dina eğitim için türkiye’ye gelmiş 17 yaşında bir çocuktu, öğrenci göçmendi, kadındı. en önemlisi ölümünde dina’nın şüpheli olduğu yaftası yapıştırılmak istendi. dina davasının bir dizi dezavantajı var, yargı da bu davayı bu dezavantajları nedeniyle yok saymak suçu dina’ya yıkmak istiyor
dina öldürüldüğünde tarih 26 mart 2023’tü. ilk duruşma 8 kasım 2023’te yapıldı. şimdi 6. duruşmaya gidiyoruz. her duruşma, öncesinde yoğun hazırlıklar yapıyoruz: araç ayarlamak, geleceklerin listesini yapmak, dava ile ilgili her ayrıntıyı yeniden gözden geçirmek. hummalı bir çalışmayla davaya gidiyoruz. duruşma saatine göre sabahın ilk saatlerinde veya öğlene doğru karabük’e varıyoruz. Bıkmıyoruz, usanmıyoruz, vazgeçmiyoruz…
dina’nın anne babası her duruşmada gabon’dan türkiye’ye geliyor, onlar da bizim gibi dina’dan vazgeçmiyorlar. dina’dan vazgeçmek isteyen sadece, etkin soruşturma yapmayı sürekli erteleyen, 5. duruşmada dostlar alışverişte görsün diye tanık dinleyen ve dina’nın çığlıklarının geldiği bodrum katına 1.5 yıl sonra şöyle bir bakan ve delil bulamayan yargı sistemi…
bir grup feminist bu davayı takip etmeye karar verdiğimizde daha önceki deneyimlerimizden yola çıkarak ne kadar zorlu bir sürece girdiğimizi bilmiyor değildik. bu ülkede feminist mücadele verirken en çok erkek şiddetiyle mücadele etmek zorunda olduğumuzu hep biliyorduk. 3. kattan atılan jesca ve şengül’ün davasını takip etmiştik bir kısmımız. boğazına telefon teli sarılarak öldürülen violet’in davasına müdahil olmuştuk. patriyarka ile mücadelemize son 15 yılda erkek şiddeti davaları ve hayatını savunan kadınların davaları eklenmişti. (hayatını savunan kadınlar başka bir yazı konusu şimdi konumuza devam edelim…)
dina davası özelinde mahkeme salonlarında sanık avukatlarının savunmalarında hep ince ince işlenen bir şey var aslında; öldüğü için kadın suçlu olabilir mi? dina’nın bodrum katındaki çığlıkları önce çığlıktı, sonra yüksek sesle tartışmaya döndü, daha sonra tartışmayı yapanların kadın mı erkek mi olduğu belli değildi (komşu tanık ifadesi). dina öylesine çıplak ayak ve gecenin bir vakti sokaklarda koşmaya başlamıştı belli ki… bodrum katında neler oldu sorusuna 5. duruşmada yeni mahkeme heyeti, “biz gittik baktık bir şey bulamadık, siz de gidip baksaydınız” dedi. sanki delil toplamak savcının değil de katledilen tarafın savunma ekibinin işiymiş gibi. dostlar alışverişte görsün hesabı güya tanıkları dinledik. hepsi masum hepsi şahane türk erkeği! tutuklu sanık ise işinde gücünde yardımsever bir türk vatandaşı! ama bu yardım sever türk vatandaşının aracından dina niye kendini canhıraş bir biçimde sokağa atıp koşmaya başlıyor, cinsel şiddet mi var veya böyle bir olasılığı düşünmek için müneccim mi olmak gerekiyor?
dina bütün bu erkek şiddeti biçimlerini bir başına yaşadı, bir başına mücadele etti. bodurumdan duvarı atlayarak kaçtı, arabadan kendini zor dışarı attı, mücadele etti, biz bunu izlediğimiz bulanık videolardan gördük, yüreğimizde hissettik onun mücadelesini. feministler niye dava takip eder işte bu nedenle; tek tek verilen mücadeleleri birleştirmek ve kadınlar için hukuku işler hale getirmek için. zira hukuk hep erkekler için işliyor. hem tek tek erkekler için hem de patriyarkal sistemi sürdürmek için. bu nedenledir ki mutlaka her erkek şiddetinin ardından “kadın ne yaptı acaba” sorusu gelir. bu bugüne ait bir soru değildir bu binlerce yıllık sistemin dikte ettiği bir sordur. ve yine bu nedenle sanık avukatı elinde bir videoyu hakime sunar, neymiş karabük’te afrikalı erkek öğrenciler afrikalı kadın öğrencileri ‘pazarlıyormuş’. tam bunu demese de bunu demeye getirdi. ama afrikalı kız öğrencilerin neler yaşadığına dair kimse mahkemeye video sunmadı, nasıl ırkçı ve cinsiyetçi saldırılara maruz kaldıklarını göstermedi… dina’nın annesine yazdığı whatsapp mesajlarının hep üstünden atlandı. mahkeme tanıklarından birisine heyet şöyle sordu “dina’ya cinsel içerikli bir teklifte bulundun mu?” haşa o ne demek o öyle bir insan değilmiş. o zaman gecenin 11’inde niye mesaj attın dina’ya, dertleşecek miydin? sen onun dilini bilmezsin o senin dilini bilmez… bütün bunlar birleşince ve bu sorulara cevap arayışı eksik kalınca yargının ne kadar ‘kadın dostu’ olduğu bizim için tartışmalı bir konuya dönüşüyor ister istemez.
ama biliyoruz ki son derece mekanik olan yargı sistemi, söz konusu erkek olunca hemen bir dizi yardımcı aparatı ortaya atar. bu aparatlar din, gelenek, toplumsal kabullerdir. bu nedenle bu ülkede bolca haksız tahrik indirimi, iyi hal indirimi uygulanır erkeklere. nerdeyse ‘yapmış bir yaramazlık bırakın çocuğu’ aymazlığında yapılır bunlar.
dina eğitim için türkiye’ye gelmiş 17 yaşında bir çocuktu, öğrenci göçmendi, kadındı. en önemlisi ölümünde dina’nın şüpheli olduğu yaftası yapıştırılmak istendi. dina davasının bir dizi dezavantajı var, yargı da bu davayı bu dezavantajları nedeniyle yok saymak suçu dina’ya yıkmak istiyor. bu nedenle etkin soruşturma yapılmıyor.
biz davayı takip eden feministler olarak bütün bunların bilincinde ve vazgeçmeden “dina için adalet” demeye devam edeceğiz. dina bu ülkeye devletin güvencesiyle gelmiş, onun maarif kolejinde sınava girmiş türkiye’de okuma hakkını elde etmiştir. devlet dina’nın can güvenliğinden sorumlu iken görevini yapmamıştır. devletin yargısının görevi bu cinayeti açığa çıkarmak; bir tek tutuklu sanık mı suçlu yoksa korunmaya çalışılan başka suçlular var mı bulmak yargının görevi.
ve bu ülkede yaşayan kadınlar en derinlerimizden bir yerde biliyoruz ki bir göçmen kadın ne kadar güvendeyse biz de o kadar güvendeyiz. dina’nın güvenliğini sağlamayanlar onun için adaleti sağlayacak mı?
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.