Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası’nın (Öğretmen Sendikası) taban maaş uygulaması, belirsiz süreli sözleşme talepleriyle İstanbul’dan Ankara’ya başlattıkları yürüyüş, dördüncü gününde Bursa’da devam ediyor
Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası’nın (Öğretmen Sendikası) taban maaş uygulaması, belirsiz süreli sözleşme talepleriyle İstanbul’dan Ankara’ya başlattıkları yürüyüş, dördüncü gününde devam ediyor. Büyük Öğretmen Yürüyüşü, bugün (28 Haziran) Bursa’da. Öğretmenleri Bursa’daki üyeleri ve Eğitim Sen üyeleri karşıladı. Öğretmenlerin eylemini gören Bursa halkı da öğretmenlere destek verdi. Bir yurttaş herkese öğretmenlere destek olma çağrısı yaptı.
Öğretmenler Bursa’da çeşitli özel öğretim kurumları önünde yapacakları eylemlerin ardından Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne de gidecek. Gün bitiminde ise Kültürpark’ta forum yapacaklar.
Büyük Öğretmen Yürüyüşü Bursa’da
Öğretmenleri Bursa’da Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası ve Eğitim Sen üyeleri karşıladı
Eylemde söz alan bir yurttaş herkese öğretmenlere destek olma çağrısı yaptı#ÖğretmenlerYürüyor https://t.co/Tgz0x7QRtt pic.twitter.com/m8uFi0MiLz
— sendika.org (@sendika_org) June 28, 2025
Öğretmenler özel okullarda, kurslarda, vakıf üniversitelerinde, etüt ve rehabilitasyon merkezlerinde kendilerine hâlâ asgari dayatmasının yapıldığını, baskı koşulları altında çalıştıklarını, sendikal haklarının açık şekilde ihlal edildiğini ve devletin de bunu mevzuatlarıyla desteklediğini belirtti.
Öğretmenlerin talepleri şöyle:
1) Taban maaş uygulaması
2014’te elimizden alınan, kamu öğretmenlerinin maaşlarını esas alan taban maaş hakkımız geri tanınmalı. Özel sektör öğretmenlerini yoksulluğa ve patronların keyfi uygulamalarına mahkûm eden ücret politikalarına son verilmelidir.
Patronların “piyasa koşulları” bahanesiyle emeği değersizleştirmesine artık izin verilemez.
Eğitim emeği, ucuz işgücü değildir!
2) Belirsiz süreli iş sözleşmesi
Öğretmenlik, mevsimlik değil; süreklilik gerektiren bir meslektir.
Ancak özel sektörde çalışan öğretmenlerin büyük çoğunluğu her yıl ya istifaya zorlanmakta ya da sözleşmenin yenilenmemesi tehdidiyle karşı karşıya kalmakta ve iş güvencesinden yoksun bir şekilde çalıştırılmaktadır.
Bu uygulama; öğretmeni susturmak, hak talep etmesini engellemek ve sürekli bir baskı altında tutmak anlamına gelmektedir.
İstiyoruz ki öğretmenler her eğitim-öğretim yılı başında “Bu yıl sözleşmem yenilenecek mi?” kaygısı taşımadan, güvenle işine odaklanabilsin.
3) Eğitim ve güzel sanatlar işkolu kurulması
Bugün özel sektörde çalışan öğretmenler, 10 No’lu Ticaret, Büro, Eğitim ve Güzel Sanatlar işkolunda yer almakta ve bu durum, bizleri fiilen grev ve toplu iş sözleşmesi hakkından mahrum bırakmaktadır.
Bu işkolu, öğretmenlik mesleğinin özgün niteliklerini ve kamusal sorumluluğunu yansıtmamakta; öğretmenleri büro çalışanı gibi değerlendiren, haklarımızı kısıtlayan bir yapıya sahiptir.
Eğitim ve Güzel Sanatlar İşkolu adıyla ayrı bir işkolu oluşturulmalı; öğretmenlerin grev ve TİS hakkı başta olmak üzere tüm sendikal hakları güvence altına alınmalıdır.
4) Kamu ile özlük haklarında eşitlik
Bugün kamu öğretmenleri ile özel sektör öğretmenleri arasında ciddi bir hak uçurumu vardır:
- Maaşlarda devasa farklar,
- Yaz tatili hakkının gaspı,
- Sendikal baskılar,
- Yeşil pasaport
- İş güvencesinin olmayışı,
- Emeklilik, kıdem tazminatı, izin ve sosyal haklardaki eşitsizlikler…
Oysa biz aynı müfredatı uyguluyoruz.
Aynı çocuklara, aynı sınıflarda, aynı kazanımlar için ders veriyoruz.
Birimiz güvenceli, diğeri güvencesiz olamaz!
Birimiz anayasal haklara erişirken diğerimiz bu haklardan mahrum bırakılamaz!
Eşit işe eşit hak ilkesi acilen hayata geçirilmeli; tüm öğretmenler, kamu ya da özel ayrımı olmaksızın eşit haklara kavuşmalıdır.
Sendika.Org