Avukatların çoğunluğunun yoksullaşması; hukuk fakülteleri ve eğitim sorunlarıyla Avukatlık mesleğinin niteliksizleştirilmesi; staj-stajyer ve genç avukatlarla ilgili sorunların büyümesi; Türkiye Barolar Birliğinde temsiliyet sorunu ile vesayeti ve çoklu baro düzenlemesinin savunma mesleği ile bağdaşmazlığı gündemlerini baromuza taşıyarak fikir, dayanışma, eylem omurgasında ortaya koyacağız
İstanbul Barosu Genel Kurulu 19-20 Ekim tarihleri arasında Haliç Kongre Merkezinde yapılacak. Genel Kurulun birinci günü olan 19 Ekim tarihinde mevcut Baro Yönetiminin 2022-2024 Çalışma Raporu, 2022-2023 yıllarına ait kesin hesapları, ibra, 2024-2025 baro aidatlarının belirlenmesi, 2024-2026 yıllarına ait bütçe tasarısı ve genel olarak yargı ve mesleki sorunları tartışılacak. İkinci günüyse gizli oy, açık tasnif esasına göre Baro Başkanı, Yönetim, Denetleme ve Disiplin Kurulları ile Türkiye Barolar Birliği Genel Kurulu için Delegasyon seçimleri gerçekleştirilecektir.
21 Ekim sabahı göreve başlayacak yeni yönetimin önünde birçok problemin olduğu açıktır. 14 Ekim 2024 tarihinde İstanbul Barosu sitesinde yayınlanan 2022-2024 Yönetim Kurulunun Çalışma Raporundan da anlaşılacağı üzere merkeze “avukat emeğini” temel almayan bir raporla karşı karşıyayız. Örneğin; İstanbul Barosunda Çalışan Emekçilerin Maaş İncelemesinde (s.909 vd.) Disiplin Genel Sorumlu Avukatın 40.343,34 TL; Disiplin Sorumlusu Avukatların 37.032,78 TL; Avukat Hakları Avukatının 42.982,58 TL; Merkez Avukatın 37.032,78 TL; CMK Sorumlu Avukatın (Merkez) 46.822,13 TL; CMK Avukatının 41.859,26 TL; CMK Avukatının (Merkez) 40.703,78 TL ve Adli Yardım Avukatının 46.822,13 TL maaş aldıkları yazmaktadır. Yine bir başka görev tanımı ise “sosyal medya görevlisi” maaşı 45.177,52 TL olarak belirlenmiştir. Amacımız sosyal medya görevlisi maaşının yüksekliği değildir. Aksine avukat emeğinin İstanbul Barosunda itibarsızlaştırılmasıdır. Aynı durum İstanbul Barosu Tavsiye Niteliğindeki Ücret Tarifesinde de karşımıza çıkmaktadır. “Avukatın Yanında Çalışan Avukatlar”a (işçi avukatlara) 35.000 TL olarak öneren bir tavsiye kararını da hatırlatmak isteriz. Tavsiye kararının hangi işveren avukatlara yaradığı sorusunu da sizlere bırakıyoruz (!) Avukat emeğinin merkezde olmadığı bir meslek odasında “değişim” iradesinin yanında olmak artık ekmek ve su gibi zorunluluk arz etmektedir.
Değişim talebi Ağustos ayının başında “Değişim İçin Avukatların” bir çağrısıyla başlamıştır. Kısa süre içinde 1200 imzaya ulaşarak Av. Dr. İbrahim Özden Kaboğlu sorumluluk almaya ve İstanbul Barosuna aday olmaya davet edilmişti. Çağrı metninde Anayasanın askıya alınması, temel insan hak ve özgürlüklerin tehdit altında olduğu, halkın yoksulluk ve açlığa mahkum edildiği; doğanın, hayvanların; tarihsel ve kültürel varlıkların yok edildiği bir zaman tariflemesi ile savunmanın yargısal faaliyetlerden dışlanarak avukatlık mesleğinin yapılamaz hale gelmesi vurgulanmıştı. Bu minvalde çağrı metninin sonuç kısmı etkin, demokratik, katılımcı, mesleki ve ekonomik sorunlara duyarlı ve mücadeleci bir baro inşası üzerine olmuştur.
Değişim için Avukatların çağrısına Kaboğlu, Türkiye’nin anayasasızlaştırma sürecine seyirci kalamayacağını kamuoyuna deklare ederek adaylık çağrısına tüm meslektaşlarını dahil ederek “Hep birlikte yola çıkalım! Biz Değişim İsteyen Avukatlar olarak yıkıma seyirci kalamayız!” demiştir.
Anayasa Hukukçusu, İstanbul Barosu İnsan Hakları Merkezi Başkanı (1997-2001), TBB İnsan Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezi Kurucu Başkanlığı (2001-2005) görevlerinde bulunan Kaboğlu’nun “Değişim için Avukatlar” grubunun adayı olarak bugüne kadar hiçbir baro seçiminde görmediğimiz “Fikir, Dayanışma, Eylem” kavramlarıyla Baroda Değişimin ana omurgasını oluşturmuştur.
temele alan bir programla karşımıza çıkmaktadır. Bu önemli omurga Değişim İçin Avukatların “duruşunu” ortaya koymaktadır.
Avukatların çoğunluğunun yoksullaşması; hukuk fakülteleri ve eğitim sorunlarıyla Avukatlık mesleğinin niteliksizleştirilmesi; staj-stajyer ve genç avukatlarla ilgili sorunların büyümesi; Türkiye Barolar Birliğinde temsiliyet sorunu ile vesayeti ve çoklu baro düzenlemesinin savunma mesleği ile bağdaşmazlığı gündemlerini baromuza taşıyarak fikir, dayanışma, eylem omurgasında ortaya koyacağız.
Gelin hep birlikte 19-20 Ekim Genel Kurullarında; Hep Birlikte Değişmek, Değiştirmek, Dönüşmek ve Dönüştürmek için “Biz de varız!” diyelim.
* Avukat Sinan Derman, Toplumsal Hukuk üyesi
** Bu yazı eş zamanlı olarak Toplumsal Hukuk‘ta da yayımlanmaktadır.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.