Ankara’da Sakarya Meydanı’nda toplanan yaşam savunucuları, Necla Teyze için eylem yaptı. Türkiye’de hayvanlara yönelik şiddetin ve istismarın gün geçtikçe arttığını belirten yaşam savunucuları, bunun yalnızca hayvanları değil toplumsal barışı da etkilediğini vurguladı. Necla Teyze’nin hayvanları korumak isterken hedef gösterilip ardından hayatını kaybettiği süreci aktaran yaşam savunucuları, halk arasında katliam yasası olarak bilinen yasanın nefret suçlarının arttığı süreçteki etkisine de değindi
Ankara’da Sakarya Meydanı’nda toplanan yaşam savunucuları, Necla Teyze ve hayvanları için bir eylem yaptı. Necla Teyze’nin hedef gösterilmesinin ardından yaşamını kaybettiği süreci aktaran yaşam savunucuları, Türkiye’de hayvanlara yönelik şiddetin gün geçtikçe arttığını ve bunun toplumsal barışı da etkilediğini belirtti.
Yaşanan süreçlerde halk arasında katliam yasası olarak bilinen yasanın etkisine değinen yaşam savunucuları, mücadele çağrısında bulundu.
Basın açıklamasının tamamı ise şu şekilde:
Türkiye’de hayvanlara yönelik şiddet, istismar ve nefret söylemleri gün geçtikçe artmakta; bu durum yalnızca hayvanları değil, toplumsal barışı da tehdit eden büyük bir soruna dönüşmektedir.
Ana akım medya ve sosyal medyada bilinçli şekilde körüklenen hayvan karşıtı söylemler, toplu hayvan katliamlarının önünü açarken, hayvan hakkı savunucularının linç edilmesine ve hedef gösterilmesine yol açmaktadır.
Medya etik ol, tetikçi olma
Bu tehlikeli ortamın en çarpıcı örneklerinden biri Altındağ’da yaşanmıştır. Belediyenin gerçekleştirdiği hayvan toplamalarına direndiği için hedef gösterilen Necla Teyze, aynı gün evinde çıkan yangında yaşamını yitirmiştir. Mahalle sakinlerinin aktardığı bilgiler ve olayın zamanlaması, bu trajik ölümün basit bir kaza olmayabileceği şüphelerini doğurmuştur. Necla Teyze’nin vefatı, sosyal medyada körüklenen nefretin nasıl canice eylemlere yol açabileceğini gözler önüne sermiş ve kamuoyunda büyük bir endişe yaratmıştır.
Hayvanlara yönelik nefretin yalnızca hayvanlarla sınırlı kalmadığı, insanlığı da tehdit eden bir toplumsal sorun haline geldiği açıktır. Şiddet ve istismar, bireysel vakalar değil, toplumsal bir hastalıktır. Bu gerçek görmezden gelindikçe yalnızca hayvanlar değil, insanlar da bu nefretin kurbanı olmaya devam edecektir.
Nefrete inat, yaşasın hayat
Son dönemde hayvan haklarını savunan bireyler ve kurumlar sistematik olarak hedef gösterilmekte, nefret söylemine maruz bırakılmakta ve hukuksuz saldırılarla karşı karşıya kalmaktadır. Sokaklarda, sosyal medyada ve hatta resmi kurumlar eliyle yaratılan bu düşmanlık kampanyası, yalnızca hayvan hakları savunucularını değil, tüm toplumu tehdit etmektedir.
Güvenli Sokaklar Derneği adı altında faaliyet gösteren bazı oluşumlar, hayvan düşmanlığını körüklemekte ve hayvanseverleri tehdit etmektedir. Hayvan haklarını savunan kişi ve kuruluşları hedef alan bu tür yapılar, toplumda korku ve baskı ortamı yaratmakta, şiddeti teşvik etmektedir. Yetkililer bu tür tehdit oluşturan yapılarla ilgili derhal harekete geçmeli ve gerekli yasal işlemleri başlatmalıdır.
Yaşam düşmanı GÜSODER kapatılsın
Hayvan haklarını savunmak suç değildir; aksine en temel ahlaki ve hukuki sorumluluklardan biridir. Sokak hayvanlarını “tehdit” olarak gösterenler, toplumda korku yaratıp hayvanlara yönelik katliamları meşrulaştırmaya çalışanlar, halkı hayvan hakları savunucularına karşı kışkırtarak suç işlemektedir.
Yetkilileri ve tüm toplumu sorumluluk almaya çağırıyoruz. Hayvan düşmanlığını körükleyen, yaşam hakkı savunucularını hedef haline getiren söylemler ve uygulamalar derhal son bulmalı, şiddet ve nefret söylemi yayanlar hakkında yasal işlemler başlatılmalıdır.
Hayvanların onuru iktidarı yenecek
Altındağ, Gebze, Ümraniye, Erzincan, İğneada ve Osmaniye’de yaşanan toplu hayvan katliamları, bu vahşetin sistematik bir soruna ,toplumsal ahlakı ve adalet duygusunu tehdit eden büyük bir insanlık krizine, dönüştüğünü açıkça göstermektedir.
Yaşam hakkı, tüm canlılar için en temel haktır ve bu hakkın ihlali asla görmezden gelinemez. Hayvanlara yönelik şiddetle mücadelede yasal düzenlemelerin yetersizliği ve caydırıcı cezaların uygulanmaması, bu suçların artarak devam etmesine neden olmaktadır.
“Gün gelecek, devran dönecek, katiller halk hesap verecek!”
Bizler, yaşam hakkı savuncuları olarak, bu vahşetin son bulması için yetkilileri acil ve etkin adımlar atmaya çağırıyoruz. Katliamların sorumlularının tespit edilerek yargılanmasını, hayvan haklarını koruyacak yasal düzenlemelerin bir an önce hayata geçirilmesini ve toplumda şiddeti teşvik eden, yüzlerce hayvanın canice katledilmesine neden olan katliam yasasının bir an önce iptal edilmesini talep ediyoruz.
Sendika.Org