Amerika’ya gelecek faşizmin de fikir babasının Heritage Foundation olduğu artık bariz bir şekilde ortaya çıkıyor. Bugün Trump’ın gözü kapalı şekilde elde kılıç daldığı konuların hepsi Heritage Foundation’ın masaya koyup çözüm istediği konular
Daha Trump seçilmeden önce neler yapacağı, yapması gerektiği, sistemin ihtiyaçları ve nasıl yapılması gerektiğini açık seçik ilan eden bir bildiri yayımlandı. Adı da “2025 Projesi”. Bu projeyi yayımlayanlar Amerikan emperyalizminin en üst tabakası, kaymak takımı. Zaten projenin amacı da alt başlığı olan “Başkanlık Geçiş Projesi”. Yine bu dokümanda ilginç olan başlık, “Liderlik Emri”. Bu yayımlanır yayımlanmaz belli olmuştu ki, Amerika artık o gösteriş burjuva demokrasisinden silkinerek kendisine yepyeni, ama uzun zamandır provaları yapılmakta olan bir elbise giyecekti. Artık burjuva demokrasisi dar gelmeye başlamıştı kapitalist sınıfa.
2023 Nisan’ında yayımlanan 2025 Projesi kaymak sermaye tabakasının Amerika için çizdiği model açık seçik ortaya koyuyordu. Bu bildirge Heritage Foundation (Gelenek Vakfı) adlı tutucu düşünce kuruluşu tarafından örgütlenerek hazırlanmış, bir manifesto olarak başkanlık yarışına katılanlara seçilmek için gerekecek yolun güzergahı verilmişti. O yüzden de başlığa “Liderlik Emri” konuluyordu.
Bir “think tank”, yani düşünce üreten örgüt olarak tutucu sermayenin sözcülüğünü önde götüren Heritage Foundation[1], 1973 yılında Washington’da kurulmuş, sermaye için ve sermayenin devletin küçültülmesi, göçmenlik, gümrükler, küreselleşme, serbest piyasa, kişisel özgürlükler gibi konularda fikirlerini beyan ettikleri çok etkili bir entelektüel, ideolojik örgüt.
Kendi tanıtımlarında kendilerini şöyle gösteriyorlar:
Heritage’in misyonu, serbest girişim, sınırlı hükümet, bireysel özgürlük, geleneksel Amerikan değerleri ve güçlü bir ulusal savunma ilkelerine dayalı kamu politikaları oluşturmak ve teşvik etmektir.[2]
Yazı dizisinin başlarında bahsedilen, PATCO sendikasına saldırılarla gündeme gelen muhafazakâr Başkan Reagan’ın da fikir babası Heritage Foundation denebilir. Hatta Amerika’ya gelecek faşizmin de fikir babasının Heritage Foundation olduğu artık bariz bir şekilde ortaya çıkıyor. Bugün Trump’ın gözü kapalı şekilde elde kılıç daldığı konuların hepsi Heritage Foundation’ın masaya koyup çözüm istediği konular. Amerikan Devlet Bakanlığı’nın bu örgüt tanımlaması şöyle:
Heritage Foundation, Washington, D.C. merkezli, kâr amacı gütmeyen bir kamu politikası araştırma enstitüsüdür. 1973’te kurulan Heritage’ın misyonu, serbest girişim, sınırlı hükümet, bireysel özgürlük, geleneksel Amerikan değerleri ve güçlü bir ulusal savunma ilkelerine dayalı muhafazakâr kamu politikaları formüle etmek ve teşvik etmektir. 200 binden fazla bireysel, vakıf ve kurumsal destekçisiyle Heritage, ülkedeki en geniş çapta desteklenen kamu politikası araştırma enstitüsüdür. Yaklaşık 200 kişilik bir personeli ve yıllık 38 milyon dolarlık bir bütçesi vardır.[3]
Bu kadar fonu olan ve destekçisi olan bu örgüt sadece fikir yaratmıyor aynı zamanda Heritage Action (Gelenek Hareketi) adlı uygulamaya yönelik 2010 yılında kurulmuş kardeş örgütüyle beraber çalışıyor. Bugünkü durumda Heritage Action, yani tutucu fikirleri hayata geçirme örgütü, Amerika’daki en etkili lobicilik örgütü olarak öne çıkıyor. Yaptıkları ve örgütledikleri işlerin başında halka sağlık servisi getirmesi planlanan kanunların engellenmesi geliyor. Hükümeti küçülterek iş insanlarının başına regülasyonlar, hukuk-kanun ve haklar gibi belalar salmasını önlemek için, bir hükümet krizinde tüm ödemeleri, maaşları, harcamaları bile durduran “hükümet kapanması” olayını da örgütleyen bir kuruluş. 2020’de polislere destek olmak ve polisi yüceltmek için bir kampanya düzenledi ve yolların kenarına büyük pankartlarla polisin arkasında oldukları ve polisin halk tarafından her şekilde desteklenmesi reklamları koydular.
Tutucu düşünce örgütünün New York Times Meydanı’nda “Polis yoksa huzur da yoktur” reklamı. Siyahileri öldüren polislere karşı yükselen ‘Siyah Hayatlar da Önemlidir’ kampanyasına bir yanıt. Reklamda siyahi hareketi bölmek için siyahi bir polis kullanılması dikkat çekiyor.
“2025 Projesi” Amerika’da bir tarih döneminin başlaması, bir “geçiş” dönemine girilmesi, açıkça faşizmin artık iyice yerleştirilmesi olduğundan tarihi bir öneme sahip.
Geleneksel faşist yalancılık geleneğine uyarak Trump bu projeyle yakından uzaktan bir ilişkisi olmadığı yalanını göz kırpmadan söylese de, 2022’de başlayan bu çalışmaya Trump’ın eskiden emrinde çalışan 140 görevli katkıda bulunmuş. Hatta yalancılık o seviyede ki, projeyle alakası bile olmadığını, aşina olmadığını söyleyen Trump, hemen ertesi günü dokümanın temel yazarını, mimarını göreve çağırıyordu. Kendisine “Kapitalist Alet” diyen Forbes dergisi de olumlayarak haberi şöyle veriyordu:
Senato, Perşembe günü, Demokratların muhalefetine rağmen, Vought’un tartışmalı sağcı politika gündemi Projesi 2025’in ortak yazarı ve bildirilen “mimarı” olarak görev yapmasının ardından, Başkan Donald Trump’ın Beyaz Saray’ında artık önemli rollere yükseltilen belgeye katkıda bulunan birkaç kişiden biri olan Russell Vought’u Yönetim ve Bütçe Ofisi Direktörü olarak onayladı.[4]
Daha da ileri giderek aynı yerde şunlar ifade ediliyor:
Russell Vought: Trump, Vought’u, ABD Başkanlığı Yürütme Ofisi ile ilgili Proje 2025 bölümünün yazarı ve Trump’ın ilk 180 günü için projenin oyun kitabına öncülük eden kişi olmasının ardından, Yönetim ve Bütçe Ofisi’nin başına aday gösterdi. İklim Raporlama Merkezi tarafından yayımlanan gizli kamera görüntülerinde, Vought’un Trump’ın projeyi “onayladığını” ve “yaptıklarımızı çok desteklediğini” iddia ettiği görülüyor.
Ve bu projede en üst seviyede rol almış sekiz kişinin derhal Trump tarafından görevlendirildiğini yazıyor.
Heritage Foundation Başkanı Kevin Roberts (daha önce 2016’da Trump’ın geçiş ekibinde çalışmıştı) kuruluşunun rolünü “Trumpizmi kurumsallaştırmak” olarak tanımladı.
Roberts ayrıca, seçimi kaybettikten sonra Donald Trump’ın görevde kalması için 2020 seçimlerinin iptal edilmesinin başlıca savunucularından biriydi. Heritage Foundation yöneticisi Mike Howell, oylama başlamadan önce 2024 seçimlerini gayri meşru olarak nitelendirdi ve Trump’ın zaferi dışında herhangi bir sonucun hile sonucu olacağını hiçbir kanıt olmadan iddia etti.[5]
Neredeyse 1000 sayfaya yaklaşık faşizmin bu yol haritası hükümetin her bir bakanlık, işletme, bölüm, daire ve yapılanması için özel birer bölüm ayırarak ne türlü değişiklik olması gerektiğini yazıyor. Bu sayfalardan çıkan öğütler açısından özetlenirse, gelecek değişikliklerin bazıları ve en göze çarpanları, Amerika’nın ilerici toplumsal haklar hukuk bürosu olarak çalışan ACLU (American Civil Liberties Union) tarafından kısaca şöyle sıralanıyor[6]:
Kürtaj erişimini azaltmak
FDA’nın (Devletin ilaç denetleme kurumu) ilaçlı kürtajda kullanılan bir ilaç olan mifepristonun onayını geri çekerek ve 19. yüzyıldan kalma bir yasa olan Comstock Yasası’nı yeniden canlandırarak ülke çapında kürtaj erişimini ciddi şekilde sınırlamak, bu yasayla ABD Posta Servisi aracılığıyla herhangi bir kürtaj ilacı, ekipmanı veya malzemesinin gönderilmesi yasaklanıyor.
Toplu sürgünler
Toplu sürgünler ve baskınlar yoluyla göçmen topluluklarını hedef almak, doğuştan vatandaşlığa son vermek, aileleri ayırmak ve ülkenin sığınma sistemini parçalamak.
Hukuki olmayan gözetimin kötüye kullanılması
Yürütme organının muazzam ve benzeri görülmemiş yetkilerini, verilerimizin hukuksuz gözetimi ile Amerikalıların hayatlarını gözetlemek için kullanmak.
Protestocular üzerinde gerekli olmayan güç kullanımı
Gazetecileri ve protestocuları hedef almak için federal kolluk kuvvetlerini kullanarak Anayasa’yı ihlal etmek.
Oy kullanma erişimini ciddi şekilde sınırlamak
Yürütme yetkisini kötüye kullanarak oy kullanma sürecini suç haline getirmek ve adil temsiliyete zarar vererek seçimlerimize müdahale etmek.
Okullarda/sınıflarda eleştirel tartışmaları sansürlemek
Anayasayı ihlal ederek ırk, cinsiyet ve sistemsel baskı hakkındaki akademik tartışmaları sansürlemek ve müfredatı bu konulara değinen okullara federal parayı kesmekle tehdit etmek.
Trans haklarını geri almak
Federal yasayı, eyaletleri ve özel yerleri translara karşı ayrımcılık yapmaya zorlayacak şekilde silahlandırmak/güçlendirmek, trans öğrencilerin haklarını koruyan okulları dava etmekle tehdit etmek veya hastanelere trans ergenlere cinsiyet onaylayıcı tıbbi bakım sağlamaları durumunda devlet fonlarını kaybedeceklerini söylemek.
2025 Projesi, 100 gün içinde devletin yeniden yapılanmasını salık veriyor. Yani zaman kaybetmeden, derhal harekete geçilmesi gerekiyor. Bu da Trump’ın neden daha teri kurumadan, Beyaz Saray’a tam yerleşmeden bile projeyi acımasızca uygulamaya koyduğunu anlatıyor.
Bu faşist projenin derhal uygulamaya konulduğunun belirtileri daha ilk günden fırtına gibi bu uygulamalara geçildiği ve “sisteme şok” şeklinde zaman kaybetmeden “Kanun Hükmünde Kararnameler”le hayata geçirildiğinden belli. Uygulamaların hemen hepsi şu andaki kanunlara aykırı. Ama faşistlerin de hukuk ya da kanunla pek ilişkileri zaten pek iyi değil. ACLU gibi örgütler daha şimdiden 400 üzerinde dava açarak bu uygulamaların durdurulması için harekete geçti. Bazı uygulamalar ise Anayasa Mahkemesi’ne gidiyor.
Tüm kanuni hakları ihlal edilerek sınırda bekletilen göçmen ve sığınmacılar. Faşizmin ilk saldırısı “ötekileştirilen” yabancı, göçmen ve güçsüzlerdir. Elon Musk’ın da ırkçı Güney Afrika’nın beyaz sömürücülerinden göçmen geldiği hatırlanmalıdır.
Trump’ın kişiliği tabii ki önemli. Bencil, küstah, ırkçı, kadın düşmanı, kibirli, narsisit, hasta karakterli biri olduğu biliniyor. Ancak Heritage Foundation gibi sisteme sesi geçen, kapitalist kesimlerin örgütünün 400 kişilik yazım kadrosuyla 1000 sayfalık yol haritalarını çizebilecek kapasitede birisi değil. Cahil, alakasız, laubali, hötzötçü ve pek dünyadan haberi olmayan birisi olduğu da kesin. Bu yüzden böyle bir ülkenin tarihini değiştirecek manifestolar yazabilmesini bıraktık, içinde olanları anlama kapasitesi bile çok şüpheli ya da olanağı dahi yok. Bu da demektir ki, bulunup oraya getirilen bu hastanın topluma yaptığı saldırılar kişisel olmaktan çok, sistemi baştan dizayn eden, tasarımlayan kaymak tabakanın entelektüelleri tarafından kullanılacak bir budala olarak kendisi göreve çağrılmıştır.
Amerikan Gelişimi İçin Merkez (Center for American Progress) adlı kuruluş, 2025 Projesi için panik düğmesine basıyor ve bunun uygulanmasıyla Amerika’nın Türkiye gibi rejimlere benzeyebileceğine halkı uyarıyor:
Basitçe söylemek gerekirse, Proje 2025 uygulanırsa, Amerika Birleşik Devletleri tanınmaz hale gelir. Bunun yerine, son yıllarda demokrasilerini ciddi şekilde zayıflatan ve halkın değil, kendi çıkarlarına hizmet eden otoriter liderlere aşırı güç veren Macaristan ve Türkiye gibi dünyadaki otokrasilere benzeyecektir. Bu gerileme bir kez gerçekleştiğinde, bunu düzeltmek inanılmaz derecede zordur. Yanılmayın: Bu, Amerika Birleşik Devletleri’nde sağlam bir denge ve denetim sistemi olmadan kolayca gerçekleşebilir. Tehdit edici bir şekilde, Proje 2025’i oluşturan Heritage Vakfı ve başkanı, Temmuz 2024’te “ikinci Amerikan Devrimi” sürecinde olduklarını ilan ettiler ve eğer Amerikalılar direnirse otoriter planlarını yürürlüğe koymak için siyasi şiddetin gerekli olabileceğini öne sürdüler.[7] (ABÇ)
Sistemin Avrupa faşist rejimlerinden alınma modellere yakınlığına dikkat çekilerek Amerikan burjuva demokrasisinin temelden değişikliğe uğrayacağı şu şekilde ifade ediliyor:
Proje 2025, beyaz, Hristiyan milliyetçi, şirket yanlısı ve işçi karşıtı bir felsefeye dayanan aşırı sağ bir yönetimin demokrasiyi aşağılaması ve uzun zamandır başarmak istediği ancak henüz uygulayamadığı radikal politika hedeflerini teşvik etmesi için makul bir yol sunuyor. Bu küçülen siyasi azınlığın otoriter yol haritası, denge ve denetleme sistemini yıkmayı ve yürütme organını hormonlarla güçlendirilmiş ve her türlü kısıtlamadan kurtulmuş bir şekilde yeniden tasarlamayı, başkana ve görevlendirdikleri yargıçlara ülkeyi ele geçirme ve Amerikalıların hayatlarını kontrol etme konusunda sınırsız güç vermeyi amaçlıyor. Bu süreçte plan, kişisel özerkliği ve özgürlüğü yeniden tanımlıyor. 1930’lardan kalma en kötü Avrupa milliyetçiliğini anımsatan Proje 2025, tüm Amerikalılara zarar verecek, ancak kamu çıkarını terk ederek en tehlikeli saldırıların, halk için çalışan bir hükümet yaratmak için özel bir çıkarı olan gençlere, yoksullara ve diğer marjinal topluluklara yöneltilmesine izin verecek.[8] (ABÇ)
Devam edecek.
[2] https://www.heritage.org/about-heritage/mission
[3] https://2001-2009.state.gov/p/io/unesco/members/49774.htm#:~:text=The%20Heritage%20Foundation%20is%20a,American%20values%20and%20a%20strong
[4] https://www.forbes.com/sites/alisondurkee/2025/02/06/project-2025-author-russell-vought-confirmed-by-senate-here-are-all-the-trump-officials-with-ties-to-policy-agenda/
[5] https://www.aclu.org/project-2025-explained
[6] https://www.aclu.org/project-2025-explained
[7] https://www.americanprogress.org/article/project-2025-would-destroy-the-u-s-system-of-checks-and-balances-and-create-an-imperial-presidency/
[8] https://www.americanprogress.org/article/project-2025-would-destroy-the-u-s-system-of-checks-and-balances-and-create-an-imperial-presidency/
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.