Hakkari Belediyesi’ne kayyum atanmasına yönelik eylemler sürüyor. Ankara Kadın Platformu’nun çağrısıyla kadınlar Hakkari için yeniden nöbetteydi
Hakkari Belediyesi’ne kayyum atanmasına yönelik eylemler sürüyor. Ankara Kadın Platformu’nun çağrısıyla kadınlar Hakkari için nöbetteydi. Sakarya Caddesi’nde oturma eylemi yapıldı.
Yapılan açıklamada AKP-MHP ittifakının kendilerine karşı herhangi bir eleştiriye karşı devletin tüm gücü ile saldırdığı belirtilirken söz konusu Kürtler, Aleviler, LGBTİ+’lar olduğunda nefret ve düşmanlığının dozunun düşmediği belirtildi. Van’da halkın direnişi ile püskürtülen kayyum saldırısı ardından bir diğer saldırının Hakkari’de yapıldığını ve bu saldırı sonucu Kürt halkının iradesinin gasp edildiğinin altını çizen kadınlar AKP’nin derdinin ne demokrasi, ne normalleşme ne de herhangi bir toplumsal mutabakat inşaası olmadığı bir defa daha kanıtladığını belirtti.
Kürt halkının iradesine yönelik baskı ve sindirme politikalarını kabul etmediklerini belirten kadınlar “AKP iktidarı bilsin ki kadınların iradesine kayyum atanamaz” dedi. Kadınlar, tüm kadın örgütlerine sendikalara, siyasi partilere, demokratik kitle örgütlerine mücadeleyi büyütme ve kayyum düzenine karşı ses çıkartma çağrısında bulundu.
Yapılan açıklamanın ardından kurumlardan kadınlar söz aldı.
Açıklamanın tamamı ise şu şekilde:
Bizler, Ankara’daki kadınlar olarak, AKP-MHP ittifakının, iktidarlarını tesis etmek için ördüğü gasp rejiminin bütün uygulamalarını ve özelde Kürt Halkı’nın iradesini gasp etmek için Hakkari’ye atanan kayyumu protesto etmek için toplandık.
AKP-MHP ittifakı bırakalım kendilerine karşı herhangi bir eleştiriye tahammül etmeyi kurdukları bu yıkıcı düzene itiraz eden bütün sesleri bastırmak için devletin tüm gücü ile saldırılarını sürdürmeye devam ediyor. Bu kanlı sopanın ucundaki özneler zaman zaman değişse de AKP-MHP iktidarının Kürtler, Aleviler, LGBTİ+’lar ve kadınlar söz konusu olduğunda nefret ve düşmanlığının dozu asla düşmüyor. AKP-MHP iktidarının Türkiye halklarına reva gördüğü derin yoksulluğun yanında deprem, sel, yangın gibi felaketlere karşı bırakalım tedbir almayı, mağduriyetlerden çıkar devşirmek dışında herhangi icraatte bulunmuyor. AKP-MHP iktidarının düşmanlığı yalnızca bu topraklarda yaşayan insanları hedef almıyor, doğanın katliamı rant politikaları ile aralıksız sürerken sokak hayvanlarını hedef alan uygulamaları yürürlüğe koyma çabaları bu iktidarın ciddi bir yaşam hakkı sorunu olduğunu gözler önüne seriyor.
Van’da halkın şanlı direnişi ile püskürtülen kayyum saldırısı bu defa Hakkari’de Kürt halkının iradesini gasp etmenin güncel sureti olarak karşımıza çıktı. Kendi tabanında dahi bu derece gayrı meşru bulunan kayyum uygulamasını dayatmaktan vazgeçmeyen AKP derdinin ne demokrasi, ne normalleşme ne de herhangi bir toplumsal mutabakat inşaası olmadığı bir defa daha kanıtlamıştır.
Halkın iradesini hiçe sayarak belediyelere atanan kayyumlar, seçimde aldığı yenilgiden ders almayan iktidarın demokrasiye ve yerel yönetimlere yeni bir darbesidir.Kayyumların yapmış oldukları yolsuzluklar, belediyelerin olanaklarının kişisel menfaatler için nasıl kullanıldığı 31 Mart seçimleri sonrası açığa çıkmışken, halkın belediyelerinin yeniden kayyuma teslim edilmesi, iktidarın bu yolsuzluk ve çıkar düzeninde devam ve ısrarı anlamına gelmektedir.
Ankara Kadın Platformu olarak,
Kürt halkının iradesine yönelik baskı ve sindirme politikalarını kabul etmiyoruz. İktidar Kürt sorununu çözmek yerine, kayyum atamaları ve baskılarla sorunu daha da derinleştirilmektedir.
Kayyum demenin kadın kazanımlarını, kadın kurumlarını nasıl dağıttığını en iyi biz kadınlar biliriz. Kayyum demek kadın derneklerinin, kadın emeği pazarlarının, kreşlerin, sığınakların, danışma merkezlerinin kapatılmasıdır.
Kayyum demek kadınların siyasal alanda eşit temsiliyetine eşbaşkanlık sistemine saldırı demektir. Eşbaşkanlık sistemini kriminalize etmeye çalışan Akp iktidarı bilsin ki kadınların iradesine kayyum atanamaz.
Bizler, demokratik haklarımızı ve eş başkanlık sistemini savunuyoruz. Kadınlar kendilerine açtıkları her alanı büyük bedeller ödeyerek kazandı, kazanımlarımızdan vazgeçmeyeceğiz. Eşbaşkanlık mor çizgimizdir.
Akp-Mhp faşist ittifakının kadın düşmanı, lgbti düşmanı uygulamaları hız kesmeden devam ediyor.
2024 yılının sadece ilk 6 ayında 205 kadın öldürüldü, 117 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu. Sistematik hale gelen kadın cinayetlerinin failleri çoğunlukla cezasız kalmakta, gerekli önlemler alınmamaktadır. AKP-MHP İktidarı kadın cinayetlerine karşı kadınların çığlıklarına kulaklarını tıkamakla kalmamış, kadınların erkek egemenliğin yıkıcılığı karşısında savunmasız bırakmak için elinden geleni yapmaya devam etmektedir.
9.yargı paketi ile zaten uygulamada direndikleri 6284 ü iyice işlevsiz hale getirmeye çalışmaktadırlar. Koruma kararlarını ihlal eden erkeklere verilen zorlama hapsine itiraz edilebileceği belirtiliyor. Hali hazırda uygulamasında eksiklikler olan zorlama hapsine itiraz yolu açılarak kadınların ve çocukların korunması engellenecek. Bu kadınların aleyhine bir düzenleme olup yaşamlarını riske atarken, şiddet faillerini cesaretlendirmektedir. 6284 kırmızı çizgimizdir, dokundurtmayacağız . Ayrıca pakette yer alan düzenleme ile Anayasa Mahkemesi, eşitliğe aykırı olduğu gerekçesiyle kadınların evlenmeden önceki soyadını kullanabileceklerini belirtmiş ve kadının evlilik sonucunda soyadını değiştirmesi ile ilgili kanun maddesini iptal etmişti. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının üzerinden 6 ay geçmesine rağmen bu karar dikkate alınmıyor.
9. Yargı Paketi’nin taslağına göre; kadınlar soyadlarını tek başına kullanamayacak. Yıllardır verilen soyadı mücadelesi, kadınların kimlik mücadelesidir, var olma mücadelesidir Bu açık bir kadın düşmanlığıdır, kadın iradesini gasp etmektir.Sokaklarda ısrarımızla, inadımızla mücadele ederek kazandığımız hiçbir hakkımızdan vazgeçmeyeceğiz.
30 Haziran tarihinde Kayseri’de patlak veren özelde Suriyelilere genelde tüm göçmenlere yönelik ırkçı şiddet, belli bir merkezden yönlendirildiği açık bindirilmiş kıtaların linçine dönüştü. Taciz ve istismar bir kimlik meselesi değil, bir erkeklik pratiğidir ve iktidar ilişkileri ile belirlenmiş, iktidar ilişkilerinin parçası bir eylemdir. Hükümetin savaş politikalarının sonucu olarak Suriye’den gelen göçmenler AKP-MHP iktidarının istediği zaman Avrupa’ya karşı bir şantaj aracına dönüşmüştür. İktidarın Avrupa’ya rest çekmek için sınıra yığmaktan çekinmediği göçmenler ucuz iş gücü, çocuk işçiliği cenderesi ile açgözlü patronların, taciz-tecavüz ve güvencesizlik kuşatması ile erkek egemenliğin ve son olarak linç saldırıları ile ırkçılığın saldırıları altında paylarına düşen cehennemi her gün yaşıyorlar. Biz bu coğrafyada her türlü ayrımcılık ve nefret söylemine karşı her zaman olduğu gibi bugün de itiraz ediyoruz. Başta kadınlar, çocuklar olmak üzere mültecilerin yanında olmaya ve birlikte yaşamaya ısrar etmeye devam edeceğiz.
Biz kadınlar kazanımlarımızı korumaya erkek egemen devlet politikalarının karşısında dayanışmayı büyütmeye devam edeceğiz.
Biz kadınlar, kadın düşmanı, kayyımlara karşı halk iradesini, demokrasiyi, cinsiyet eşitliğini savunuyoruz.
Artık yeter! Savaş politikaları ile yaşanan ekonomik krizi, yoksulluğu unutturmak isteyenlerin karşısında direnen kadınlar ve lgbti’ler var. Cinsiyetçi, kadın düşmanı politikaları ile kadınların, lgbt+ların haklarını gasp etmek isteyenlerin karşısında direnen kadınlar var.
Buradan tüm kadın örgütlerine sendikalara, siyasi partilere, demokratik kitle örgütlerine çağrı yapıyoruz. Mücadeleyi büyütelim, kayyım düzenine her şekilde ve zemine ses çıkaralım, izin vermeyelim.
Sendika.Org