7 Haziran 1995 tarihinde işçi sınıfının, tüm emekçilerin ve ezilenlerin sesi olmak üzere yola çıkan Evrensel gazetesi, bugün 29 yaşında. Sendika.Org ekibi olarak “nice yıllara” diyoruz
7 Haziran 1995 tarihinde işçi sınıfının, tüm emekçilerin ve ezilenlerin sesi olmak üzere yola çıkan Evrensel gazetesi, bugün 29 yaşında. Evrensel, Metin Göktepe’nin katledilmesi, onlarca dava, para cezaları, basın ilan kurumunun ilan kesmelerine rağmen 29 yıldır kesintisiz olarak yayın hayatını sürdürüyor.
Biz de Sendika.Org ekibi olarak “nice yıllara” diyoruz.
Evrensel gazetesine abone olarak destek olmak için tıklayınız.
Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Hakkı Özdal, gazetenin 29. yaş gününe dair şunları yazdı:
Evrensel gazetesi bugün 29. yaşını dolduruyor. 7 Haziran 1995’te, Türkiye’de işçi sınıfının, tüm emekçilerin ve ezilenlerin sesi olmak üzere yola çıkan Evrensel, sadece bir neşriyat değil, bir mücadele aracı olarak 21. yüzyılın ilk çeyreğini tamamlamak üzere. Bu çok uzun bir süre. Ve yine bu, çok ‘kısa’ bir süre. Bu 29 yılda bir parçası olmaya çalıştığımız modern sınıf mücadelesinin yüzyıllara varan deneyimini ve bilgeliğini yanımızda hissediyoruz. Ve 29 yaşında bir genç olduğumuzu, yürünecek uzun yolun henüz erken adımlarını atmaya devam ettiğimizi de biliyoruz. Geçmişten de bugünden de öğreniyoruz.
Evrensel’in yaş günü, Türkiye tarihinin en sert kemer sıkma programlarından birinin sancılı günlerine denk geliyor. Aynı zamanda demokratik hak ve kazanımlara yönelik saldırıların da tırmandığı bir döneme. Yeni yaşımızın ve mücadele açısından çok sıcak bir yazın başındayız. Emekten sermayeye acımasız bir kaynak transferine dayalı Erdoğan-Şimşek programı tüm ücretleri ve küçük üreticilerin gelirlerini eritirken, telafi taleplerini burjuva iktisadın dogmaları ve şiddet araçlarının gözdağıyla bastırmaya çalışıyor. Kürt halkının seçilmiş temsilcileri kayyum marifetiyle görevden uzaklaştırılıyor.
İçinde bir yol aradığımız, alevine ve rüzgarına karşı durduğumuz yangın budur.
Evrensel, Türkiye’nin ve tüm dünyanın, devrimci bir dönüşümle bu yangından çıkabileceğini bilerek yürüyor. Ve bu devrimci dönüşümün ancak, “Kesin ve aşılamaz bir başarısızlığa uğradığı” iddiasıyla politik sahneden dışlanmak istenen işçi sınıfının mücadelesiyle gerçekleşeceğini bilerek…
Ütopyacı ya da karamsar değiliz. Boş hayale kapılmıyoruz, ama umutsuzluğu da tanımıyoruz. Tarihe yön veren maddi ilişkilerin ve çatışmaların güncel görünümlerini tespit etmeye, bunları ideolojik kabuklarından soyup berrak şekilde göstermeye; bugünü anlamaya ve yarını değiştirecek olanların mücadelesine katkıda bulunacak şekilde anlatmaya çalışıyoruz.
Varlık nedenimiz budur. Evrensel işçi sınıfının ve tüm emekçilerin gazetesidir, kavga aracıdır.
***
Geride kalan yalnızca 29 yaşımız değil. İletişim teknikleri, araçları ve usulleri değişiyor. Basın, sınıf mücadelesinin bir alanı olarak yeni baskı ve engelleme yollarıyla karşılaşıyor. Tüm bu yeniliklere, bir toplumsal özgürlük mücadelesinin geniş çerçevesi içinden karşılık vermeye gayret ediyoruz. Dijital yayıncılığın alanı ve etkisi genişliyor. O halde orada daha etkili olmalıyız. Düzen dışı basın üzerindeki maddi baskı araçları çeşitleniyor ve şiddetleniyor. O halde buna karşı daha hazırlıklı olmalıyız…
Yeni yaşımızı, ilk adımlarını bugünlerde atmaya başlayacağımız dijital yeniliklerle karşılıyoruz. Üniversite öğrencileri için bir e-gazete aboneliği kampanyası başlatıyoruz. Öğrenciler günde yaklaşık 1.5 lira ile gazetemizin dijital baskısına abone olabilecekler. WhatsApp uygulaması üzerinde bir haber kanalı açıyoruz. Ağır çalışma yükü ve angaryalar altındaki emekçilerin sınırlı zamanlar ayırabildikleri bilgi edinmenin araçlarını kolaylaştırmaya çalışıyoruz. E-gazete uygulamamız abonelerin daha kolay ulaşabileceği ve kullanabileceği şekilde yenilendi… Önümüzdeki günlerde internet sitemizin görünümü ve haberciliğiyle ilgili de önemli bir dönüşüme gireceğimizi şimdiden duyuruyoruz.
Masalarımız kapitalist şirketlerden gelen kof tekzipler ve tehditlerle dolu. Bu pılı pırtıyı, emeklerimizin ödülü olarak görüyoruz. Kimin karşımızda, kimin yanımızda olduğunu biliyoruz ve yürüyoruz. Şairimiz Nâzım Hikmet’in sözleri kulağımızda:
Sükûn yok, hareket var
bugün yarına çıkar,
yarın bugünü yıkar
ve bu durmadan akar
akar
akar
Biz bu akışın çizgilenmiş sesiyiz.
Sendika.Org