Hatay’da 13 Şubat 2023’te üşüdüğü için doğup büyüdüğü evden battaniye alıp çıkan, ancak evin kendisine ait olduğuna inandıramadığı için kolluk kuvvetleri tarafından işkenceye uğrayan depremzede Tahsin Nihadioğlu, 15 Şubat’ta Otokoç’a ait bir aracın kendisine çarpmasıyla yaşamını yitirdi. O günden bu yana Tahsin’in işkence görmesine ve ölümüne dair açılan bir dava yok. “Tahsin için adalet” diyen abi Zeynel Nihadioğlu, durumu şu sözlerle özetliyor: “Bir tarafta Koç Holding, bir tarafta devlet bir tarafta da bir işçi var”
Türkiye’nin her karışından “adalet” nidaları yükseliyor. Bir yandan ülke gündemini sarsan kadın ve çocuk katliamları, bir yandan belediyelere kayyım atamaları ve buna karşı yükselen direniş, öte yandan 6 Şubat tarihli depremin üzerinden 1 yıl 8 ay geçmesine rağmen adalete erişemeyen depremzedeler ve aileleri.
6 Şubat depremlerine Hatay’da Elektrik Mahallesinde bulunan doğup büyüdüğü evde yakalanan Tahsin Nihadioğlu, Abisi Zeynel’in aktardığına göre depremin hemen ardından babasıyla beraber Antalya’ya kardeşinin yanına gidiyor. Hatay Büyükşehir Belediyesine ait bir taşeron şirkette yıllardır temizlik personeli olarak çalışan Nihadioğlu, afet yönetmeliklerine ve OHAL kanunlarına aykırı olarak bir depremzede olmasına rağmen işe çağırılıyor. Abi Nihadioğlu bu süreçte Tahsin’in yer yer tehdit edildiğini, yer yer taciz edildiğini aktarıyor. Belediyenin beslenme ve barınma koşullarının taraflarınca sağlanacağının söylediğine dikkat çeken Nihadioğlu, “Burada bir depremzedenin nasıl adım adım ölüme sürüklendiğinin hikayesini dinleyeceksiniz” diyerek yaşananları şu sözlerle aktarıyor:
Başka çare kalmayınca kendisi Antalya’dan Hatay’a döndü. O zaman da enkaz altında insanlar varken sokakları süpürmenin bir mantığının olmadığını söylemiştik ama işte birtakım siyasi partiler, belediyeler reklam peşine düşütü. Hatay Büyükşehir Belediyesi de bunlardan biriydi. Tahsin geri döndü ama barınma ve beslenme imkanı pek sağlanmamıştı. Bir çadırın içine işçileri yığmışlardı. Kardeşim üşüdüğü için 13 Şubat’ta doğup büyüdüğü eve gidip oradan bir battaniye alıyor. Çıkışta asker üniformalı kişiler tarafından durduruluyor. Üst araması yapılıyor.
Kardeşimin üstünde belediye üniforması var. Kendisi de ‘Burası benim evim. Alın kimliğime bakın. Battaniye aldım, buradan da Sevgi Parkı’na gideceğim. Orda yakınlarım var’ diyor. Ama onları ikna edemiyor. Tahsin’e ters kelepçe yapıyorlar, dövüyorlar, hakaret ediyorlar. Daha sonra geçici görevlendirme ile bölgeye gelen 34 plakalı bir resmi polis otosuna teslim ediyorlar. Aynı işkence orda da devam ediyor. Kardeşim, ‘Halil Yakut’un yanına gidiyorum’ diyor. Polis buna istinaden kaldığı Sevgi Parkı’na götürüyor Tahsin’i. Orda Halil’i buluyorlar. Halil’i de yere yatırmaya dövmeye, gözaltına almaya çalışıyorlar. Depremzedeler müdahale ediyor. Müdahale edenler arasında dönemin Hatay Milletvekili Barış Atay da bulunuyordu. Yapılan görüşmeler sonucunda hem kardeşim hem Halil serbest bırakılıyor.
Kardeşim serbest bırakılmasının ardından cep telefonuyla işkence yapan resmi polis otosunun fotoğrafını çekiyor. Bir gün sonra da sosyal medyadan ‘Asker ve polis beni linç etti’ şeklinde bir paylaşım yapıyor. Yine 14 Şubat’ta bir televizyonda canlı yayına bağlanıp yaşadıkları işkenceyi anlatıyorlar. Olayın duyulmasının ardından onu zorla çağıran belediye ‘Biz seni izne çıkaralım, sen dinlen. Burada yapılacak çok iş yok’ diyor. Ben de bunun üzerine Tahsin’i yanıma çağırdım.
Tahsin, 15 Şubat’ta Antakya otogarına gidiyor. Otogarda sistem yok, bir karmaşa var. Yanlış otobüse biniyor. Yanlış otobüse bindiği kısa bir süre sonra fark ediliyor. Topboğazı bölgesinde onu ‘Karşıya geçeceksin, otobüs seni oradan alacak’ diyerek indiriyorlar. Tahsin, merkezi bir noktada, Topboğazı Jandarma Karakolu’nun olduğu noktada karşıdan karşıya geçiyor. Karşıdan karşıya geçerken Koç Holding’e bağlı Otokoç’un aracı Tahsin’e çarpıyor ve ağır yaralanıyor. Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıyorlar önce. Durumu kritik olduğu için Adana Şehir Hastanesi’ne sevk ediyorlar. 20 Şubat’ta da yaşamını yitiriyor.
Tahsin Nihadioğlu’nun cenazesi
Tahsin’in ölümüne hem de uğradığı işkenceye ilişkin suç duyurusunda bulunduklarını belirten Zeynel Nihadioğlu, “Ölümünün ikinci yılı yaklaşıyor ancak adaletin yerini bulması noktasında zerre kadar adım atılabilmiş değil” diyor. Tahsin’in ölmeden önce çektiği fotoğrafla polis aracında bulunan görevlilerin tespit edildiğini ve ifadelerinin alındığını söyleyen Nihadioğlu, şunları söyledi:
Biz meseleye ilişkin tanıkların ve aile fertlerinin ifadesinin alınmasını istedik. Sevgi Parkı’nda Tahsin’i işkenceden hemen sonra tedavi eden bir hemşire vardı. Onun ifadesine başvurulmasını istedik ancak almadılar. Sadece ailemizden üç kişi, polis ve milletvekilinin ifadesiyle yetindiler. Hatay Valisi, sadece polis ifadelerini esas aldı. Bize, ‘iddianız soyut. Somut bir delil yok’ diyerek soruşturmaya izin vermedi. Ölümle sonuçlanan kazada, Koç Holding’in şoförü hakkında bırakın tutuklamayı, denetimli serbestlik kararı bile verilmedi. Olayın gerçekleştiği ilk gün gözaltına alındı. Aynı gün serbest bırakıldı.
Avukatlarıyla beraber kazanın olduğu bölgede yaptıkları inceleme esnasında Jandarma Komutanlığı’ndan kamera kayıtlarını talep ettiklerini söyleyen Nihadioğlu, komutanlığın kamera kayıtlarının olmadığını söylediğini aktardı. Bölgenin merkezi bir alanda olduğunun altını çizen Nihadioğlu, bölgede pek çok kamera bulunmasına rağmen herhangi bir inceleme yapılmadığına işaret ediyor. Kamera kaydı yoksa da jandarma karakolunda muhakkak bir nöbetçinin bulunması gerektiğini söyleyen Nihadioğlu, 15 Şubat’ta olay esnasında nöbet tutan erin belirlenmesini ve dinlenmesini talep ettiklerini, ancak bu taleplerinin de reddedildiğini dile getirerek şunları söylüyor:
Olayın ardından Otokoç yöneticileri de alana gelmiş. Hatay Kırıkhan Cumhuriyet Başsavcısı şoförün ve Otokoç yöneticilerinin verdiği ifadeye dayanarak takipsizlik kararı verdi. Tek taraflı bir beyanla kardeşimi yüzde 100 kusurlu bulup, soruşturmaya gerek olmadığına karar verdiler. Buna da itiraz ettik. Kırıkhan Sulh Ceza Hakimliği 15 ay sonra ‘konuya ilişkin etkin soruşturma yürütülmemiştir’ dedi. Etkin soruşturma yürütülmesinin başlaması için de bilirkişi raporu bekleniyor. Biz 6 aydır bilirkişi raporu bekliyoruz.
Biz beş gün hastanede kardeşimin başında beklerken, Otokoç yöneticileri kaza yerindeydi. Bu süreçte delillerin de karartıldığını düşünüyoruz. Ortada bir işkence var. Adalet mücadelemizde soruşturma ve yargılama aşamasında karşılaştığımız keyfi tutum, bize işkenceye bağlı bir kaza ihtimalini düşündürüyor. Eğer şüpheli bir ölüm değil diyorlarsa bunu aydınlatabilecek araçlar var. O bölgede merkezi noktada bir karakol var. Kameranız çalışmasa bile nöbetçi askeriniz vardır. Onun da ifadesini istedik. Almadılar. Keyif bir tutum ile karşı karşıyayız. Mağduriyetimizin giderilmesini, bunların yargılanmasını istiyoruz. Bunu sağlayana kadar da mücadelemize devam edeceğiz.
Otokoç reklamının üzerine Tahsin Nihadioğlu’nun afişleri asıldı
Türkiye’de gerçekleşen kazalarda adaletin emekçilerin aleyhine işlediğine işaret eden Nihadioğlu, işkence yerlerindeki MOBESE kayıtlarının bile verilmediğini dile getiriyor. O dönemde Hatay’da benzeri pek çok işkencenin yapıldığına ve buna bağlı ölümlerin olduğuna işaret eden Nihadioğlu, şunları söyledi:
İnsanlar enkaz altında bağıra çağıra ölürken devlet yoktu. Devlet geldiğinde silahlı gücüyle geldi. Haliyle bir öfke, bir tepki oluştu. Bu öfkeyi bu yöntemle bastırabileceklerini düşündüler ve sebepli sebepsiz çok sayıda işkence vakası var. Bunun bir açıklaması yok. Eğer samimiyseniz ve şeffaf bir soruşturma yürüteceksiniz o MOBESE kamerasını bize verin ve kim işkence yaptı belli olsun. ‘İşkence yapmadık’ diyorsanız buyurun kameraları açın. Kazada ‘Tahsin yüzde 100 kusurlu’ diyorsanız kameraları açın. Ancak bir tarafta Koç Holding, bir tarafta devlet bir tarafta da bir işçi var. Biz hukukun işçiden yana işlemeyeceğini zaten biliyoruz.
Hukukçular, KYOK kararının bir hukuk skandalı olduğunu söylüyor. Biz bu skandalların ne kadar çoğaldığının farkındayız. Adalet saraylarının arkasında bir adalet yok. Burada işkenceye ilişkin sayısız dava var. Ne işkenceciler yargılandı ne de sorumlular, devlet yetkilileri yargılandı. Devlet öfkeyi bastırmak amacıyla, silahlı gücüyle deprem bölgesine geldi. Yoksa neden enkaz başında değil, sokakta insan çevirip dövesiniz?
Kardeşi Tahsin’e işkence eden kolluk kuvvetlerinin yargılanması ve ölümüne neden olan Koç firmasının yargılanması için adalet mücadelesini sürdüreceğini söyleyen Nihadioğlu, sözlerini şöyle sonlandırdı:
Kamera kayıtlarının incelenmemesi suçlu olduklarını gösterir. Burada birtakım basın açıklamaları yaptık. Gerekirse Koç Holding’in önünde de eylem yapacağız. Adalet mücadelesinin uzun soluklu olduğunu biliyoruz. Bu ülkede adalet mücadelesi akıntıya karşı yüzmektir. Bunu biliyoruz. Ama adaleti yine toplum sağlayacak. Bizim parlamentodan, Saray’dan bir beklentimiz yok. Tahsin için adalet şu veya bu şekilde sağlanana kadar mücadelem sürecek.
Nihadioğlu’nun kardeşi için başlattığı “Tahsin için adalet” kampanyası kapsamında hazırladığı bir imza kampanyası da bulunuyor. Kampanyaya şu linkten ulaşabilirsiniz.
Sendika.Org (Yüsra Batıhan)