Ankara’da Çankaya Belediyesi’ne bağlı Çankaya Evlerinde çalışan öğretmenlere 10 aylık sözleşme ve asgari ücret dayatılmıştı. Koşulları iyileştirilmiş bir sözleşme sunulana kadar belediye binası önünde direniş kararı alan öğretmenler eylemdeydi
Ankara’da Çankaya Belediyesi’ne bağlı Çankaya Evlerinde çalışan öğretmenlere bu dönemde haklarının budandığı bir sözleşme teklif edilmiş; geçtiğimiz yıla dek 11 ay için yapılan sözleşme bu yılki taşeron firmayla 10 aya düşürülürken haftalık 30 saat ders için asgari ücret teklif edilmişti. Öğretmenlere eylül ayı maaşlarının yatmayacağı da söylendi.
Öveçler’de bulunan Nazım Hikmet Çankaya Evi’ne çağrılarak bir saat içinde sözleşme imzalamaya zorlanan ve imzalamamaları halinde ise işten çıkarılacakları ifade edilen öğretmenler direniş kararı aldı.
Çankaya Belediyesi önünde eylem yapan öğretmenlerin açıklaması şu şekilde:
Anlatacağımız; Çankaya Belediyesi bünyesinde, taşeron firma altında ucuza çalıştırılan öğretmenlerin iş gücüyle yürütülen destek eğitim projesinin hikâyesidir. Proje, durumu olmayan lise ve ortaokul öğrencilerine vereceği destek eğitim amacıyla oldukça takdire şayan ve içine girecek kişileri heveslendiren görünümüyle dört sene önce başladı. Öğretmenlerin eğitimci duygu ve idealizmininin hareketlendirilmesiyle tüm potansiyellerini kullanma motivasyonu, bu projenin iyi iş çıkarma yakıtıydı. Ellerinde de özel sektör piyasasında asgari ücretin dahi altında çalıştırılan öğretmenlerin ev geçindirebilmeleri için serbest piyasa koşullarında artık hak ihlallerine karşı çıkamayan mecburiyeti vardı. Bu proje, giderek artan hak ihlalleri eşliğinde geçen seneye kadar bir şekilde tıkırında işliyormuş gibi göründü. Ta ki öğretmenler artan emek istismarına katlanamayana kadar. Maddi koşulların yetersizliği ile boğuşan meslektaşlarımız, öğrencilerine ne kadar faydalı olabilirler, bunu herkesin düşünmesi gerekiyor. Öğretmenler, maaşların iyileştirilmesi ve kalıcı bir kadro talepleriyle artık Sendikada örgütlenmeye başlamıştı. Taleplerini çeşitli yollarla Çankaya Belediyesine duyurmaya çalıştılar ve Belediye Başkanlarından randevu almaya çalıştılarsa da bu çabaları görmezden, duymazdan gelindi.
Bir ayda 15 gün yapılan sigortalar, maaşın asgari ücrette kalması, 10-11 ay ödenen maaşlar, sene başında öğretmene dayatılan ve iş başlangıcı ile bitiş sürelerinin yazılmadığı, öğretmenin aleyhine hazırlanmış maddelerle dolu hukuken bir facia olan sözleşmeler, sözleşme bittiği halde öğrenci kayıt nöbetleri için öğretmenlerin yaz tatilinde işveren tarafından kuruma çağrılması, maaşların söz verilen günlerde öğretmenlerin eline ulaşmaması ve daha birçok problem… Tüm bunlar yetmezmiş gibi, daha 3 ay önce, bu yıl için anlaşma yaptığı öğretmenlere “ihaleye çıkılmayacağı” söylenmiş, 100’den fazla öğretmenin işsiz bırakılması bile gündeme alınmıştı. Bu duyuruya karşı, öğretmenlerin ve velilerin tepkisi sayesinde proje yeniden yürürlüğe konmuştu. İhaleye devam edildi fakat küçülme veya tasarruf gibi bahanelerle yaz döneminde 20’den fazla arkadaşımız işten çıkarıldı.
Geçen hafta yeni bir gelişme daha oldu. Aylar önce bize verilen “Eylül ayında maaşlarınız ödenecektir.” bilgisinin yerine getirilmeyeceğini, bu ay maaş alamayacağımızı öğrendik. Senelerdir binbir emekle yürüyen projede, bu bizim için bardağı taşıran son damla oldu. Toplu sözleşmeye çağrıldığımızda bunu hem ihaleyi alan şirkete hem belediye yetkililerine dillendirdik ve bize verilen sözün tutulmasını, eylül ayında maaş alamazsak çok zor durumda kalacağımızı ilettik. Ağustos ayında yaptığımız mesainin karşılığının bu olmadığını söyledik. Geçen sene 11 ay olan sözleşmenin bu sene 10 aya düşürülmesinin haksızlık olduğunu ve bu şekliyle sözleşmenin yapılamayacağını söylediğimizde ise “Çalışmazsanız kapı orada!” tarzında şeyler söylendi. Birçok arkadaşımız işinden oldu. Haksızlığı ifade ettiğimiz için mesleğimizi yapamıyoruz. Birilerinin bizi duyması, görmesi gerekiyor. İşin ilginç tarafı ise kamu hizmeti sunduğunu söyleyen, emekten bahseden ve sosyal belediyecilik yaptığını söyleyen bir belediye tarafından bunlara maruz kalmamız. Birçok meslektaşımız bu ekonomik koşullarda mesleğine olan bağlılığını yitirmek üzere.
Bu süreçlerin tamamında yani yaklaşık 1 senedir CHP’li birçok yetkiliyle görüştük. Belediye Başkan Yardımcısı İrfan Alkan ve Ulutepe Zirve Danışmanlık ile görüştük, sorunları ilettik. Tamamıyla yapıcı bir tavırla ve sorunların çözülebileceği beklentisiyle hareket ettik ama bir şekilde hep geçiştirildik. Seçim sonrası görüşelim dendi. Halledeceğiz dendi ama sonuç hep aynıydı hatta şartlarımız daha kötüleşti. İktidarı hedefleyen ve son seçimlerde birçok belediyeyi kazanmış ve ülkenin birçok yerinde çiftçiler için, öğretmenler için miting düzenleyen ana muhalefet partisinin samimiyetini sorguluyoruz. Ona vazifelerini hatırlatıyoruz! Taşeron hizmet alımının sömürüye davet çıkarmak olduğunu bilmiyorlar mı? Genel Başkanlık düzeyinde sık sık taşerona karşı olduklarını söyleyenler kendileri değil mi? Üstelik daha geçtiğimiz aylarda, günlerce süren “Eğitim maratonu”nu yapanlar da kendileri değil mi?Öğretmenlere vaatleri, asgari ücret ve taşeron çalışma mı? Taşeron şirket milyonlarca kâr ederken öğretmene reva görülen asgari ücret mi? Öğretmenlerin insanca bir yaşam için gerekli maaşı alması ve kadrolu çalışması gerekirken taşeronda ısrar neden? Kim için?
Yaşananları tüm şeffaflığıyla sizlere anlattık. Takdir değerli kamuoyunundur, ailelerindir; sevgili öğrencilerimizin de hakları için buradayız. Daha iyi bir gelecek, daha iyi bir eğitim için buradayız! Eğitimin gericileştiği, ticarileştiği ve eğitim emekçilerinin güvenceli çalışma ortamının gittikçe budandığı, öğretmenlerin taban maaş talebinin ne kadar önemli olduğunun bir kez daha ortaya çıktığı şu günlerde ihtiyaç duyduğumuz tam gün sigortanın, 12 ay maaş alma hakkımızın, kıdem tazminatı hakkının, belirsiz süreli sözleşme hakkının sağlanması talebimizdir!
Sonuç olarak yapılan usulsüzlüğe ve işten çıkarmalara karşı Çankaya Belediyesine ve taşeron firmaya karşı hem fiili mücadeleyi hem hukuk mücadelesini başlatmış bulunuyoruz. Sendika avukatımız gerekli işlemleri başlatacak.
Sendika.Org