Halkevleri’nin 6 Şubat depremlerinin ikinci yıldönümü yaklaşırken Hatay’da düzenlediği “Hatay’ı Gör” başlıklı buluşmada, İkinci Yıl Hatay Deprem Raporu’na katkı sunan isimler “kentin yeniden inşası ve mimarlık”, “enerji”, “eğitim”, “sağlık”, “hukuk”, “çevre” ve “medya” alanlarında sunumlar yaptı
Hatay Halkevi, 6 Şubat depremlerinin ikinci yıldönümüne giderken 2 Şubat pazar günü Grand Boğaziçi Otel’de kentteki yaşam mücadelelerinin öznelerini bir araya getirdi. “Hatay’ı Gör” başlıklı etkinlikte, Halkevleri’nin İkinci Yıl Hatay Deprem Raporu’na katkı sunan isimler “kentin yeniden inşası ve mimarlık”, “enerji”, “eğitim”, “sağlık”, “hukuk”, “çevre” ve “medya” alanlarında sunumlar yaptı.
Mimar Fuat Büyükaşık, Elektrik Mühendisleri Odası Hatay temsilcisi Cem Hüzmeli, Eğitim Sen Hatay şube başkanı Özgür Tıraş, Türk Tabipleri Birliği Merkez Konsey üyesi Dr. Ali Kanatlı, Antakya Çevre Koruma Derneği Başkanı Nilgün Karasu, Avukat Ecevit Alkan ve gazeteci Vecih Cuzdan’ın sunumlarıyla katkı sunduğu buluşmayı TÖP ve EMEP temsilcileri ile CHP Hatay milletvekili Servet Mullaoğlu ve Defne Belediye Başkanı Halil İbrahim Özgün de izledi.
Halkevleri Genel Başkanı Nebiye Merttürk deprem bölgesindeki yaşam mücadelesinin yoksulluğa karşı mücadele ve kamusal haklar mücadelesinde Halkevleri’nin merkezi mücadele programı için güçlü bir referans oluşturduğuna dikkat çekerken, kamulaştırma mücadelesinin yükseltilmesi gerektiğini vurguladı. Merttürk ayrıca Halkevleri’nin afet süreçlerinde açığa çıkan deneyimleri kalıcı, kurumsal ve profesyonel bir düzleme taşımak üzere bir ‘afet örgütü’ kurmak üzere çalışmaları başlattığını da duyurdu.
Hatay Halkevi Başkanı Eylem Mansuroğlu da depremin hemen ardından başlayan dayanışma seferberliği içinde kurulan Yaşam Meclisleri ve Yaşam Merkezleri deneyimlerinin iki yılını özetleyen bir konuşma yaptı. Mansuroğlu, barınmanın yanı sıra, sağlık, eğitim, enerji ve ulaşım hizmetlerinin de hâlâ asgari düzeyde sağlanmadığı kentte, halkın yaşam hakkını hiçe sayan politikalar nedeniyle ölümlerin sessizce geçiştirilmeye çalışıldığını, hayatta kalanlara “sosyal ölüm” dayatıldığını ve yaşam mücadelesinin her şeye rağmen sürdüğünü aktardı.
Mimar Fuat Büyükaşık, “Kent ve Barınma” başlıklı sunumunda uzun yıllardır imar sorunu yaşayan kentin deprem sonrasında da plansız bir şekilde inşa edildiğini vurguladı. Büyükaşık, 2012 yılında Hatay’daki belde belediyelerinin kaldırılıp büyükşehir belediyesi statüsüne geçildiğinde sorunun çözülmesi için fırsatlar doğduğunu ancak yerel yönetimin bu konuyu ciddiyetle ele almadığını ifade etti.
Şu an kentte yaşanan barınma krizini bir kaos olarak nitelendiren Büyükaşık, bu kaosun nedeninin de depremin ilk günlerinde “konutları bir yılda teslim etme” şeklinde imkansız bir vaadin öne çıkarılması olduğuna dikkat çekti. Kent merkezindeki küçük bir alan dışında bütün TOKİ konutlarının kentin sosyal ve kültürel dokusunu dikkate almayan tek tip konutlar olduğunu belirten Büyükaşık, yerinde dönüşüm için de yeterli kaynak aktarılmadığını belirtti. Büyükaşık, kentin bir planlama dahilinde yeni baştan tasarlanması gerektiğini ve kamunun bu süreçte asli rol üstlenmesi gerektiğini vurguladı.
“Sağlık” başlığı altında bir sunum yapan TTB Merkez Konsey üyesi Dr. Ali Kanatlı da sağlıktaki neoliberal dönüşümün yarattığı yıkımın sonuçları depremde yakıcı biçimde görüldüğünü ifade etti. Sağlığın kamusal bir hizmet olmaktan çıkarılması ve piyasalaştırılmasının artan oranda bebek ölümlerine, nitelikli tedaviye erişimde engellere yol açtığını vurguladı. Kanatlı sağlık emekçilerinin yetersiz koşullar nedeniyle kenti terk ettiğini ve kalanların da ağır iş yükü aldında tükeniş yaşadığını belirtti.
Hatay’daki enerji sorunları üzerine sunum yapan Elektrik Mühendisleri Odası Hatay İl Temsilcisi Cem Hüzmeli, konteyner kentlerin kurulduğu dönemde yetkililere konteynerlerin elektrik tesisatlarını gönüllü olarak denetlemeyi teklif ettiklerini ancak Valiliğin bu teklifi reddettiğini söyledi. Hüzmeli, konteynırlarda çıkan yüzlerce yangının denetlemesi yapılmamış yetersiz tesisatlardan kaynaklandığını vurguladı. Hüzmeli, ayrıca kentteki yatırım ihtiyacına rağmen elektrik dağıtım işlerini yürüten Toroslar EDAŞ şirketinin yatırımları durdurmasının ve personel azaltmaya gitmesinin tehlikeli bir tezat oluşturduğuna dikkat çekti.
Eğitim-Sen Hatay Şube Başkanı Özgür Tıraş da eğitim başlığı altında yaptığı sunumunda, depremde 210 tane okulun yıkıldığını ancak 99 tane okulun yapıldığı ve yapılan birçok okulun prefabrik binalar olduğunu söyledi. Hatay’daki öğrencilerin dezavantajlı öğrenci olduklarını ve desteklenmeleri gerekirken gerekli desteklerin yapılmadığını ve haksız yere başarısızlık duygusu yaşadıklarını belirten Tıraş bu nedenle eğitim terkinin arttığını vurguladı.
Avukat Ecevit Alkan, Hatay’da ceza mahkemelerinin etkin bir şekilde işletilmediğini bu sebeple yurttaşların haklarını idari mahkemede aradığını söyledi. Deprem suçlarının soruşturulmadığını, üç bin 500 adet binada insanların öldüğü ancak iki yılda toplam üç bin adet ceza mahkemesi dosyası açılığını ve açılan davaların bir bölümünün deprem dosyasını olduğunu ifade etti. Hem dava dosyası masraflarından hem de devlete karşı hukuk mücadelesi yürütülemeyeceği algısı dolasıyla insanların hukuki anlamda haklarını arayamadıklarını vurguladı.
Antakya Çevre Koruma Derneği Başkanı Nilgün Karasu yaptığı “Çevre ve Ekoloji” sunumunda Hatay’da hayvancılığın, zeytinciliğin ve tarımın bitme aşamasına geldiğini söyleyen Karasu, kentin inşaat şirketlerine teslim edildiğini ifade etti. “ÇED gerekli değildir” kararları ile açılan taş ocakları-beton santrallerinin kent ekosisteminde büyük bir yıkım yaratırken, Samandağ biberi gibi tescilli ürünlerin veriminde büyük bir kayıp yaşandığını vurguladı.
bianet Sorumlu Yazıişleri Müdürü gazeteci Vecih Cuzdan da 6 Şubat’tan bu yana bağımsız medyanın hem kamuoyunu bilgilendirmek hem de yetkilileri hesap vermeye zorlamak açısından kritik bir rol oynadığını belirterek, “Ancak süreç, sadece gazetecilik mesleğinin zorluklarını değil, aynı zamanda Türkiye’deki ifade ve basın özgürlüğü üzerindeki baskıları da görünür kıldı” dedi. Cuzdan, deprem bölgelerindeki gazetecilerin, fiziksel altyapı sorunları, ekonomik zorluklar ve resmi engellerle mücadele etmeyi sürdürdüklerini ifade etti.
Halkevleri’nin İkinci Yıl Hatay Deprem Raporu ve 2 Şubat Buluşması’nın sonuç bildirgesi yıldönümü öncesinde kamuoyu ile paylaşılacak.
Etkinlik, Savaş Gültekin ve İbrahim Renda’nın eşlik ettiği Rihen Müzik Topluluğu’nun dinletisi ile son buldu.
Sendika.Org/Hatay