ODTÜ Feminist Gece Yürüyüşü’nde bir araya gelen kadınlar ve LGBTİ+’lar “Yaşamak için isyandayız” diyerek geceyi aydınlattı
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde düzenlenecek Feminist Gece Yürüyüşü öncesinde üniversiteli kadınlar ve LGBTİ+’lar ODTÜ’de gece yürüyüşü yaptı.
ODTÜ Feminist Dayanışması’nın çağrısıyla Matematik çimlerinde buluşan kadınlar ve LGBTİ+’lar “Hetero-patriyarkal kapitalizmi yıkacağız. Yaşamak için isyandayız” yazılı pankartı açarak Yurtlar Bölgesi’ne yürüdü.
Yürüyüş boyunca “Susmuyoruz, korkmuyoruz itaat etmiyoruz”, “Gelsin baba gelsin koca gelsin devlet gelsin cop. İnadına isyan, inadına isyan inadına özgürlük”, “Tayyip kaç kaç kaç, lubunyalar geliyor”, “Kampüsler bizimdir, bizimle özgürleşecek”, “Unutmak yok, affetmek yok, helalleşmek yok”, “Katillerden hesabı feministler soracak” sloganları atıldı.
Yürüyüşte Antakya’da depremde enkaz altında kalarak hayatını kaybeden ODTÜ Psikoloji öğrencisi Begüm Kırık’ın resmi en önde taşındı.
Yürüyüşün ardından 5. Yurt önüne gelen kadınlar ve LGBTİ+’lar basın açıklaması okudu. Açıklamanın tamamı şu şekilde:
ODTÜ 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü için bu sene de feminist öfke, isyan ve mücadele ile sokaklara dökülüyoruz. İşgallere, soykırıma, ırkçılığa, LGBTİ+ fobiye, cinsiyetçiliğe ve bunlardan beslenip güç kazanan patriyarkaya karşı buradayız! Yürüttükleri politikalar ile kadınlara ve lubunyaya karşı şiddetin önünü açan, kadın cinayetlerini ve nefret suçlarını hiçe sayan devlete tek bir şey diyoruz; Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz.
6 Şubat depreminin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen hükümetin ihmalleri devam ediyor. Rant, para uğruna yıktıkları şehirlerin suçunu AKP hükümetini seçmedikleri için halkın üzerine atmaya çalışıyorlar, tehdit ediyorlar. Deprem denilen ama aslında devletin yetersizliği ve umursamazlığı yüzünden ölen mücadele arkadaşımız Begüm Kırık ve onbinlerce insan için isyan ediyoruz!
Devletin ihmalkarlığı, faillere cezasızlığı bir politika olarak gütmesi ve kadın ve LGBTİ+ düşmanlığını günden güne körüklemesi bizi ölüme götürüyor. Geçtiğimiz 27 Şubat’ta, aynı gün içerisinde 7 kadın yakını erkekler tarafından öldürüldü. Bu 8 Mart “Gülistan Doku li ku ye?” dediğimiz beşinci 8 Mart. 5 Ocak 2020’de kaybettirilen Gülistan Doku hala bulunmadı, baş şüpheli Zaynal Akbarov tutuksuz yargılanıyor. Gülistan Doku’nun yakın arkadaşı Rojwelat Kızmaz da etkin arama yapmayan devlet tarafından ölüme terk edildi.
Devletin ihmalkarlığını en çok hissettiğimiz yerlerden diğerleri üniversiteler ve yurtlar. KYK’larda lubunyalar için güvensiz ortamlar yaratan, yurtlarda barındırmayanlar, kadın yurtlarına “özel” muamelelerle kadınları hukuksuz ve usulsüz muamelelere tabii tutanlar, ihmalkarlıkları sonucu arkadaşımız Zeren Ertaş’ı da aramızdan aldılar. Zeren Ertaş’ın ölümü kaza değildi, devletin ihmali sonucunda işlenmiş bir cinayetti.
Üniversitelerde ise, aktif işletilmeyen CİTÖB sonucunda cezasız kalan faillerle okullarımız güvensiz hale getirilmeye çalışılıyor. Okuldaki taciz ve şiddet süreçleri etkin yürütülmüyor, devlet maşası olan kayyumlar ile üstü örtülmek isteniyor. Son dönemde artan öğrenci intiharlarının politik olduğunu, kadın ve LGBTİ+’ların haklarını her gün kısıtlayarak umutsuzluğa sürükleyen AKP iktidarının rolünü biliyoruz. Bütün bunlara karşı, üniversitelerde feminist mücadeleyi örüyor ve ses çıkarıyoruz.
Bir yandan Kürdistan’da işgalci konumda olan, Kürt kadınların ve LGBTİ+’ların oy kullanma hakkını dahi fiilen uygulatmayan kayyumcu T.C. devleti, diğer yandan işgalci İsrail’le ticareti süregelen bir soykırımda dahi durdurmuyor. Gazze halkına 5 aydır uygulanan katliam kadınların temel ihtiyaçları gıdaya ve pede ulaşamamasına sebep olurken Türkiye İsrail’e en çok meyve-sebze ihraç eden, İsrail’in enerji ve çimento ihtiyacını karşılayan ülke. Biz feministler çok iyi biliyoruz ki birimiz özgür olana kadar hiçbirimiz özgür değiliz. Filistinli kadınların ve lubunyaların mücadelesini selamlıyor, direnişlerinden güç alıyoruz.
Bayram Sokak’ta her gün polis şiddetine ve işkencesine maruz kalan trans kadınların kaldıkları evler 3 ay süreyle mühürlendi. Kaldıkları evlerde her geçen gün transfobik devletin işkencesine maruz kalan trans kadınların en temel hakları olan barınma hakları yine transfobik devlet tarafından gaspedildi. Bizler Bayram Sokak’ta direnen transların yanındayız, onlarla dayanışıyoruz. Trans oldukları için herhangi bir yerde barındırılmayan, çalıştırılmayan, yaşatılmayan transların dayanışma çağrısını haykırıyoruz! LGBTİ+fobik ve kadın düşmanı devletin baskı politikalarına boyun eğmiyoruz!
Bugün İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kampüsünde 8 Mart için yürümek isteyen arkadaşlarımız gözaltına alındı. Bizler ne AKP iktidarının kadın ve LGBTİ+ düşmanı politikalarını ne kayyum rektörün şiddetini ve baskısını ne de hukuksuz gözaltıları kabul ediyoruz! Arkadaşlarımızı serbest bırakın. Direniyoruz, boyun eğmiyoruz! Kayyum rektör üniversitelerden defol diyoruz!
Biz feministler heteropatriyarkayı yıkacağız, patriyarkal kapitalizm tarafından öldürülmediğimiz bir dünya kuracağız. Biz yaşamak istiyoruz, yaşamanın inadı ve ısrarıyla her sene 8 Mart’ta toplanıyoruz, hiçbir yere gitmiyoruz, gitmeyeceğiz.Yaşamak için, umudu yeşertmek için, özgürleşmek için, feminist bir dünyayı inşa etmek için feminist isyandayız!
Sendika.Org