“1 Mayıs’a giderken yapılması gereken işlerin başında işçilerin ve emekçilerin taleplerini, örgütlü bir biçimde gösterebilmesini sağlayacak işler planlamak olmalı. Bunlar alandan alana farklılık gösterebilir ama iş yerlerinde öncesinde 1 Mayıs’ı birlikte kutlama, sendikaların işçileri kitleler halinde katabileceği 1 Mayıs programlarını, işçilerin taleplerini merkeze alarak işçilerle birlikte örgütlemesi 19 Mart’ta başlayan hareketin temel talepleri olan insanca yaşam ve demokrasinin elde edilebilmesi için büyük bir adım oluşturacaktır. Bizlerin planlayacağı işler de işçi, emekçi ve öğrenci kadınların taleplerini bulundukları alanda birleştirerek kuracakları birliktelikleri sağlamlaştıracak, bu kadınların mücadelelerini 1 Mayıs’ta birleştirecek işler olacak”
“1 Mayıs 2025’e giderken kadınlar ne düşünüyor?” dosyamız kapsamında Ekmek ve Gül Editörü Sıla Altun sorularımızı yanıtladı.
Ekmek ve Gül’ün Bahar İsyanı’na dair değerlendirmesi nedir?
İşçi, emekçiler ve öğrenciler özellikle son yıllarda daha zorlaşan yaşam koşullarıyla karşı karşıyalar. Kamuda tasarruf tedbirleriyle eğitim, sağlık gibi temel haklardan mahrum kalma, Şimşek Programı ile esnek, güvencesiz ve düşük ücretli çalışmanın yaygınlaşması, yoksulluğun tırmanışı, kadına yönelik şiddetin vahşileşerek artışı ve tüm antidemokratik uygulamalar, işçi, emekçi ve öğrenciler açısından büyük bir öfke biriktirdi. Bardağı taşıran son damla da halkın tüm bu sorunlara başta alternatif olarak gördüğü İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptali ve ardından gözaltına alınması oldu. Eylemlerde işçi ve emekçiler, öğrenciler demokrasi, insanca yaşam, demokratik üniversite, haklarına dönük saldırıların son bulması gibi taleplerle alandaydılar.
Bu süreçte kadın hareketinin özgün rolü ne olabilir?
Özellikle son dönemde işçi, emekçi ve öğrenci kadınların haklarına yönelik gasp girişimlerine karşı mücadelenin öncüleri olmaya başladığını görüyorduk. Bu öncülük yalnızca şiddete karşı 6284 sayılı Kanun’u savunmak ya da İstanbul Sözleşmesi’ni talep etmek üzerinden değil; aynı zamanda demokratik üniversite talebiyle okullarda yürütülen mücadelede; insanca yaşanılabilir bir ücret, sendikalaşma hakkı için yapılan grev ve direnişlerde de kendisini gösterdi. Keza, 19 Mart’ta başlayan eylemlilik sürecinde de kadınlar -özellikle de üniversiteli kadınlar- kitlelerin taleplerinin belirlenmesinde büyük rol oynadılar, hem merkezi eylemleri yönettiler hem de bulundukları alanlarda; mahallelerde, kampüslerde kendi talepleri için kalıcı birlikler kurma ya da var olan topluluk, mahalle derneği, okuma grubu vb. birliklerin bu sürecin bir parçası olması ve kalıcılaşmasında öncülük ettiler. Bu noktada yalnızca merkezi kadın örgütlerinin dışında da kadınlar kendi örgütlenme mekanizmalarını kurmaya, işletmeye, biriktirdikleri mücadele deneyimini bir sonraki aşamaya taşımaya ve bunu kendi talepleriyle birleştirme de özgün bir rol oynadı diyebiliriz.
1 Mayıs sürecine dair yaklaşımınız nedir, örgütlenme sürecine dair planlarınız nedir, ne yapılabilir?
1 Mayıs, aslında tam da işçi, emekçi ve öğrencilerin hem demokrasi hem de insanca yaşam talebini ve örgütlülüğünü bir adım yukarıya taşıyacak bir gün. Kadınların da kendilerini sömüren, tüm haklarını elinden alan sisteme ve o sistemin, başta iktidar olmak üzere, temsilcilerine karşı büyük bir öfke biriktirdiği ve örgütlenmesinin olanaklarının sağlandığı bu süreç 1 Mayıs’a giderken yapılacak işler büyük önem taşıyor.
Geçtiğimiz birkaç ay yasaklanan grevler, işçilerin taleplerine karşı devlet müdahalesinin arttığı ama yine de işçilerin mücadelelerinden geri basmadığı bir dönemdi. Bugün de örneğin İzmir’deki neredeyse tamamı kadınlardan oluşan tütün işçileri, Temel Conta işçileri hâlâ grevlerini sürdürüyor. Grevler sürerken güvenceli iş, sendikal hak özgürlüğü, insanca yaşanabilir bir ücret talepleri aslında 19 Mart sonrasında başlayan demokrasi taleplerinin sokağa döküldüğü süreçle de birleşiyor. Birçok fabrikadan işçiler eylemlere tekil tekil katılıyor ancak örgütlü bir biçimde varlığını henüz gösterebilmiş değil. Sokaklardaki eylemler henüz iş yerlerine sirayet etmiş değil. Ancak öğrencilerin işçi ve emekçilere yaptığı “Genel grev, genel direniş” çağrısının yaygınlaşmış olması önemli. Şimdi, bu sloganın gereğini yerine getirecek bir örgütlülüğü sağlamanın adımlarının atılması gerekiyor.
1 Mayıs’a giderken yapılması gereken işlerin başında işçilerin ve emekçilerin taleplerini, örgütlü bir biçimde gösterebilmesini sağlayacak işler planlamak olmalı. Bunlar alandan alana farklılık gösterebilir ama iş yerlerinde öncesinde 1 Mayıs’ı birlikte kutlama, sendikaların işçileri kitleler halinde katabileceği 1 Mayıs programlarını, işçilerin taleplerini merkeze alarak işçilerle birlikte örgütlemesi 19 Mart’ta başlayan hareketin temel talepleri olan insanca yaşam ve demokrasinin elde edilebilmesi için büyük bir adım oluşturacaktır. Bizlerin planlayacağı işler de işçi, emekçi ve öğrenci kadınların taleplerini bulundukları alanda birleştirerek kuracakları birliktelikleri sağlamlaştıracak, bu kadınların mücadelelerini 1 Mayıs’ta birleştirecek işler olacak.