Teklifle, Anayasa Mahkemesinin “kadının soyadına” ilişkin iptal kararı doğrultusunda Türk Medeni Kanunu’nda düzenlemeye gidilecek. Bu değişikliğe göre kadın, evlenmekle kocasının soyadını alacak. Kadın evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilecek. Kadının soyadı, kendi soyadı ile önceki kocasının soyadından oluşuyorsa kadın bu soyadlarından sadece birisini evleneceği kocasının soyadının önünde kullanabilecek
AKP hazırladığı 9’uncu Yargı Paketi’ni bugün Meclis Başkanlığına sundu. 38 maddelik tekliften oluşan paketin içinde tepkilere yol açan etki ajanlığı yer almazken, buna ilişkin düzenlemenin Eylül ayına ertelendiği belirtildi.
Söz konusu taslağa göre 721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 187’nci maddesinde yer alan, “Kadının soyadı” düzenlemesinde yapılacak değişiklik ile Anayasa Mahkemesi (AYM) kararına rağmen çocukların refahı bahane edilerek kadınlar evlendikten sonra bekarlık soyadlarını tek başına kullanamayacak.
Yargı Reformu Strateji Belgemiz çerçevesinde hazırladığımız,
📌 Adalete güveni artıracak
📌 Yargılama sürelerini kısaltacak
📌 Aile hukuku başta olmak üzere arabuluculuk, uzlaştırma ve idari yargıya ilişkin 20 farklı kanunda değişiklik ihtiva eden,ilk imza sahibi olduğum 9.… pic.twitter.com/EuSOIQ0eYJ
— Cahit ÖZKAN (@avcahitozkan) July 3, 2024
Muhalefetin ve kadın örgütlerinin tepkisi sonucu AKP-MHP, Meclis’e sunduğu 9’uncu Yargı Paketinden “Etki ajanlığı”, “casusluk” ve 6284 sayılı yasaya dair düzenlemeleri çıkararak, Meclis’e sundu.
Paket henüz sunulmamışken Meclis’te açıklama yapan DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, 9’uncu Yargı Paketi’nin kadınların yaşam ve haklarıyla oynadığını belirtti.
Halide Türkoğlu devamında şunları söyledi:
Yargı paketi hala resmi olmayan bir taslak olarak biliniyor. Bu taslakta özellikle kadınları ilgilendiren birkaç başlık var. Bunlardan birincisi kadınların en büyük kazanımlarından biri olan 6284 sayılı kanunda yapılmak istenen değişiklik. Kadına yönelik şiddet ve katliamlar karşısında önemli maddeler içeren ancak iktidar tarafından uygulanmadığı gibi her defasında nasıl kırparım dediği yasa. Yasa diyor ki; hakkında tedbir kararı olan fail, kararın gereklerine aykırı davranırsa, fiili bir suç oluştursa bile hakim kararıyla hakkında 3 günden 10 güne kadar zorlama hapsine tabi tutuluyor.
Fiili bir suç oluştursa dahi şiddeti uygulayan faile hapis verilebiliyor. Yani bunun anlamı kadının beyanının esas alınmasıdır. Kadının can güvenliğinin sağlanması demektir. Yargı paketinde yapılmak istenen değişiklik de işte tam da 6284’ün nasıl kırpılmak istendiğinin göstergesidir. ‘Zorlama hapse’ itiraz yolu açmak için ufak bir değişiklik yapmak istediklerini resmi olmayan taslakta ifade etmişler. Buna gerekçe olarak da 6284 kanununun 9’uncu maddesi olan itiraza ilişkin kısımda belirtilen ‘tedbir kararlarına itiraz’ yazan yer ‘kararlara yapılan itiraz’ diye düzeltilecekmiş. Gerekçesi ise zorlama hapis kararını kapsayıp kapsamadığı noktasında hâkimlerin kafası karışıyormuş. Kimsenin kafasının karıştığı filan yok. Bu iktidarın kafası kadınların kazanılmış haklarına yönelik nasıl saldırabilirim konusunda çok net. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere bir kez daha bu saldırı karşısında biz kadınların payına direniş ve mücadeleyi büyütmek düşüyor. Biz bu iktidarın kanunlarda yapmak istediği küçük değişikliklerin kadınların yaşamlarına nasıl mal olduğunu çok iyi biliyoruz. Kadınların yaşamlarına şiddet olarak geri dönmekte ve her düzenlemeyle bunu yapıyorlar. Buna geçit vermeyeceğiz. Resmi olmayan taslakta bu maddeye ilişkin yapılmak istenen küçük değişiklik kadınların yaşamında şiddeti büyütecektir. Faili güçlendirecektir. Bu iktidarın görevi kadınları koruyan yasaları uygulamaktır, bu yasaları kırpmak değildir. Zorlama hapis kararı, tedbir kararı neredeyse uygulanmıyor. Kadınlar bu yasalar uygulanmadığı için katlediliyor. Birkaç örnek üzerinden bu yasa uygulanmış olsaydı ne olacaktı ama uygulanmadığı için kadınlar gündelik hayatta nasıl karşı karşıya kalıyor? İzmir’de Hülya Şellavcı boşanma aşamasındaki Kaffar Yeğin tarafından 21 Ekim 2022 tarihinde katledildi. 3 çeşit tedbir kararı defalarca fail tarafından ihlal edilmesine rağmen polis ihbarları dikkate almamıştır. Hülya zorlama hapis kararının uygulanması için 18 Ekim 2022 tarihinde mahkemeye başvurmuş, ancak ‘Kişiyi dinlemeden hürriyetini kısıtlayıcı karar veremem’ diyerek talep hâkim tarafından reddedilmiştir. Hülya Şellavcı 21 Ekim’de katledildikten 4 gün sonra zorlama hapis kararı verilmiş oluyor.
Bu ülkede bir kadın kanıyla kendisini vuranı, failini ihbar etti. Nurtaç Canan Ragıp Canan tarafından silahlı saldırıya uğradı. Fail öldürmeye teşebbüsten 8 yıl 12 ay ceza aldı, ancak 2 buçuk yıl sonra serbest bırakıldı. Tehditleri devam eden Ragıp Canan’a 3 kez elektronik kelepçe takıldı ancak fail her defasında kelepçeleri kırarak tedbir kararını ihlal etti. Tüm bunlar yaşandıktan sonra zorlama hapis kararı veriliyor ancak bu defa da fail bulunamıyor. Daha da kötüsü Nurtaç Canan, hala bu kişi tarafından tehditler almaya devam ediyor. Uyarıyoruz. Çekin ellerinizi 6284’ten. Çekin ellerinizi, yasalarınızı, politikalarınızı kazanılmış haklarımıza saldırmanıza izin vermeyeceğiz. Şayet bir düzenleme yapmak istiyorsanız o düzenlemeyi kadınları koruyan yasalara saldırarak değil, bu yasaları güçlendirmeye dönük yapın. Aksini yapmanıza izin vermeyiz. Faili koruyan, güçlendiren hiçbir düzenlemeye izin vermeyeceğiz.
9’uncu yargı paketinde bir diğer başlık ise kadınların evlendikten sonra da kendi soyadını kullanabileceğine yönelik düzenleme. Bu uzun yıllardır kadınların mücadele ettiği bir mesele ve 30 yıla yakın bir hikayesi var. Dünyada da ya da Avrupa ülkelerinde yüzlerce yıl kadınlar bunun için mücadele etmişler. AİHM kararı ile kadının temel hakkı olduğu eşitlik ilkesi göz önünde bulundurulduğunda kadınların kendi soyadlarını kullanması konusunda bir dava ile bu süreç başlıyor. Sonrasında AYM, AİHM kararlarını uygulama üzerinden Medeni Kanunda yapılan bu ibarenin eşitliğe aykırı olduğunu belirterek 22 Şubat 2023 tarihinde kadının evlenmeden önceki soyadının evlendikten sonra da tek başına kullanılamamasının Anayasa’nın eşitlik ilkesini ihlal ettiği sonucuna ulaşmıştır. Bunun hayata geçirilmesi gerekiyor ama hayata geçirilmiyor. Nüfus müdürlükleri dilekçeleri kabul etmiyor ve buna dair yasal düzenlemenin olması gerektiğini belirtiyor ve kadınların her seferinde bireysel başvurularla davalarla kendi soyadlarını kullanma hakkını elde ediyor. Aslında düzenlemenin bu şekilde olmaması gerekiyordu yani 9’uncu yargı paketinin soyadı meselesinde bunu nasıl hayata geçiririz için bir düzenleme yapılması gerekirken bunun kadınların aile içerisindeki konumuna vurgu yapan ve özellikle aile reisliğini erkek tarafından gören bir taslak geliyor önümüze.
24 saatte 7 kadın katledilirken, kadın yoksulluğu derinleşerek artarken ses çıkarmayan bakanlıklar hızlıca el birliğiyle harekete geçiyor. Kadın yoksulluğunu gidermeye dönük tek cümle kurmayan Maliye Bakanı, bakanlık olarak elimizden ne gelirse yapacağız diyor. Kadınlar işsizlikle, açlıkla sınanırken bunu görmek yerine çocuk doğurmaya teşvik eden politikalarla kadınlar evlere kapatılmak isteniyor. Kadına sadece annelik rolü biçilerek bu rolün içinde kalması hedefleniyor. Bu çocukların nasıl büyütüleceğine dair ise tek bir şey yok. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından “çalışan annelere destek paketi” hazırlanacağı bilgisi kamuoyuna yansıdı. Adından anlaşılacağı üzere bu destek paketi çocuğa bakmada eşit yükümlülükte olan anne baba için değil anneler için hazırlanan bir pakettir. Çocuğa bakma yükümlülüğü sadece anneye verilmektedir. Bu paketin hazırlanma gerekçesinde alt metni şudur; kadınların birincil görevi çocuk doğurmaktır, aile içerisinde kalmaktır, ev temizliği yapmaktır, erkeğe hizmet etmektir. Çocuk bakımında erkeğin hiçbir sorumluluğunun olmadığıdır. Kadının içerisinde şiddet gördüğü aileyi korumak ve kollamaktır. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini beslemektir. Kadınları kamusal yaşamın, iş yaşamının dışında tutmaktır hedeflenen. Eğer zerre kadar samimiyetiniz varsa kadın yoksulluğunu gidermeye dönük politika üretirsiniz. Kadınların üretim alanında eşit bir şekilde yer almasını sağlamak için politika üretirsiniz. Kadınların güvencesiz işlerde sömürüye maruz kalmasının önüne geçersiniz. Kadınların ev içindeki emeğinin görünür kılınması için çaba harcarsınız.
Elbette ki bunların hiçbirini yapmayacaklarını çok iyi biliyoruz. Çünkü bu iktidarın ideolojisi kadınları yok saymak, sömürmek, erkek üzerinden tanımlamak üzerine şekillenmiştir. Kadına yönelik şiddet ve katliamlardaki artış, yargı paketleri ile kadınların kazanılmış haklarına saldırı, kadın yoksulluğu verileri de bunun göstergesidir. Uyarıyoruz. Erkek egemenliğini ve şiddeti besleyen politikalardan derhal vazgeçin. Haklarımız ve hayatlarımız hakkında söz, karar yetkisi bizdedir. Yaşasın kadın mücadelemiz.
Sendika.Org