DEM Partili arkadaşların, yüzeyde gördüklerine, kanaatlerle değil, düşünceyle yaklaşması, genel bağlamı içine koyması ve rejimin, MHP’nin habitusunu anımsaması, Dr. Jeykll ile Bay Hyde’ın aslında aynı insan olduğunu, sonunda Bay Hyde’ın egemen olduğunu hiç akıldan çıkarmaması gerekiyor
Toplumsal muhalefet, kitleselleşerek hızla yükselir, karşısında devlet şiddeti tırmanırken DEM Partili arkadaşları, “Aman dikkat!” diyerek ve bir roman üzerinden uyarmak istiyorum.
Robert Louis Stevenson, daha çok çocuklara yönelik ünlü, Define Adası (1883) romanının ardından, 1886’da bu kez daha çok yetişkinlere yönelik, Dr. Jekyll ve Bay Hyde’ın Tuhaf Hikâyesi başlıklı romanını yayımladı. O roman da büyük ilgi çekti ve kısa sürede gotik korku edebiyatı klasikleri arasına girdi. Modern psikolojide ve psikanalizde yaşanan gelişmelere karşın bu roman hâlâ ilgi çekmeye, filmlere konu olmaya devam ediyor.
Dr. Henry Jekyll, saygın bir bilim insanı, nazik, yumuşak bir tonda konuşan, güven veren, “adabı muaşeret kurallarını” bilen, her zaman çok şık giyinen, burjuva ahlakını temsil eden bir beyefendidir. Buna karşılık Bay Hyde, bencil, acımasız ve şiddet eğilimli biridir; burjuvazinin gizli ve vahşi doğasını, bastırılmış şiddeti ve arzu ekonomisini yansıtır. İtalyan edebiyat eleştirmeni ve teorisyen Franco Moretti, “The Dialectic of Fear” adlı makalesinde (New Left Review, Kasım-Aralık 1982), Dracula ve Frankenstein’in yanı sıra, Dr. Jekyll ve Bay Hyde’ı kapitalizmin iç çelişkileri ve burjuvazinin bölünmüş doğası bağlamında ele almıştı.
Bu bölünmüşlük kavramından da anlaşılacağı gibi Dr. Jekyll ve Bay Hyde aslında tek bir kişidir. Ve sonunda, hatta son tahlilde egemen olacak olan Dr. Hyde’dır.
Robert Louis Stevenson’un o romanı, yıllar sonra aklıma ilk kez, Türkiye siyasetinin şoven milliyetçi kanadını temsil eden MHP ve lideri Devlet Bahçeli’nin aniden, Kürt siyasi hareketinin haklar ve özgürlükler kanadını temsil eden DEM Parti’ye yanaşmaya, askeri kanadı temsil eden Öcalan’a ısınmaya başlamasıyla geldi.
MHP ve lideri, tüm siyasi yaşamlarını anti komünizm, Türk üstünlüğü (ırkçılığı), Kürt düşmanlığı üzerine kurmuştu. Rejim geçen yıl yaşamsal sancılar çekmeye, cumhurbaşkanlığı, anayasa yapma planları tehlikeye girmeye başladığında, yaralarını sarmak için “Kürt sorununu”, (Kürt sorunu yoktur, terör vardır iddialarına karşın), bitirmeye “karar verdi”. Rejim bir U dönüşü ile adeta yeni bir açılım başlattı. İlerleme koşulu olarak da silah bırakma, örgüt yapılarını dağıtma adımlarını dayattı. Ama rejim hiçbir güvenceyi, reformu ya da hukuksal, kurumsal yapılanmayı gündeme almadı.
Dr. Jekyll, el sıkıyor, yumuşak konuşuyor, “Artık barışalım” diyor. Bay Hyde önce silah bırak, şart koşmadan teslim ol, diyor. Acılarla işkencelerle suikastlarla şiddet eylemleriyle dolu bir tarih, “uzlaşma, konuşma komisyonları” gibi her hangi bir yumuşatıcı araca yer açmadan kapatılmak isteniyor.
Bayram öncesinde, Ekrem İmamoğlu tutuklandıktan sonra başlayan ve hızla yükselen toplumsal muhalefet ve CHP vardı. Özgür Özel’in iradesi karşısında rejim paniklemeye başlayınca Devlet Bahçeli, Türkü, şok eden Dr. Jekyll tavrını terk etti. Şimdi Bay Hyde, yasal ve demokratik haklarını kullananları, “Demokrasi dışı arayışlara girişenler bedelini ödemeye de hazır olmalıdır!” “Sokağa davet edilenlerin karşısına 15 Temmuz’da olduğu gibi başkaları dikilirse kaçınılmaz çatışma nasıl önlenecek” sorusuyla aslında muhalefeti, sokaklarda şiddetle, kan akıtarak (boğaz kesenler de vardı) bastırmaya hazırız diyerek tehdit ediyor.
DEM Partili arkadaşların, yüzeyde gördüklerine, kanaatlerle değil, düşünceyle yaklaşması, genel bağlamı içine koyması ve rejimin, MHP’nin habitusunu anımsaması, Dr. Jeykll ile Bay Hyde’ın aslında aynı insan olduğunu, sonunda Bay Hyde’ın egemen olduğunu hiç akıldan çıkarmaması gerekiyor.
Kaynak: Cumhuriyet
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.