Dikmen’de Halkevci Kadınlar, 25 Kasım’a giderken meşaleli yürüyüş yaptı. Kadınlar; kadın katliamlarına, kadına yönelik şiddete, çocuk istismarına, LGBTİ+’ların yoksayılmasına karşı meşalelerle yürüyerek 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü’nde yapılacak eylem ve etkinliklere çağrı yaptı
Dikmenli kadınlar, 25 Kasım’a giderken Dikmen Halkevi’nde etkinlikte buluştu. Kadınlar, yaptıkları etkinliğin ardından meşaleli gece yürüyüşü yaptı.
Yürüyüş için Dikmen Halkevi’nde toplanan kadınlar, Dikmen Caddesi’ne yürüdü. “Geceyi geri alacağız” pankartı ile yürüyen kadınlar yürüyüş boyunca sloganlar attı.
Yaptıkları açıklamada erkek şiddetine, kadın cinayetlerine karşı toplandıklarını söyleyen kadınlar, dinci gericilikle kuşatılmış kadın düşmanlığına ve katmerlenen emek sömürüsüne karşı eşit ve özgür bir hayat istediklerini haykırdı. Güvensiz kentler, güvensiz sokaklara karşı “geceleri de alacağız, sokakları da” diyen kadınlar, aile politikalarının devlet eliyle nefret politikası haline geldiğini belirtti.
Kadınların yılmadığını, yılmayacağını haykıran Halkevci Kadınlar; birbirlerini yalnız ve çaresiz bırakmayarak kadınların isyanını örgütleyeceklerini, geceleri ve sokakları bırakmayacaklarını söyledi.
Dinci gericiliğe karşı feminist laiklik bayrağını yükselteceklerini söyleyen kadınlar, katledilen translar, yok sayılan LGBTİ+lar için mücadeleyi büyüteceklerini vurguladı.
Halkevci Kadınlar, eylemlerini 25 Kasım’da sokaklara çağrı yaparak sonlandırdı.
Açıklamanın tamamı ise şu şekilde:
Bugün hayatlarımız ve birbirimiz için buradayız!
Her gün tırmanan erkek şiddeti, katledilen, kaybedilen kadınlar, çocuklar için buradayız. İktidarın cezasızlık politikalarının, sözde aile politikalarının nasıl da hayatlarımızı ellerimizden aldığını anlatmak için buradayız. Dinci gericilikle kuşatılmış kadın düşmanlığına, katmerlenen emek sömürüsüne, erkek devlet şiddetine karşı kadınlar olarak eşit ve özgür bir yaşamı istiyoruz demek için buradayız. Güvensiz kentler, güvensiz sokaklara karşı geceleri de alacağız, sokakları da demek için buradayız…
İkbal, Ayşegül, Narin, Rojin, Gülistan, Güldane ve daha niceleri….
Bu ülkede her gün kadınlar, çocuklar katlediliyor. Hayvanlar katlediliyor, doğa katlediliyor. Her gün kayıp çocuk haberleri duyuyoruz. Her geçen gün daha da güvensiz hale gelen kentlerde, sokaklarda tacize uğruyor, şiddete maruz bırakılıyoruz.
Biz her yerde “İstanbul Sözleşmesi biziz” diyerek sözleşmede ısrarcıyken; Medeni Kanun, 6284 gibi kaldırılması teklif dahi edilemeyecek yasaların tartışmaya açıldığını görüyoruz. Cezasızlık politikalarının nasıl da arttığını; sözde aile politikalarının nasıl da devlet eliyle nefret politikası haline geldiğini görüyoruz. Tarikat ve cemaatler aracılığıyla dinci gericiliğin arttığını; yaşamlarımızın aileden ibaret sayıldığını görüyoruz. Yargı paketleri ile kazanımlarımız , haklarımız gasp ediliyor. Dünya bizim emeğimizle dönerken ev içi emeğimiz görünmezleştiriliyor. Şiddet karşısında kadınların yaşam hakkı için önleyici- koruyucu politikalar işletmesi gereken AKP İktidarının Aile Sosyal Hizmetler Bakanı, Sağlık Bakanı çıkmış; bu ülkede kadınların nasıl doğum yapacağına karışıyor. Sağlık Bakanlığı kadınların jinekolojik muayene bilgilerini aileleri ile paylaşıyor. Katiller indirimli cezalarla ödüllendiriliyor. Adalet mahkeme salonlarında değil, sosyal medyada aranıyor.
Haklarımızı ve hayatlarımızı gasp eden, erkek egemen sistemi hayatımızın her alanına dayatan AKP İktidarına sesleniyoruz! İktidarınızdan alacaklıyız.
Biz kadınlar yılmıyor; erkek egemen sistem karşısında mücadele etmeye devam ediyor, birbirimizi yalnız ve çaresiz bırakmıyoruz. İsyanımızı örgütlüyor; bu sokakları, bu kenti, karanlık bu geceyi aydınlatacak bizleriz diyoruz.
Yıkılan, yok edilen kentlerimizi, kamusal alanlarımızı yeniden inşa edeceğiz. Bu eşitsizliğe karşı mücadele etmeye; sokakları, iş yerlerini, kent meydanlarını, kampüsleri, yoksul mahalleleri kısacası kenti aydınlatacağız.
Katledilen, kaybedilen tüm kadınların, çocukların isyanı için mücadeleyi büyüteceğiz.
Yargı paketleri ile önümüze getirilen hak gasplarına karşı, nafaka hakkımıza karşı, bizi yoksul ve güvencesiz bırakan bu sistem karşısında isyanımızı örgütlemeye devam edeceğiz.
Dinci gericiliğe karşı feminist laiklik bayrağını yükselteceğiz.
Bizler katledilen translar, yok sayılan LGBTİ+lar için mücadeleyi büyüteceğiz.
Bizler işgal altındaki toprakları için direnen Filistinli kadınların mücadelesine ses olacağız.
KYK yurdunda ihmaller sonucu tam da geçen yıl bugün katledilen Zeren Ertaş’ın isyanı olacağız.
Eşit, özgür bir yaşamı kadın dayanışması ile kuracağız. Yaşasın kadın dayanışması! Yaşasın geceleri aydınlatacak özgürlük mücadelemiz!
Mirabel kardeşlerin direnişinden aldığımız güçle 25 Kasım Kadına Yönelik Uluslararası Mücadele gününde direnişin sesi olacağız. Yine meydanları dolduracak ve sokakları özgürleştireceğiz. Erkek şiddeti karşısında feminist özsavunmamızı kuşanıp yıkılan bu dünyayı yeniden inşa etmek için isyanı örgütleniyoruz.
25 Kasım’da sokaklara, meydanlara!’’
Sendika.Org/Ankara