Çin merkezli yapay zeka firması DeepSeek, 20 Ocak’ta yeni yapay zeka modeli R1’i yayınladı. Tesadüfe bakın ki aynı gün yeni ABD başkanı Donald Trump’ın yemin töreni vardı ve törende ABD teknoloji tekellerinin temsilcileri ön safta sıralanmıştı. DeepSeek bir hafta içinde ABD’de en çok indirilen uygulama oldu
Yapay zeka savaşları mı başladı? DeepSeek’in yeni yapay zeka modeli R1’in ortalığı dağıttığı günlerde sıkça bu soru soruldu.
Çin merkezli yapay zeka firması DeepSeek, 20 Ocak’ta yeni yapay zeka modeli R1’i yayınladı. Tesadüfe bakın ki aynı gün yeni ABD başkanı Donald Trump’ın yemin töreni vardı ve törende ABD teknoloji tekellerinin temsilcileri ön safta sıralanmıştı. DeepSeek bir hafta içinde ABD’de en çok indirilen uygulama oldu. Aynı hafta borsalar açılır açılmaz piyasalar altüst oldu. Silikon Vadisi’nin teknoloji tekelleri birkaç günde 1 trilyon dolara yakın değer kaybetti. ABD’li çip tekeli Nvidia’nın 500 milyar dolar değer kaybettiği, Avrupa’daki teknoloji hisselerinin de ciddi oranda düştüğü paylaşıldı.
Kimileri bunu dotcom balonuna benzeterek yapay zeka balonunun patladığını söyledi. Kimileri de yeni bir soğuk savaşın başlangıcı olduğunu ifade ederek ‘Sputnik ânı’ olarak gördü. Avustralya, Tayvan ve Güney Kore’de resmi kurumlarda kullanımı yasaklandı, bazı Avrupa ülkelerinde de uygulama mağazalarından indirilmesine ve kullanımına sınırlama getirildi. ABD’de bir senato üyesinin hazırladığı yasa tasarısıyla Çin merkezli yapay zeka modellerinin ABD’de kullanımı ve geliştirilmesi yasaklanmak isteniyor. Tasarı yasalaşırsa ihlal eden bireyler için 20 bin, şirketler için 100 milyon dolara kadar para cezası verilecek. Uygulama yoğun siber saldırı aldı ve isteklere cevap veremez hale getirildi. Bu yüzden firma yeni üyelikleri durdurmak zorunda kaldı. Batılı ülkeler veri güvenliğini hatırladılar ve DeepSeek ile ilgili soruşturmalar başlatarak kullanıcıların verilerinin çalındığını iddia ettiler. Halbuki tüm yapay zeka uygulamaları üretilmiş/işlenmiş/çalınmış veriyle beslenir. Facebook’un geliştirdiği yapay zeka uygulaması için torrent ağından indirilmiş binlerce kitabın yer aldığı Books3 veri setini kullandığı paylaşılmış, kimi yazarlar telif hakkı ihlalleri nedeniyle dava açmıştı.
Neredeyse her ay yeni bir yapay zeka modeli duyurulurken ne oldu da DeepSeek böyle bir etki yarattı? Üstelik DeepSeek Çin merkezli ilk yapay zeka uygulaması da değil.
DeepSeek, geliştirdiği büyük dil modelini (LLM) yapay zeka üreten tekellerin aksine çok düşük sayılabilecek bir bütçeyle geliştirdiğini ve eğittiğini açıkladı. Bunu yaparken de ABD’nin Çin’e uyguladığı çip ambargosu nedeniyle daha eski teknoloji ve daha ucuz çipler kullanılmış. Paylaşılan performans testlerinde ise birçok yapay zeka modelini geride bırakıyor. Üstelik son kullanıcılar için ücretsiz kullanıma sunuldu. Açık kaynak olduğu için ve daha az hesaplama gücüne ihtiyaç duyduğu için isteyen kaynak kodlarını indirip kendi geliştirmesini yapıp kendi bilgisayarında kullanabilir. Bunu sadece bireysel kullanımlar için düşünmeyin, bu teknolojiyi üretebilecek kaynakları olmayanlar da buna erişip yapay zekanın sunduğu olanaklardan faydalanabilecek.
Bu haber büyük teknoloji (Big Tech) tekellerinin yapay zeka için daha fazla harcama planları yaptığı, daha fazla kaynak aktarımı için fon toplamaya çalıştığı ve yapay zeka alanında dünyada rakipsiz olduklarını ilan ettikleri sırada ortama bomba gibi düşmüş oldu. DeepSeek’in çıkışı bu yüzden batılı Big Tech tekellerinin piyasa değerlerini düşürdü. Borsada Muhteşem 7’li (Microsoft, Google, Apple, Meta, Amazon, Tesla, Nvidia) diye anılan şirketler değer kaybetti. Şimdi imajlarını toparlamak için yapay zeka ürünlerine yenilik ekleme yeni model çıkarma telaşına giriştiler bile. DeepSeek’in piyasaları altüst ettiği kara pazartesi günü doğalgaz üreticisi firmalardan boru hattı firmalarına nükleer santrallerde kullanılan uranyum maden üreticilerine kadar enerji tekellerinin hisseleri de yüzde 20’ye varan oranda değer kaybetti. Kapitalizmin şu aşamasında finansallaşma ve şişirilmiş piyasa değerleri içinde iddia edildiği gibi yapay zeka bir balon gibi patlarsa kapitalizmin kriz döngüsüne bir yenisi eklenecektir. Ancak biz yapay zekanın başka bir boyutu üzerinde duracağız.
Yapay zeka uygulamaları devasa veri setlerini saniyeler içerisinde işleyerek çıktı üretebiliyor. Büyük yapay zeka modellerinin eğitilmesi için de hazır bir veri seti gerekiyor. Neredeyse tüm fiziksel ölçüler ve bunların hareketiyle oluşan değişimler, ölçülebilen coğrafi büyüklükler ve hareketler, frekanslar, sinyaller, ışık, ses ve görüntüler, göremediğimiz ama ölçülebilen ve sayısal olarak işlenebilen her türlü girdi veriyi oluşturabilir. Dijital veri dediğimiz 0 ve 1’lerden oluşan bu verilerin en büyük kaynağı elbette bu veriyi üreten insanlar ve onların kullandıkları cihazlar.
Bu büyük verinin işlenmesi için gerekli altyapı ve veri merkezleri sürekli kaynak tüketen başka bir deyimle sürekli “para yakan” bir kazan misali çalışıyor. Büyük veri merkezleri binlerce kilowattlık enerji tüketimiyle dünyanın toplam enerji tüketiminde önemli bir paya sahip. Bu sistemlerde çalışan binlerce işlemci ve diğer sunucu aksamını soğutmak için sadece ABD’de yılda milyarlarca litre su tüketiliyor (kim bilir, belki de Grönland’ın iklimi soğutma sorununda bir çözüm olabilir). Bazı araştırmalara göre ChatGPT’ye yapılan bir sorgu, yaklaşık 20 dakika boyunca tek bir ampulü yakmaya yetecek kadar elektrik harcıyor. Bu kadar kaynak tüketip doğrudan kâr getirmeyen teknolojiler devletlerin ya da tekellerin buradaki maliyetleri birlikte üstlenmeleriyle faaliyetini sürdürebilir. Bu yüzden yanyana gelen ABD’li yapay zeka tekeli OpenAI, bilgisayar ve yazılım tekeli Oracle ve Japon kökenli çok uluslu fon kuruluşu Softbank, BAE devlet şirketi MGX yapay zeka altyapısının geliştirilmesi ve devasa veri merkezleri kurulmasını içeren Stargate adında bir proje hazırlamışlar. Trump bunu Davos’taki konuşmasında “tarihte görülmemiş büyüklükte yapay zeka projesini hayata geçireceğiz, 100 bin kişiye istihdam sağlayacak” diye duyurmuştu. Projeye 500 milyar dolar kaynak aktarılacak.
Şimdiye kadar gündem olan ve üzerinde konuşulan yapay zeka uygulamaları bir istem sonucu cevap üreten uygulamalar. Bunları ücretli abonelik satarak kâr edebilecek hale getirmeye çalışırsanız birkaç Asyalı mühendisin geliştirdiği DeepSeek gibi gelişmiş dil modellerini ücretsiz sunan uygulamalarla bütün planlarınız altüst olabilir. Ancak böyle pazarlanmaya çalışılsa da yapay zekadaki esas itici güç buradaki kârlıllık beklentisi değil büyük veriyi işlemenin sağladığı ve sağlayacağı avantajlar, hegemonya yarışındaki karşılıklı hamleler.
Son kullanıcılar genelde arama motoru olarak, fotoğraf veya video oluşturmak için kullansa da yeni üretilen neredeyse tüm elektronik cihazlarda ve dijital ürünlerde yapay zeka kullanılıyor. Robotik ve otomasyon teknolojilerinde, finans ve bankacılık hizmetlerinde, e-ticarette, tarımda ve sağlık hizmetlerinde kullanılmasının yanında askeri operasyonlarda da kullanıldığını gördük. İsrail’in Gazze’de yaptığı katliamlarda yapay zeka destekli silahları kullandığı biliniyor. Bunlardan Lavender AI hava saldırıları için “hızlı hedef tespiti” yetenekleriyle övündükleri bir teknoloji. Bu sistem sahadan alınan uydu görüntülerini, ses ve sinyallerden oluşan verileri işleyerek hızlı bir şekilde hedef tespiti yapabiliyor. Gospel adındaki yapay zeka uygulaması ise uydu görüntülerinin yanında telefon kayıtları, sosyal medya analizleri ve saha raporlarını analiz ederek hedefleri sınıflandırabiliyor. Saldırının zamanını ve sonuçlarını analiz ederek, olası etkileri hesaplayarak askeri strateji önerebiliyor. Bunlar sadece İsrail’in elindeki bilinen yapay zeka teknolojileri. Ukrayna-Rusya savaşında her iki taraf da AI destekli otonom hava ve kara araçlarını etkin şekilde kullanıyor. Ukrayna ve Filistin birer yapay zeka destekli silah laboratuarına dönüştürüldü. Diğer emperyalist güçlerin elinde daha fazlasının olduğundan emin olabiliriz.
Bu yüzden yapay zeka artık sadece yapay zeka değildir. Nükleer silah kapasitesinde olduğu gibi ikincil vuruş gücü kadar bir caydırıcılık yanı olur mu bilemeyiz ama askeri sistemlerde yapay zeka kullanımı taraflar arasında önemli bir üstünlük sağlayacaktır. Ülkelerin bu alandaki her bir hamlesini bu bağlamda düşünmekte yarar var. DeepSeek hamlesi ile Çin Halk Cumhuriyeti ABD’ye bu alanda rakipsiz olmadığını göstermiş oldu.
Kapitalist üretim ve bölüşüm ilişkileri içerisinde teknolojik gelişmenin birincil nedeni kâr oranlarını artırmaya çalışmak ise de ikincil nedeni (bazı dönemler biri diğerinden önce gelebilir) bu kârlılığı sürekli kılmak ve korumak içindir.
Küresel kapitalist hegemonyanın surlarında açılacak her gediği emekçi sınıfların lehine bir gelişmenin imkanı olarak değerlendirebiliriz. DeepSeek olayı, eşitsiz güç ilişkileri içinde mücadele eden direnişçilerin, devrimci güçlerin ve antiemperyalist mücadele yürütenlerin de kullanabileceği bir imkanı ortaya çıkarmış olabilir.
Bu bağlamda yazıyı Mao’dan bir alıntıyla bitirelim: “Kullandığımız bütün silahlar ve teçhizat, Kızıl Ordu’nun ‘öz malı’ değildir; çoğu düşmandan ele geçirilir. Düşman sık sık şöyle der: Savaşmak için silah gerekir. Komünistler silahı nereden bulabilir ki? Bizim cevabımız: Bu sizin işiniz. Her halükarda, biz onları sizden alacağız.”
Kaynak: e-komite
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.