“Belediye isterse Ankara’da toplu taşımayı ücretsiz yapabilir. Ankara’yı otomobillerin değil çocukların, kadınların, yaşlıların gezdiği bir kent yapabilir ama belediye bunun yerine fosil yakıt tüccarlarının kazandığı bir kent yaratmaya çalışıyor. Ankara’da 70’lerde tartıştığımız ücretsiz toplu taşımayı Lüksemburg uyguluyor, 1 Ocak’tan itibaren Belgrad uygulamaya başladı. Ankara bunu yapacak imkana sahip”
Ankara’da ücretsiz biletlerdeki gelir desteğinin arttırılması gerektiğini söyleyen özel halk otobüsçüleri, talepleri karşılanmazsa 20 Ocak’ta kontak kapatacaklarını, ardından otobüslere astıkları duyurularla 1 Şubat’tan itibaren ücretsiz, indirimli ve öğrenci abonman kart sahiplerini otobüslere almayacaklarını duyurmuştu. Yapılan son duyuru ile bu tarihin 15 Şubat’a ertelendiği belirtildi.
Anıtpark Forum’dan Önder Algedik’le Ankara’da ulaşımın temel sorunlarına ve yapılacağı söylenen zammın nedenlerine dair konuştuk. Algedik, zammın gerçek nedeninin ulaşım araçlarının kapasitesinin çok altında çalıştırılması ve kaynak kullanımında halkın gözetilmemesi olduğunun altını çizdi. Algedik, asfalt belediyeciliği ile toplu taşımanın erişilemez hale getirildiğini, halk yerine fosil yakıt tüccarlarının kazandığı bir kent anlayışının ortaya çıktığını ifade etti.
Ankara’da ulaşımın temel sorunları ve bu sorunların sebeplerine dair ne söyleyebilirsiniz?
Ankara’da ulaşımın temel sorunu hem merkezi hükümetin hem yerel hükümetin temel motivasyonunun herkesi otomobil kullandırmaya zorlamak olduğunu görüyoruz. Bu yüzden toplu taşıma önemsenmiyor. Burada temel motivasyon insanlar ne kadar çok araba kullanırlarsa kadar çok akaryakıt tüketecek, o kadar çok vergi verecekler ve böylece merkezi hükümet çıkar sağlamış olacak.
Merkezi hükümet de böyle çalışıyor, yerel yönetimler de böyle çalışıyor. Ama baktığımız zaman temel sorun burada toplu taşımanın eksikliği. Merkezi hükümetlerin ve yerel hükümetlerin amacı daha fazla petrol merkezli bir ekonomi yaratmak ama bizim en temel sorunumuz yayaların, toplu taşımanın, bisiklet ulaşımınının kentte olmaması. Dolayısıyla baktığımız zaman birileri mi kazanacak toplum mu kazanacak? Birileri kazansın diyen merkezi ve yerel yönetim var, toplum kazansın diyen toplumun geniş bir kesimi var.
Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde uzun süren bir Melih Gökçek dönemi vardı. Mansur Yavaş ise ikinci döneminde. Ulaşım politikaları açısından karşılaştıracak olursak ne söyleyebilirsiniz?
Şimdi temel mesele, ulaşım açısından bu kadar problem olan şey, imarın çılgınlar gibi artmasıydı. Gökçek bunu devam ettirdi, Mansur Yavaş geldiğinde imar meselesini AKP’yle anlaşarak çok seri bir şekilde sürdürdü. Dolayısıyla aslında baktığımız zaman kat çıktığını söyleyebiliriz. Ulaşım açısından bakacak olursak, Ankara’da insanlar şu an otomobil kullanmak zorunda bırakılıyor. Ve şu an Ankara toplu taşıma kullanmak zorunda kalınan birinci kent. Ve bunu Gökçek dönemi ile karşılaştırdığınız zaman Gökçek döneminde şehre giren otomobil sayısı Mansur Yavaş döneminde yükseldi. Dolayısıyla Mansur Yavaş asfalt belediyeciliği yapmayacağım diye gelse de asfalt belediyeciliğinde Gökçek’i geçti diyebiliriz çünkü bütün veriler bunu gösteriyor.
Sizce belediye ne yaparsa bu sorunları çözebilir? Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin sahip olduğu imkanların bu çözümler için yeterli olabileceğini düşünüyor musunuz?
Fazlasıyla yeterli. Bu kent 1970’lerde ücretsiz toplu taşımayı tartışıyordu. 1978’de tahsisli otobüs yoluyla aynı otobüsün üç katı yolcu taşımasını başardı. Bugün metrobüs dediğimiz şey aslında 1978’de Ankara’da uygulanan bir politikaydı. 1989’da yoksul semtlerde belirli saatlerde ücretsiz ulaşım mevcuttu. Ankara bunu çok rahat yapabiliyordu, şimdi daha fazlasını yapabilir. Çünkü çok fazla kaynağı var. Ankaralılar şu anda ulaşıma yılda 260 milyar TL para ödüyor. Alınan otomobiller, onların vergileri, akaryakıt giderleri bu 260 milyarın içinde yer alıyor. Belediye burada her ay 1 milyar TL asfalt dökmeye ve daha çok otomobil kullanmayı teşvik etmeye para veriyor. Eğer 1) Bu parayı toplu taşımaya ayırsa, 2) Planlama yapsa, bütün bunları topladığınızda Ankara’da yeni giren araç sayısı azalacağı gibi akaryakıt tüketimi de azalacak ve bunun tasarruf miktarı 130 milyar TL olacak.
Belediye isterse Ankara’da toplu taşımayı ücretsiz yapabilir, Ankara’da otomobillerin değil çocukların, kadınların, hamilelerin yaşlıların gezdiği bir kent yapabilir ama belediye bunun yerine fosil yakıt tüccarlarının kazandığı bir kent yaratmaya çalışıyor. Ankara Büyükşehir Belediyesi bunu kökten çözebilir. Bugün 70’lerde tartıştığımız ücretsiz toplu taşımayı Lüksemburg uyguluyor, 1 Ocak’tan itibaren Belgrad uygulamaya başladı. Ankara bunu yapacak imkana sahip.
Belediye Özel Halk Otobüslerine kaynak aktarıyor ve bu halk otobüsleri yatırım aleti olan kurumlar değildi. Körüklü, konforsuz otobüslerle bizleri taşıyorlar. Dolayısıyla onların maliyet problemi belediyedeki maliyet problemi kadar değil. Belediye’nin maliyet kalemi çalıştırılmayan metro, çalıştırılmayan otobüslerden kaynaklı. Onlar çalıştırılırsa burada da maliyet problemi kalmayacak. Fakat halk otobüsleri deli gibi çalışıyor. Boş belediye otobüslerinin önünden dolu ÖHO’lar geçiyor. Burada temel sorun, halk otobüsçülerine kâr çok tatlı geliyor, yapmadıkları yatırımların parasını almaya çalışıyorlar. O yüzden de bu destekler onlara az geliyor ve daha fazlasını istiyorlar, pazarlık yapmaya çalışıyorlar. Ve bu pazarlığı halkın ulaşım hakkı üzerinden yapıyorlar.
Tam kapasitede çalıştırılmayan toplu taşıma hizmetlerinin bu zamlara etkisi var mı?
Aslında bu konuşulan ulaşım zamlarının kaynağına bakarsak, çalıştırılmayan toplu taşıma hizmetleri olduğunu görüyoruz. Bunun iki tane örneği var, birisi Keçiören metrosu. Keçiören metrosu şu an yüzde 3.5-4 kapasite ile çalışıyor. Şöyle düşünün, yüzde 3.5 kapasite ile çalıştığı için tüm yatırım ve maliyet kalemi bizim faturalarımıza, biletlerimize biniyor. Eğer 3.5 değil yüzde 35 olsa, bizim 21 lira olan otobüs fiyatımız 18 TL hatta belki 15 TL’ye kadar düşecek.
İkinci örneğimiz ise Avrupa Yatırım Kalkınma Bankası’ndan Büyükşehir Belediyesi faizli kredi ile otobüs almak için anlaşma yaptı. Ve bunun karşılılığında raporda “alınan otobüsler sayesinden Ankara’da yıllık otobüsle yolcu taşıma sayısı 60 milyon arttacak” dedi. 2018 yılı ile 2023 yılını karşılaştırdığımızda ise artış 38 milyonla sınırlı kalmış. Biz bunun parasını normalde 60 milyon artışla ödememiz gerekiyorken 38 milyon artıştan dolayı bunun faturasını ödüyoruz. Dolayısıyla bu da olsaydı bilet parası 18 TL, 15 TL değil 13 TL’ye bile düşebilirdi. Dolayısıyla şu an Ankara’daki ulaşımın maliyeti çalıştırılmayan toplu taşımadır, planlama yapmayan belediyedir, halk otobüsçülerinin sermaye transfer eden belediye politikalarıdır.
Ankara’da bu kadar kapasite olmasına rağmen öğrencilere otobüs bileti parası alıyor olması Ankara’nın ayıbıdır. Sosyal demokrat bir belediyecilik olsa sadece öğrenciye, hamile kadınlara, yaşlılara değil bütün herkesin toplu taşıması ücretsiz olması gerekiyor zaten.
Söyleşi: Nisan Çıra