İstanbul Doğa Savunmaları (İDS) ve Artvin Çevre Platformu, Artvin’de ağaç kesimine engel olmak isterken uğradığı silahlı saldırıda yaşamını yitiren Reşit Kibar anısına “Cerattepe’den Cankurtaran’a Artvin’de maden yağması” paneli düzenledi. Paneldeki konuşmacılardan Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi’nden Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu, Artvin’deki ekolojik çeşitliliğe rağmen sürdürülen madencilik faaliyetine dikkat çekerek “Artvin’in tamamını korunan alan ilan etsek yeridir ama yarısından fazlası maden sahası ilan edildi” dedi
İstanbul Doğa Savunmaları (İDS) ve Artvin Çevre Platformu, Artvin’de ağaç kesimine engel olmak isterken uğradığı silahlı saldırıda yaşamını yitiren Reşit Kibar anısına “Cerattepe’den Cankurtaran’a Artvin’de maden yağması” paneli düzenledi. Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi’nden Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu, Yeşil Artvin Derneği Başkanı Nur Neşe Karahan ve aynı zamanda Halkevleri Doğu Karadeniz Bölge Temsilcisi olan, Cerattepe Yaşam Nöbeti’nden Kamil Ustabaş panelde konuşmacı oldu.
Panel öncesinde İDS adına söz alan Türkiye Ormancılar Derneği Marmara Şube Başkanı Sezai Kaya, doğaya yönelik saldırıların son 20 yılda yoğunlaştığına dikkat çekti. Bunun siyasi bir karar olduğunu, buna karşı çıkanların da karşısında devlet güçlerini bulduğunu söyleyen Kaya, bu yüzden Reşit Kibar’ın çevre mücadelesi olduğu kadar demokrasi mücadelesi de verdiğini ifade etti.
Panelde ilk sözü alan Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu, Artvin’in coğrafi açıdan konumu ve bu konumun kendisine kazandırdığı ekolojik niteliğe dikkat çekti. Artvin’in Kafkasya, Karadeniz ve Anadolu coğrafyası arasında bir kilit konumunda bulunduğunu ifade eden Kurdoğlu, her üç coğrafyanın da özelliklerini kendi bünyesinde barındırdığını söyledi. Artvin’in bu yönüyle geniş bir ekolojik çeşitliliğe sahip olduğunu ifade eden Kurdoğlu, “Artvin’in tamamını korunan alan ilan etsek yeridir ama yarısından fazlası maden sahası ilan edildi” dedi.
Kurdoğlu, Türkiye’deki madenciliğin çevresel tahribatı yüksek olmasına rağmen ekonomik getirisinin çok düşük olduğunu ifade etti. Maden teknolojilerinin zayıflığına dikkat çeken Kurdoğlu, asıl faaliyetin madenin cevher olarak satılması olduğunu, maden işlemenin zayıf olduğunu belirtti. Bu yüzden asıl kazancın da uluslararası firmalar aracılığıyla emperyalist merkezlere taşındığını ifade eden Kurdoğlu, bu madenciliği “sömürge madencilik” olarak adlandırdı. Kurdoğlu, madenlerdeki devlet payının da giderek düştüğüne dikkat çekerek altın madenlerinde devlet payının yüzde 0,9’a kadar düştüğünü hatırlattı.
İliç’te yaşanan doğa ve işçi katliamını da hatırlatan Kurdoğlu, madencilik yapılan bölgede madencilik sonrası bir rehabilitasyonun pek de mümkün olmadığını ifade etti. Kurdoğlu ekosistem tahribatının yanı sıra heyelan ve göçük risklerinin de artacağına dikkat çekti.
Kurdoğlu’nun ardından söz alan Nur Neşe Karahan, Cerattepe’de Cengiz Holding’e karşı verilen mücadelenin geçmişini hatırlatıp bugün yaşananlar hakkında bilgilendirme yaptı. 2016’daki mücadelelerini, nihayetinde AYM’nin projenin iptali yönünde verdiği kararı hatırlatan Karahan, Cengiz Holding’in neredeyse aynı projeyle yeni bir ÇED başvurusu yapmasıyla yeni bir mücadele sürecinin başladığını ifade etti.
Cerattepe’deki madenin etkilerine değinen Karahan, “Heyelanların sıklığı ve şiddeti arttı, yağış rejimi değişti” dedi. Madenin içme suyu kaynaklarını gasp ettiğini ifade eden Karahan, yeni belediyenin madenin suyunu kesmesiyle su kaynaklarını kurtardıklarını ifade etti. Karahan, ağaç kesimlerinin de kontrolsüz bir hal aldığını ifade ederek yeni dönem mücadelesinin daha çetin olacağını söyledi.
Panelin son konuşmacısı ise Kamil Ustabaş’tı. Ustabaş, Artvin’de maden ve turizm projelerinin uzun süredir olduğunu, son yıllarda daha da yoğunlaştığını ifade etti. Maden şirketlerinin iktidar çevresindeki ilişki ağları sayesinde kanun, kural tanımaz şekilde projelerini yürüttüklerini ifade eden Ustabaş, buna karşı olanların en büyük ihtiyacının ortak mücadele programı olduğunun altını çizdi.
Cankurtaran’daki projenin yakın geçmişteki sürecini aktaran Ustabaş, Reşit Kibar’ın yaşamını yitirdiği saldırıdaki silahın sahibi olan ve saldırının azmettiricisi Fikret Merttürk’ün hâlâ dışarıda olduğunu hatırlattı. Reşit Kibar için adalet mücadelesi veren Artvin Halkevi yöneticisi Dursun Ali Koyuncu’nun ise hâlâ tutuklu olduğunu ekledi.
Sendika.Org