Kanal İstanbul güzergahındaki kaçak yapıların yıkım emrini veren İSKİ yöneticilerinin de dahil olmak üzere çok sayıda İBB çalışanının ev baskınlarıyla gözaltına alındığı gün Kartal Halkevi’nin çağrısıyla yapılan deprem eyleminde İstanbul’u depreme hazırlayacak olan ekibin hapishanede tutulduğu hatırlatıldı. Halkevciler Kanal İstanbul gibi rant projeleri yerine deprem vergilerinin amaç dışı kullanımına son verilmesini ve merkezi kamusal deprem planı hazırlanmasını talep etti
İstanbul’da 23 Nisan’da yaşanan depremin ardından deprem toplanma alanlarının yetersizliği ve mevcut alanların da yapılaşmaya açılmış olması tekrar hatırlandı. Bu sabah da Kanal İstanbul güzergahında Sazlıdere Barajı havzasındaki kaçak yapıların yıkım emrini veren İSKİ yöneticileri de dahil olmak üzere çok sayıda İBB çalışanı ev baskınlarıyla gözaltına alındı.
Kartal Halkevi’nin çağrısıyla Kartal Neyzen Tevfik Meydanı’nda yapılan eylemde Halkevciler, 1999’dan beri deprem vergisi toplanmasına rağmen toplanan paraların deprem önlemleri için harcanmadığını hatırlattı. Kartal’ın riskli alanlardan biri olduğunu hatırlatan Halkevciler, “AVM değil, toplanma alanı istiyoruz” dedi. Halkevciler deprem vergilerinin amaç dışı kullanımına son verilmesini ve merkezi kamusal deprem planı taleplerini de ekledi.
İktidar Kanal İstanbul rantının, halk canının derdinde: Kartallılar “deprem önlemleri alınsın” diye sokaktahttps://t.co/jIkzwkbR3Q pic.twitter.com/w8m0yZw6BD
— sendika.org (@sendika_org) April 26, 2025
Yapılan basın açıklamasında İstanbul’u depreme hazırlayacak olan başta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve İBB Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanı olarak görev yapan Tayfun Kahraman’ın hapishanede olduğu hatırlatılarak bu kişilerin derhal serbest bırakılmasını talep etti.
Açıklamanın devamında şunlar söylendi:
Tayyip Erdoğan deprem sonrasında “Marjinallerin ne dediğine bakmadan, kentsel dönüşümü hayata geçirmeye odaklanmalıyız” dedi. İBB seçimlerinde bu işle görevlendirmek için aday gösterdiği Murat Kurum da onu takip ederek 6 Şubat Depreminden İliç’te yaşanan felakete kadar birçok sorunlu kararda imzası bulunan kendisi değilmiş gibi “İstanbul için her saniye değerli, vakit daralıyor. Milli güvenlik meselesidir. Seferberlik göstermemiz gereken konudur. Bu konuda siyaset olmaz. Bugünün ihmali yarının felaketi olur.” dedi. Bu açıklamalar göstermiştir ki, deprem kendisini hatırlatınca iktidarın ilk aklına gelen bunu fırsat bilerek inşaat şirketlerini zengin edecek, kentsel rantı paylaştıracak projelerdir.
İstanbul’un kentsel dönüşüme ihtiyacı vardır ancak bu iktidarın bugüne kadar yaptıklarına bakılırsa onların eliyle değil ancak halkın katılımıyla, kâr ve rant odaklı olmayan, kamucu ve sosyal konut projeleriyle gerçekleştirilebilir. Bugüne kadar deprem riski olan yerleri değil kentsel rantı yüksek olan yerleri dönüştürmeyi öncelik olarak hedefleyen iktidar bu konuya karışmamalıdır.
Depremi fırsat bilerek konut fiyat ve kiralarında artış yapanlar zaten var olan barınma krizini de derinleştirecektir. Kira ve konut fiyatlarında kamusal denetim acilen hayata geçirilmeli, bölgesel üst sınır getirilmeli ve bizzat kamu tarafından kiracıları önceleyen şekilde denetlenmelidir.
İktidarın İstanbul’daki en büyük rant ve kâr hedeflerinden birisi olan Kanal İstanbul projesi etrafında yapılan inşaat çalışmaları devam etmekte ve bu durum ciddi bir depremi tetikleme riskini taşımaktadır. Uzmanların da uyarıları ciddiye alınmalı Kanal İstanbul projesi acilen durdurulmalıdır. Kâr için halkı ucuz emek gücü haline getirmekle yetinmeyip koca bir kentin, bu kentte yaşayanların kaderinin ölüme mahkum edilmesi asla kabul edilemez.
Son olarak “Hayatlarımız kâr ve ranttan değerlidir” diyenler olarak 1 Mayıs’ta Taksim’e çağırıyoruz. Çünkü yaşamlarımızı kâr uğruna hiçe sayan bir düzene ve onun iktidarına karşı ancak mücadele edilerek önlem alınır ve sesimizi ne kadar çok duyurursak o kadar güçlü oluruz. Halkın AVM yapılmasına izin vermediği ve bugün olası bir depremde en önemli toplanma alanlarından biri olan Gezi Parkı’na da ev sahipliği yapan Taksim’de 1 Mayıs’ta buluşma hakkımızı kullanacağız. Tüm halkımızı da bu çağrıya iştirak etmeye çağırıyoruz.
Sendika.Org