Araştırmalar, Suriyeli mülteci çocukların çalışma oranlarının yüksek olduğunu göstermektedir. Özellikle 15-17 yaş arasındaki erkek çocukların yüzde 45,1’i, 12-14 yaş arasındaki çocukların ise yüzde 17,4’ü ücretli işlerde çalışmaktadır. Bu çocukların yüzde 97’si okula gitmemektedir
12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü, çocukların eğitim hakkı ve güvenli bir çocukluk geçirme hakkı için küresel bir farkındalık çağrısıdır. Çağrı bütün çocuk işçileri kapsasa da çoğunlukla kayıtlara dahi giremeyen ayrıştırılan mülteci çocuklar iş yaşamının bir parçası olmayı sürdürüyor. Türkiye bölgedeki ülkelerin işgal edilmesinden dolayı ülkelerini terk etmek zorunda bırakılan milyonlarca insanın yoğun bir şekilde göç ettiği bir ülke haline dönüştü. Bunun bir sonuç olduğunun altını çizip göç edenler arasında milyonlarca çocuğun da olduğu ya da Türkiye’de dünyaya gelip çocukluğunu burada geçiren bu çocukların bugün Türkiye işçi sınıfının parçası haline geldiğini söyleyebiliriz. 2019 yılında TÜİK’in açıkladığı çocuk işçiliği raporun da mülteci çocukların yer almaması akıllara bu eğitimde olmayanların çocukların nerede olduğu sorusunu getiriyor.
Toplumda gelişen farklı ideolojilerde kendisine yer bulan yabancı düşmanlığı içerisinde ırkçılığı da besleyen yanlış olan ama doğru kabul edilen bilgilerin yaygınlık kazanmasının nedenlerine değinmek gerek. Yerli halkın işsizliğine neden olanların mülteciler olduğu yanılsaması toplumun kısa zamanlı hafızasının da şaşabildiğini gösteriyor. Bundan 14 yıl önce Türkiye’deki işsizlik oranlarına bakılırsa durumun anlatılanlarla ilgili olmadığı anlaşılacaktır. Yine AKP’nin mültecilere aylık verdiği paraların yerli halka verdiği sosyal yardımlardan fazla olmadığını, bu insanların bu ücretlerle aylık geçiminin sağlamasının mümkün olmadığını, çalışmak zorunda olduklarını hatırlatmak gerek. Ücretsiz eğitim, sağlık gibi haklardan yararlandıkları ise yine sansasyonel bilgi kirliği dışında gerçeği yansıtmamaktadır. Birkaç tekil örneğin geneli bağlayıcı hükümlere varılmasında yeterli olmadığını söylemek gerek.
Araştırmalar, Suriyeli mülteci çocukların çalışma oranlarının yüksek olduğunu göstermektedir. Özellikle 15-17 yaş arasındaki erkek çocukların yüzde 45,1’i, 12-14 yaş arasındaki çocukların ise yüzde 17,4’ü ücretli işlerde çalışmaktadır. Bu çocukların yüzde 97’si okula gitmemektedir. Çalışma, genellikle tarım, tekstil atölyeleri, restoranlar ve sokak satıcılığı gibi sektörlerde yoğunlaşmaktadır. Ayrıca, mülteci çocukların okula gitmelerini engelleyen dil bariyerleri, ayrımcılık ve kayıt işlemlerindeki zorluklar da önemli engeller arasında yer almaktadır.
Mülteci çocuklar, genellikle kayıtdışı ve güvencesiz işlerde çalışmaktadır. Bu durum, çocukların istismara, kötü muameleye ve iş kazalarına karşı savunmasız olmalarına neden olmaktadır. Örneğin, 2013 yılından bu yana Türkiye’de İSİG Meclisi’nin raporuna göre 2013 ile 2024 yılları arası 86 mülteci çocuk iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiştir. Bu çocukların büyük çoğunluğu Suriyeli olup, çoğu inşaat, tekstil ve tarım sektörlerinde çalışırken hayatını kaybetmiştir.
Türkiye, mülteci çocuk işçiliğini azaltmak için programlar açıklamakta ve uygulama girişimlerin de bulunmaktadır. Bunlar arasında, ailelere yönelik koşulsuz nakit transferleri ve çocukların okula devam etmelerini teşvik eden programlar bulunmaktadır. Bu tür destekler, ailelerin geçim sıkıntısını hafifletmekte ve çocukların çalışmak yerine eğitim almasını sağlamaktadır. Bu maddi destek Almanya’nın göçmenleri Türkiye’de tutmak için ayırdığı bütçeyi parça parça kullanılması olduğunu belirtmek isterim. Sorunun fonlarla, AB projeleriyle çözülmesinin mümkün olmadığı geçtiğimiz yıllarda görüldü.
Sivil toplum kuruluşları, mülteci çocukların eğitimine erişimini artırmak için çeşitli projeler yürütmektedir. Örneğin, Eskişehir’deki “Son Durak Çocuk İşçiliği” projesi, mevsimlik tarım işçilerinin çocuklarına yönelik sosyal ve eğitim desteği sunmaktadır. Benzer şekilde, Şanlıurfa’da yapılan bir araştırma, mülteci çocukların çoğunun okuldan uzak kaldığını ve güvencesiz işlerde çalıştığını ortaya koymuştur.
Mülteci çocuk işçiliği, sadece Türkiye’nin değil, tüm dünyanın karşılaştığı ciddi bir sorundur. 12 Haziran, bu sorunun çözülmesi için ancak hatırlatıcı bir görevi olabilir. Savaşların sona erdirilmesi, barışın tesis edilmesi bunun yanı sıra yoksulluğu ortadan kaldıracak ekonomik modelin merkezi, planlı, kamucu bir şekilde hayata geçirilmesi çocuk işçiliğini sona erdirecek en gerçekçi yöntemdir.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.