Filistin halkı ile dayanışma eyleminde sloganlarla Sakarya Caddesi’ne yürüyen kitle burada “Filistin’de işgale son! İsrail’le tüm ilişkilere son verilsin!” başlıklı bir basın açıklaması yaptı
Filistin’de İşgale Son Platformu “7 Ekim’den bu yana on binlerce Filistinli katledildi. Siyonist İsrail ve işbirlikçileri bu katliamı sürdürmeye devam ediyor” diyerek bugün (17 Mart) saat 17.00’de Ankara Konur Sokak’ta bir araya geldi ve Sakarya Caddesi’ne doğru yürüdü. Eylemde “Katil İsrail, Filistin’den defol” yazılı bir pankart ile Filistin bayrağı taşındı. Sakarya Caddesi’ne varıldığında bir de “Filistin’de soykırım var. Filistin halkıyla dayanışmaya” yazılı pankart açıldı. Açıklamayı Serdar Kibar okudu.
Filistin halkı ile dayanışma eyleminde sloganlarla Sakarya Caddesi’ne yürüyen kitle burada bir basın açıklaması yaptı. “Filistin’de işgale son! İsrail’le tüm ilişkilere son verilsin!” başlıklı açıklamada şunlar söylendi:
İşgal devleti İsrail ve işbirlikçileri Gazze’de soykırıma devam ediyor! 7 Ekim’den bu yana on binlerce Filistinli katledildi. İsrail işgal ve ırk ayrımı rejiminin Gazze Şeridi’ndeki soykırım saldırılarında şimdiye kadar, büyük çoğunluğu sivil olmak üzere, 31 binden fazla Filistinli hayatını kaybetti ve can kaybı sayısı artmaya devam ediyor. Ayrıca 73 binden fazla Filistinli yaralandı2 milyona yakın Filistinli zorla yerinden edildi. Öldürülenlerin yüzde 72’si çocuk ve kadın.
İşgal güçleri bir yandan beş aydır devam eden savaşın ardından 2,3 milyonluk Gazze nüfusunun yarısından fazlasının sığındığı Refah kentine de yoğun bir saldırı düzenlemeye hazırlanıyor. İsrail, Refah saldırı planının onayladığını, İsrail Savunma Kuvvetleri’nin Refah’ın “operasyonel olarak ve nüfusun tahliyesi için hazırlandığını” açıkladı. Diğer yandan Gazze’nin büyük ölçüde yaşanamaz hale gelmiş kuzey bölgelerinde her türlü yardım girişinden mahrum bırakılan halk, açlıkla ve salgın hastalıkla boğuşuyor. Hastanelerin büyük ölçüde devre dışı bırakıldığı Gazze’den açlıktan ve susuzluktan ölüm haberleri geliyor. Kıtlığın yansımaları olarak aralarında yaşlılar, kadınlar, hasta insanlar ve yeni doğanların da bulunduğu yüz binlerce Filistinli, açlık ve susuzluk nedeniyle ciddi ve yakın bir ölüm tehlikesiyle karşı karşıya.
İsrail soykırımı açlıkla da sürdürürken gıdaya erişmeye çalışan sivilleri hedef alıyor. İsrail işgal ordusu 29 Şubat tarihinde Harun el-Reşid caddesinde un ve gıda dağıtımını bekleyen sivil Filistinlilerin üzerine ateş açarak en az 112 kişiyi öldürdü.
Süregiden saldırılar neticesinde, Filistin halkının yaşadığı tarihsel kentler işgal ordusu tarafından yok ediliyor, asırların mirası olan tarihi yapılar enkaza çevriliyor ve şehirler her türlü altyapı imkanından yoksun bırakılıyor.
Bilindiği üzere Uluslararası Adalet Divanı, İsrail’in işgal ve kuşatma altındaki Gazze Şeridi’ndeki 2,3 milyon Filistinliye karşı gözle görülür bir şekilde soykırım uyguladığını tespit etti. Bu karar, tüm devletlere her türlü suç ortaklığına son verilmesi ve soykırımın önlenmesi yönünde hukuki sorumluluklar yüklüyor. Uluslararası Adalet Divanı’nın İsrail’e, Filistinlilerin öldürülmesi ve onlara zarar verilmesi de dahil olmak üzere tüm soykırım eylemlerini durdurma emrini vermiş olmasına rağmen, İsrail, mahkemenin emirlerine açıkça karşı çıkarak Filistinli sivilleri katletmeye, faaliyet halindeki son hastaneler de dahil olmak üzere altyapıyı yok etmeye, yaklaşan kıtlığı ve bulaşıcı hastalıkların Filistinliler arasında yayılmasını daha ağır hâle getirmeye devam ediyor.
Tüm bunlar olurken İsrail’in sömürgeci Batı’daki müttefikleri, Uluslararası Adalet Divanı kararının ardından İsrail’in hedef göstermesi üzerine, Filistinli mültecilere yardım ve destekten sorumlu BM kuruluşu olan UNRWA’ya (Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı) sağlanan fonları keserek tüm Filistinli mülteci topluluğunu ve Filistinlileri cezalandırıyor. Bu, İsrail’in soykırım kuşatmasının bir sonucu olarak kitlesel açlığın yaşandığı bir dönemde hayat kurtarıcı yardımın Gazze’ye ulaşmasını bilfiil önleyecek ve böylece İsrail’in süregiden soykırımında Batılı suç ortaklığının başka bir biçimini oluşturacaktır. UNRWA ayrıca tuttuğu kayıtlarla mültecilerin geri dönüş hakkının önemli dayanaklarından biri. Dolayısıyla İsrail, 1949’da kurulan UNRWA’yı hedef alarak, Filistin mücadelesini ve Filistinlilerin tarihsel haklarını hedef almış oluyor.
Soykırım da apartheid da, devletlerin, şirketlerin ve kurumların, özellikle de sömürgeci Batı’nın suç ortaklığı olmadan devam edemez. Soykırım Israil işbirlikçileriyle birlikte devam ediyor.
Türkiye devleti de, İsrail’le, soykırımın devam etmesini olanak sağlayan askeri, ticari, kültürel ilişkilerini sürdürmeye devam ediyor.
TÜİK Dış Ticaret İstatistiklerine göre Türkiye İsrail’e radar cihazları, çelik dikenli tel, silah parçaları, hava taşıtlarını fırlatma aksamları ihraç ediyor. Sürdürülen ticaret sayesinde Filistinliler bombalanıyor, kentler yok ediliyor. İsrail işgal devleti yüzbinlerce Filistinliyi kuşatma altında aç bırakarak ölüme mahkûm ederken İsrail tarım Bakanlığı verilerine göre Türkiye soykırım sürecinde İsrail’e en fazla meyve-sebze ihraç eden ülke. Türkiye’yi Ürdün, Hollanda, Fransa, İtalya ve Çin takip ediyor.
İsrail’le tüm ilişkileri sürdüren iktidar ve ortakları soykırıma da ortaklık ederken Erdoğan yerel seçim çalışmasında Gazze’yi kullanıyor: “Tayyip Erdoğan’ın dik ve dirayetli duruşunu mazlum Gazze halkı çok iyi biliyor” diyor. Murat Kurum 31 Mart’ta AKP kazanırsa Gazze kazanacak, Gazzeli mazlumlar kazanacak” diyor. Savaş iktidarının sürmesiyle yandaş sermaye gruplarının, yandaş şirketlerin, sermayesine sermaye katan ve İsrail’le ticaretin sürmesini haklı bulan cemaatlerin kazanacağı biliyoruz. Mazlum Filistin halkı, AKP iktidarını ve ortaklarını, İsrail ile işbirliğinden tanıyor.
Öncelikle iktidara sesleniyoruz: Timsah gözyaşlarına son verin! İşgal ve soykırım makinesini beslemeye son verin!
Gazze ablukasının kaldırılması için, İsrail ırkçılığını durdurmak için, Filistinli mültecilerin yurtlarına geri dönmesi için, Batı Şeria ve Gazze’nin işgaline son vermek için, İsrail vatandaşı Filistinlilere uygulanan apartheid’e son vermek için, Filistin halkının kendi kaderini tayini için İsrail’le tüm askeri, ticari, diplomatik, akademik, kültürel ilişkilere son verilsin!
Bizler bugün, Filistin’deki işgal ve katliama “dur” demek için, İsrail’le tüm ilişkilerin kesilmesi için mücadeleyi büyütmek için bir aradayız.
Filistin halkı, soykırım, işgal ve katliam işbirlikçilerini tanıdığı gibi dünya halklarının Filistin halkıyla dayanışmasını, soykırıma karşı büyüyen direnişini de biliyor. Filistinliler soykırım karşısında dururken ve kurtuluş mücadelesini ısrarla sürdürürken, biz umut ve gücü Cakarta’dan Washington’a, Cape Town’dan Londra’ya, Rabat’tan Bağdat’a kadar kitlesel gösterilerde, Belçika, İtalya, Yunanistan, Türkiye ve diğer yerlerde İsrail’e silah sevkiyatını durdurmaya yönelik sendikal eylemlerde; dünya çapındaki yüzlerce yaratıcı sivil itaatsizlik eyleminde (oturma eylemleri, barışçıl işgaller, grevler, vb.); hızla büyüyen tabandan BDS kampanyaları ve askeri ambargo çağrılarında; ırksal, yerli, iklim, cinsiyet ve sosyal adalet temelli hareketlerin güçlü dayanışma beyanlarında; önde gelen sanatçıların, yazarların, akademisyenlerin, soykırım konusunda uluslararası uzmanların yanı sıra ilerici Yahudi grupları, insan hakları ve sivil hak örgütlerinin kamuoyunda gündeme gelen açıklamalarında ve dünya çapında bir milyon yerel, tabandan gelen dayanışma eylemi ve yaratıcı girişimde ifadesini bulan küresel dayanışmadan alıyoruz.
Mart ayı boyunca dünya genelinde eylemler “apartheid haftası” kapsamında devam ediyor. Mart ayı boyunca İsrail rejminin ırkçı karakterini gözler önüne seren ve Filistin halkının varoluş mücadelesine omur veren eylemler yapılıyor. Bizler bir hafta boyunca Konur Sokakta yaptığımız, İsrail’in soykırımını ve Filistin direnişini anlatan serginin ardından bir kez daha Filistin’de İşgale Son demek için biraradayız. Filistin nehirden denize özgür olana kadar mücadeleyi, dayanışmayı büyüteceğiz.
Savaş suçu için değil insani yardım için sevkiyat yapılsın!
İsrail’le tüm askeri, ticari, diplomatik, akademik, kültürel ilişkilere son verilsin!
NATO’dan çıkılsın, tüm emperyalist üsler kapatılsın!
Filistin’de siyasi tutsaklara özgürlük!
Filistin’de işgale son!
Yaşasın işçilerin birliği halkların kardeşliği.
Sendika.Org