deney sahası sunması.
Öte yandan Diyarbakır’dan Hatay’a, mimari/planlama/kültürel değer üretim süreçlerindeki aktörlerin ortaklığı kadar, birinin çatışma, diğerinin deprem ile yıkılması peşine başlarına gelen OHAL süreçleri, “yasal” müdahaleler vb. bazı ortaklıklar da var.
Elbette farklar da var, ancak bu yazıda, bunlara dair bir karşılaştırma yapma niyetim yok. Aksine, her ikisinin de sistemselliği ve biyopolitik düzlemdeki işleyişi üzerinden, başka bir kentleşme pratiği tahayyülüne odaklanmak istiyorum.
*
Önce elimizdeki mevcut kentleşme yaklaşımına bakalım….
Geçen hafta resmî kentleşme ve kültürel söylemi gayet açık olarak gösteren, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın Web sayfasında yer alan, Şubat 2025 tarihli “Türkiye Yüzyılı Mimarisi” kitabındaki “Diyarbakır Suriçi Yerleşim Alanı” kentsel dönüşüm projesini işaret etmiştim.
Deprem sahasındaki kentleşme yaklaşımı için de, yine İletişim Bakanlığı’nın Web sayfasına bakalım. Bu yıl yayımlanan “Asrın Felaketinin 2. Yılı: İnşa ve İhya Çalışmaları” isimli kitap, deprem üzerine geçen iki yıldaki tutumu gösteriyor.
Çevre Şehircilik ve İmar Değişikliği Bakanlığı’nın (ÇŞİDB) TOKİ kentleşmesini, daha iyi bir tasarıma dönüştürmeye çalıştığını ifade eden Türkiye Tasarım Vakfı’nın projelerine ise, Vakfın Web sayfasından erişmek mümkün.
*
Bu yayınlar ve projelerle görünen o ki, mevcut sisteme restoratif müdahalelerde halihazırdaki kentleşmenin başka bir şeye dönüş(e)meyeceği ortada. Biyopolitik düzlemde mekân üretimi ve değer sisteminin, kapitalist kentleşme pratiklerinde kapma aygıtına dönüşmesi karşısında, kentleşme ve kültür politikasını başka bir şekilde tahayyül etmek gerektiği de açık.
Tam da bu noktada mevcut sistemin üretegeldiği planlama pratiğinin temsil düzlemini sorgulayan bir metni gündeme getirmek istiyorum. İlhan Tekeli’nin Efil Ekonomi Araştırmaları Dergisi, Efil Journal’ın cilt 2, sayı 7’sinde, 2019 yılında yayımlanan “Temsili olmayan kuramların gelişimi planlama anlayışımızda ve kente bakışımızda ne tür değişmeler yaratıyor” başlıklı makalesi, eleştirel planlama yaklaşımını da merkeze alan bir paradigma sunuyor.
Tekeli şöyle diyor; “Temsili olmayan kuramlara geçişi sadece entelektüel düzeyde bir geçiş olarak düşünmek yanıltıcı olur, gerçekte bu geçişin gerisinde kentte yaşanan önemli bir dönüşüm bulunmaktadır. Olup biteni kavrayabilmek için bu büyük dönüşüme ad koymak gerekir. Kanımca geçmişte kentlerin sürekli olarak merkezini güçlendiren, kent ve kır karşıtlığının geçerliliğini koruduğu dolayısıyla sınırları ve formu belli, kent alanı üzerinde tek hâkim bir merkezi bulunan bir rant yüzeyine sahip bir kent anlayışı bulunuyordu. Bu kent mekânı, sürekliliğe sahip olarak temsil edilmektedir.”
Öte yandan Tekeli’nin Antakya için ürettiği bir “açık plan” yaklaşımı var. Şerif Süveydan’ın editörlüğünü üstlendiği, 2025 yılında yayınlanan “Antakya için Toplam İyileşme, Ortak Akıl-Antakya” kitabında yer alan, “Kapalı Plandan Açık Plana Geçmek” ve “Açık Kent Planı Nasıl Yapılır?” başlıkları altında detayları verilen bu yaklaşımla, Tekeli, planlamayı temsil düzleminde yeniden sistemleştiren restoratif bir yol izliyor.
Oysaki çeşitli söyleşilerinde de referans verdiği Efil’deki makale, bilgi üretimi ve mekân temsilini radikal bir biçimde sorguluyor.
*
Buradaki sınırlı sözlerimi Tekeli’nin ilgili metninin son kısmı ile tamamlayacağım.
Doğrudan alıntılıyorum; böylesi bir paradigmanın, “…doyurucu ve etkili olabilmesi için Türkiye’de meslek camiamız içinde karşılıklı etkileşim içinde bir oluşum içinde yaşanması gerekiyor. Bu nedenle bu yazıyı bir yeni düşünce/yaşam macerasına çağrı yazısı olarak değerlendirmenizi öneriyorum.”
Söz konusu davet, bu alanda bilgi üreten Tekeli ve planlama camiası da dahil olmak üzere, ilgili herkese…
Kaynak: Evrensel
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.