İstanbul Bayrampaşa Cezaevi’ne 19 Aralık 2000 yılında “Hayata Dönüş Operasyonu” adı ile gerçekleştirilen operasyonda 12 kişinin yaşamını yitirmesine yönelik davanın bugün görülen duruşmasında karar çıkmadı. Mütalaada ceza indirim hükümleri de yer alırken anık koruma programında olan sanık Zeki Bingöl’ün dinlenmesini ve operasyon belgelerinin MİT’ten istenmesi talepleri mahkemece reddedildi
İstanbul Bayrampaşa Cezaevi’ne 19 Aralık 2000 yılında “Hayata Dönüş Operasyonu” adı ile gerçekleştirilen operasyonda 12 kişinin yaşamını yitirmesine yönelik davanın bugün görülen duruşmasında karar çıkmadı. İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada bir sonraki duruşma 17 Kasım 2025’e ertelendi.
Duruşmada, iddia makamı önceki celsede sunduğu mütalaayı tekrar etti. Mütalaada, tüm sanıkların olayda yaşamını yitiren 12 kişi için “kasten öldürme” ve 29 kişi için “öldürmeye teşebbüs” suçlarından ayrı ayrı cezalandırılmaları istendi. Ancak mütalaada ceza indirimi hükümlerine de yer verildi.
Avukat Güçlü Sevimli, duruşmada Murat Ördekçi’nin ablasının davaya mağdur olarak katılmasını talep etti. Mahkeme bu talebi kabul etti. Ördekçi’nin ablası, kardeşinin devletin koruması altındayken G-3 mermisiyle vurularak hayatını kaybettiğini söyledi ve sorumluların yargılanmasını talep etti. “Devlet, koruması altındaki insanı yaşatmakla yükümlüdür. 5 dakika mesafedeki hastaneye götürülseydi kardeşim yaşıyor olacaktı” diyerek Adalet ve İçişleri Bakanları dahil olmak üzere tüm sorumluların yargılanmasını istedi.
Katılanlar avukatlarından Several Ballıkaya Çelik, tanık koruma programında olan sanık Zeki Bingöl’ün dinlenmesini ve operasyon belgelerinin MİT’ten istenmesini talep etti. Bingöl daha önce de operasyon sırasında envanterde olmayan silahların kullanıldığını söylemişti. Ancak mahkeme bu talepleri reddetti.
Duruşmada söz alan katılan Serdal Karaçelik, olayın sadece hapishanede bulunan kişilere değil, devrimcilere ve muhalif duruşa yönelik bir yok etme girişimi olduğunu söyledi. Devamında da operasyon sırasında Murat Ördekçi’nin gözlerinin önünde nasıl hayatını kaybettiğini şöyle anlattı:
Murat tamamen kasıtlı olarak katledildi. Operasyon bitmeye yakındı, artık gidecek başka hiçbir yerimiz olmadığı için her şeyi gözü alıp havalandırmaya çıkıp halay çekmeye başladık.
Hiçbir şey yokken birden 20-25 metrelik çatı üzerinden hedef gösterilerek özel harekat önce çok yoğun şekilde gaz bombaları yağdırdı üzerimize ve sonra ateş açıldı. Murat solumdaydı, kasık bölgesinin üstünden yaralandı.
Murat’ın yaralanmasının sebebi G-3 de değil P-3 ya da P-6 silahlarıydı. Çok kanaması vardı, yara çok derindi, yarayı ne kadar durdurmayı çalışsam da 10-15 dakika sonra rengi ve nefesi gitti ve kucağımda yaşamını yitirdi. Hastaneye gitseydi belki kurtulurdu.
Mütalaada ceza isteniyor ama bir kaçış yolu olarak cezayı ortadan kaldıracak ceza indirimlerinden de bahsediliyor. Mevcut yasalarda “elinize kolunuza sağlık” diye bir madde olmadığı için savcılık herhalde böyle yazmak zorunda kalıyor. Yeri geldiğinde yasa, hukuk diyorsunuz. Biz de şunu diyoruz, yasa; kaba gücün giymekten bıkmadığı zarif bir elbisedir. Diri diri yakmayı meşru mu göreceksiniz?
Ben Edirne F Tipi Hapishanesi’ne sürgün edildiğimde özel harekatın saldırısıyla yaralarım tekrar kanatıldı. Ameliyat o kadar geciktirildi ki vücudumdaki kurşun çıkarılamaz hale geldi. Ben 25 senedir o kurşunla yaşıyorum.
“Hayata Dönüş” Katliamı sonrasında Bayrampaşa Hapishanesiyle ilgili olarak açılan davanın yarın gerçekleşecek olan karar duruşmasını takip etmek üzere tüm meslektaşlarımızın ve kamuoyunun katılımını bekliyoruz.
🗓️ 30 Haziran 2025
⏰ 10:30
🏛️ Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi— ÇHD İstanbul Şube (@CHDistanbul_) June 29, 2025
Sendika.Org