Eğitim Sen İstanbul Şubelerinin çağrısıyla eğitim emekçileri İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde Eğitim Sen’in 8 Mart’ta aldığı “Toplumsal Cinsiyet Eşitsizligi okullarda ders olarak işlenmelidir” kararını okullarda hayata geçiren üyelerinin “aylıktan kesme” cezası almaları üzerine bir araya geldi
Eğitim Sen İstanbul Şubeleri, bugün (27 Haziran) saat 14.30’da İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde Eğitim Sen’in 8 Mart’ta aldığı “Toplumsal Cinsiyet Eşitsizligi okullarda ders olarak işlenmelidir” kararını okullarda hayata geçiren üyelerinin “aylıktan kesme” cezası almaları üzerine bir araya geldi.
Açıklamada şunlar söylendi:
Eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi yaşamsaldır!
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Mücadelesini Savunmak Suç Değildir! Baskılara ve Tehditlere Boyun Eğmeyeceğiz!
Sendikamız Eğitim Sen tarafından 8 Mart Kadınların Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü vesilesiyle yıllardır olduğu gibi bir ders saatinde “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dersi” yapılacağı ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda farkındalık yaratılacağı duyurulmuştu.
Ancak Millî Eğitim Bakanlığı, 10 Mart tarihinde sendikamızın aldığı karara dayanarak yapılan toplumsal cinsiyet eşitliği temalı dersleri çarpıtarak kamuoyunu yanıltmaya çalışmış, suçlayıcı ve gerçek dışı açıklamalarda bulunmuştu. Özelde İstanbul Valiliği ile birlikte yandaş sendikaların, basın yayın organlarının ve tarikatların baskısıyla, Milli Eğitim Bakanlığı’nın, sendikamızın toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesindeki yaklaşımına yönelik bilimsel gerçeklerden uzak, tamamen iktidarın siyasal-ideolojik çizgisini yansıtan asılsız suçlamaları ve bu etkinliğe katılan öğretmenlerin eylemini kriminalize eden tehditkâr açıklamasından sonra İstanbul’da görev yapan, aynı zamanda Eğitim Sen İstanbul 3 Nolu şubemiz kadın sekreteri Cansu Karyemez, “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Farkındalık Dersi”ni verdiği gerekçesiyle, 24 saat bile geçmeden Sarıyer İlçe Kaymakamlığı oluruyla 11 Mart 2025 tarihinde açığa alındı, hakkında soruşturma açıldı. Yine Eğitim Sen İstanbul 2 Nolu şube kadın sekreterimiz Buket Sül hakkında da aynı gerekçeyle soruşturma başlatıldı
Bu kararlar, yalnızca toplumsal cinsiyet eşitliği dersi veren öğretmenleri değil; kadın hakları mücadelesini, eşitlik, laiklik, insan haklarını hedef almaktadır.
Fakat yine Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), 2014-2016 yılları arasında “Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi Projesi”ni (ETCEP) yürütmüş ve bu projeyle okullarda kız ve erkek çocukları için eşitliğin ve eğitim sisteminde cinsiyete duyarlı bir yaklaşımın teşvik edilmesini amaçlamıştır. Projenin amacı, okullarda kız ve erkek çocukları için eşitliğin ve eğitim sisteminde cinsiyete duyarlı bir yaklaşımın teşvik edilmesi olarak açıklanmışken, 10 Mart 2025 tarihinde Eğitim Sen’in toplumsal cinsiyet eşitliği dersleri yapacağını duyurması üzerine, MEB’in müfredat dışında ders yapılamayacağını belirterek, bu tür uygulamalara karşı adli ve idari süreçlerin başlatılacağını ifade etmesi açık olarak çifte standarttır. Bir yandan geçmiş yıllarda okullarda hem öğrencilere hem öğretmenlere yönelik Toplumsal Cinsiyet Eşitliği temalı yayınlar bastırırken bir yandan bugün bu dersin işlenmesine yönelik uyguladığı soruşturmalar, MEB eliyle yürütülen eğitimin siyasal iktidara göre şekil aldığının en açık göstergesidir. Oysa eğitimin bilimsel, çağdaş ve demokratik olma gerekliliği Anayasa güvencesindedir ve bu uygulamalar açık bir şekilde Anayasa’ya aykırıdır.
Milli Eğitim Bakanlığı, hukuksuz olan bu uygulamaları derhal durdurması gerekirken, hukuksuzluğu sürdürmektedir.
12 Haziran 2025 tarihinde, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nce yürütülen soruşturmalar kapsamında, Milli Eğitim Müfettişleri tarafından Eğitim-Sen İstanbul 3. Nolu şube kadın sekreterimiz Cansu Karyemez ve Eğitim-Sen İstanbul 2. Nolu şube kadın sekreterimiz Buket Sül hakkında, 10 Mart 2025 Pazartesi günü girdiği derslerde “müfredatta yer almayan toplumsal cinsiyet eşitliği konularını işledikleri” gerekçesiyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125/C a maddesi kapsamında 1/30 oranında “aylıktan kesme” cezası verilmiştir.
Bu karar, yalnızca bireysel bir cezalandırma değil, aynı zamanda öğretmenlik mesleğinin özerkliğine, bilimsel eğitime ve sendikal haklara açık bir müdahaledir. Ayrıca aynı gerekçeyle ülke genelinde açılan soruşturmalara farklı cezalar verilmektedir. Örneğin İzmir ili Bornova ilçesinde aynı gerekçeyle açılan soruşturmada Kınama cezası tecziyesinin teklif edilmiş ve verilmiş olması, yürütülen bu soruşturmaların hukuksal olarak da eşitsiz bir şekilde yürütüldüğünü gözler önüne sermektedir. Hukuka aykırı yapılan bu uygulamalar arasında bile eşitlik ilkesinin gözetilmemesi, yürütülen soruşturmaların ne kadar keyfi olduğunu açıkça göstermektedir.
Eğitim Sen olarak defalarca belirttiğimiz üzere, toplumsal cinsiyet eşitliği yalnızca akademik bir kavram değil, demokratik, cinsiyet eşitlikçi bir eğitim anlayışının ayrılmaz bir parçası ve aynı zamanda adaletin tesis edildiği, insan haklarının esas alındığı, eşit, özgür, demokratik bir toplumun temel taşıdır. UNESCO, Avrupa Konseyi ve birçok uluslararası kurum, eğitim sistemlerinin toplumsal cinsiyet eşitliğini temel alması gerektiğini vurgulamaktadır.
Ancak MEB, bilimsel gerçeklerden uzak bir biçimde bu kavramı “tehdit” olarak göstermekte, kadın-erkek eşitliğini hedef alan, geleneksel cinsiyet rollerini mutlaklaştıran ve gerici bir bakış açısını dayatan bir sistem oluşturmaya çalışmaktadır. Eğitim Sen’in toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı eğitim talebi kriminalize edilmek istenmekte, kamu emekçileri cezalandırılmakta, sendikal faaliyetler baskı altına alınmakta ve susturulmak istenmektedir. Öte yandan Millî Eğitim Bakanlığı iktidara yakın sendikalar, dini tarikat ve cemaatlerle kurduğu ittifaklarla yalnızca öğretmenleri değil, çocuklarımızı ve toplumsal yaşamın tüm alanlarını hedef alan gericileştirme politikaları yürütmektedir.
MEB’in bu gerici ve baskıcı tutumuna karşı durmak, tüm eğitim emekçilerinin ve demokratik kitle örgütlerinin sorumluluğudur. Eğitim Sen olarak, üyelerimiz Cansu Karyemez, Buket Sül nezdinde yapılan bu hukuksuzluğa karşı gerekli hukuki ve sendikal süreci kararlılıkla yürüteceğimiz, toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinden asla vazgeçmeyeceğimiz bilinmelidir. Bu “cezayı” ve baskıcı uygulamaları kabul etmiyoruz. Eğitim hakkı, cinsiyet eşitliği ile güçlenir; özgür ve adil bir toplumun temelini ancak eşitlikçi bir eğitim anlayışı oluşturur. Eğitim Sen, tüm bu baskılara karşı toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesini sürdürmeye devam edecektir.
Sendika.Org