Muğla Yatağan’da deştin çimento fabrikasına verilen “ÇED olumlu” kararı yürütülen mücadele sonucunda iptal edilmişti. Kararın temziyen bozulmasını talep eden davalı idarenin talebi reddedildi. “ÇED olumlu” kararının iptali onandı
Muğla’nın Menteşe ilçesine bağlı Bayır Mahallesi ile Yatağan’daki Deştin Mahallesi’nde yapımına devam edilen çimento fabrikasına karşı köylülerin başlattığı mücadele sonuç vermiş, “ÇED olumlu” kararına karşı yurttaşların açtığı dava kapsamında, Muğla 2. İdare Mahkemesi, “ÇED olumlu” kararını iptal edilmişti. ‘ÇED olumlu’ kararının iptal edilmesinin ardından bugün sabah saatlerinde fabrikaya inşaat ruhsatını veren Menteşe Belediyesi ekipleri, fabrikada inceleme yapmış ve inşaatı mühürlemişti.
Davalı idare şu gerekçeleri sunarak “ÇED olumlu” kararının temyizen incelenerek bozulmasını istedi:
Mahkeme kararı ve gerekçesinde isabet bulunmadığı, ÇED Raporunun hazırlandığı tarihin ve o tarihteki bilimsel verilerin tespiti ve değerlendirilmesinin üzerinden 12 yıl geçtiği, işin tabiatı açısından süre aşımının çoktan gerçekleştiği, bilirkişiler tarafından değerlendirmenin işlemin tesis edildiği tarihteki verilere göre yapılması gerektiği, dava konusu işleme esas ÇED sürecinde kurum görüşlerinin alındığı, olumsuz bir görüşün bulunmadığı, kök bilirkişi raporuna yönelik itirazlarının değerlendirilmeksizin ek bilirkişi raporunun tanzim edildiği, Mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Mahkeme, kararın bozulmasına yönelik istemi reddederek ilk derece mahkemesinin verdiği kararı onadı.
Kararın tamamı şu şekilde:
İSTEMİN KONUSU : Muğla 2. İdare Mahkemesinin 13/09/2023tarih ve E:2022/2242, K:2023/1255 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Muğla ili, Merkez ilçesi, Bayır Beldesi, Tekağaçsırtı mevkiinde, Muğla Çimento San. ve Tic. A.Ş. Tarafındankurulması ve işletilmesi planlanan “Entegre Çimento Fabrikası ve Hammadde Ocakları” projesi için verilmiş olan 31/12/2014 tarihli ve 3754 numaralı “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu” kararının iptali istenilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; davanın süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin Muğla 2. İdare Mahkemesinin 09/05/2022 tarih ve E:2022/552, K:2022/503 sayılı kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 22/09/2022 tarihli, E:2022/4252, K:2022/8043 sayılı kararıyla bozulması sonrasında, davanın esası yönünden yapılan incelemede; iki jeoloji mühendisi, çevre mühendisi, ziraat mühendisi, orman mühendisi, meteoroloji mühendisi, maden mühendisi, harita mühendisi ve biyologdan oluşan bilirkişi heyeti ile yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde hazırlanan kök ve ek bilirkişi raporları ile dosyada yer alan bilgi ve belgelerin değerlendirilmesinden; Muğla ili, Merkez ilçesi, Bayır Beldesi, Tekağaçsırtı mevkiinde 775 hektarlık proje alanında, proje ömrü 40 yıl olan, 1.700.000 ton/yıl Klinker, 2.500.000 ton/yıl çimento üretim kapasitesi ve 13 adet hammadde ocağı (4 adet kalker, 9 adet kil ocağı) projesine ilişkin Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararına esas Nihai ÇED Raporunda, hammadde ocaklarının jeolojik ve hidrojeolojik özellikleriyle çevreye olası etkilerine dair açıklamaların çok yüzeysel ve yetersiz olduğu, yürütülecek faaliyetin Kazan Göletine zarar verme potansiyeli bulunduğu, yüzey ve yeraltı sularının olumsuz etkilenebileceği, kil ve kalker ocakları için şev duraylılık analizleri yapılmadan ocak geometrileri ve planlaması yapıldığı, ocak şevlerinin duraylılığı açısından risklerin belirlenmediği, üretim faaliyeti ile ilişkili emisyon debilerine yönelik detay verilmediği, nakliye sürecinde meydana gelecek emisyon değerinin dahi ÇED raporunda belirtilen değerlerin çok üstünde bulunduğu, ÇED raporunda yer alan açık ocak madenciliği sürecinde oluşacak emisyon değerlerinin denetime açık olmadığı, maden ocaklarından kaynaklı oluşacak pm10 ve çöken toz emisyonlarının ÇED raporuna doğru yansıtılmadığı, gürültü seviyesinin tespitinde tesiste kullanılacak makinenin/ekipmanın tamamının dikkate alınmadığı, meteorolojik verilerin güncel olmadığı, esas alınan verilerin yağışlar dışında tesisin yapılacağı rakım seviyesine çıkartılmadığı, nem oranının hatalı alındığı, hakim rüzgar yönüne dair çalışmaların hatalı bulunduğu, ÇED raporunda son derece düşük sayıda türe yer verilirken bazı taksonların ise sadece cins düzeyinde listede yer aldığı, proje alanı ve yakın çevresinde yürütülen çalışmalara yer verilmediği, güncel verilerin bulunmadığı, bitki listesinin uygun bilimsel yöntemle hazırlanmadığı, toz ve gaz emisyonundan kaynaklı ağaçların fotosentez yeteneğinin zarar göreceği, tozlaşmanın devamlılığını sağlayan arı ve diğer böceklerin uğrayacağı zarar neticesinde arıcılık ve çam balı faaliyetlerinin sekteye uğrayacağı, verimli devlet ormanı statüsünde 3 kapalı tam kapalılığa sahip alanda çok sayıda ağaç kesileceği, kesilecek ağaçların orman ekosistemine olası etkilerinin göz ardı edildiği bitkisel toprak sıyrılması ve depolanması işleminin usulünde rüzgar ve su erozyonu riski için tedbir öngörülmediği, sahanın orman sınırları içerisinde bitişiğinde olmasına, orman yangını riski bulunan ve yangına 1. derecede hassas bir alanda yer almasına rağmen orman yangınlarıyla mücadele eylem planının bulunmadığı, 13 ruhsat sahası içinde nerede üretim yapılacağı veya ruhsat sahalarının ne kadarlık alanlarında işletme yapılacağının belirtilmediği, çimento fabrikası dışında çok büyük bir alanda nispeten toz oluşumu açısından açık şartlarda nispeten kontrolsüz durumda 13 maden alanında oluşacak toz oluşumuna ilişkin açıklamanın ve kümülatif etkinin detaylı olarak açıklanmadığı, oluşacak tozun tarımsal alanlara ve bitkilere olan etkileri ile alınacak önlemler ile ilgili detaylı bir çalışmanın yapılmadığı, uyuşmazlık konusu sahaya 90 metre mesafeden başlamak üzere çok sayıda zeytinlik alan ile tarım arazisi olduğu, hammadde sahalarının işletilmesi ile oluşacak tozun, 3 km sınır içinde bulunan zeytin ağaçlarının yapraklarındaki stomaları kapatarak zeytin ağaçlarının vejetatif (yaprak dal ve gövde oluşumu) ve generatif (çiçeklenme, meyve oluşumu) gelişimini doğrudan olumsuz olarak etkileyeceği, bu etkinin hammadde ocakları ve çimento fabrikasının uzun süreli işletme ömrü dikkate alındığında katlanarak artacağı, bu bağlamda, uyuşmazlık konusu tesis ve maden ocaklarında yürütülecek faaliyetin 3573 sayılı Kanunun 20. maddesine uygun bulunmadığı, ayrıca projenin tarımsal alanlara olası etkilerinin ve alınacak önlemlerin de ayrıntılı biçimde değerlendirilmediği, çevresel etki değerlendirmesi sürecinde anılan projenin çevresel etkilerinin yukarıda zikredilen hususlar yönünden yeterince irdelenmediği, eksiklikler içerdiği, Çevresel Etki Değerlendirmesi raporunda getirilen çözümlerin yeterli olmadığıanlaşıldığından; dava konusu Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından; Mahkeme kararı ve gerekçesinde isabet bulunmadığı, ÇED Raporunun hazırlandığı tarihin ve o tarihteki bilimsel verilerin tespiti ve değerlendirilmesinin üzerinden 12 yıl geçtiği, işin tabiatı açısından süre aşımının çoktan gerçekleştiği, bilirkişiler tarafından değerlendirmenin işlemin tesis edildiği tarihteki verilere göre yapılması gerektiği, dava konusu işleme esas ÇED sürecinde kurum görüşlerinin alındığı, olumsuz bir görüşün bulunmadığı, kök bilirkişi raporuna yönelik itirazlarının değerlendirilmeksizin ek bilirkişi raporunun tanzim edildiği, Mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idare yanında Müdahil tarafından; davalının temyiz gerekçelerine ek olarak Mahkeme kararının kamuoyu baskısı ile tesis edildiği, proje alanının “Entegre Çimento Fabrikası” kurulması amacıyla 1/1000’lik ve 1/5000’lik planların hazırlandığı, yatırım yapılacak yerle ilgili imar durumunun kesinleştiği, bu alanda farklı bir yatırım yapılmasının mümkün olmadığı, Mahkeme ilamında ÇED kararına konu saha ve bu sahada inşa edilecek tesisin faaliyeti ile ilgili bir iptal gerekçesinin sunulmadığı, davaya konu ÇED Olumlu raporu dosyasının dava önce yargı denetimine tabi tutulduğu, kesin hükme konu olduğu, yeni bir ÇED raporu olmadığı, Muğla 1. İdare Mahkemesinin E:2014/421, K:2015/236 sayılı dosyası ile yargısal denetime tabi tutularak Danıştay incelemesinden geçip kesinleştiği, dört madde olarak belirtilen eksiklik nedeniyle kararın iptaline karar verildiği, bu dosyada eksikliğinin giderilip giderilmediğinin denetiminin yapılması gerektiği, yargılama yetkisinin bilirkişilere devredildiği, bilirkişi raporunun sonuç kısmında ortak değerlendirme yapılmadığı, raporun subjektif değerlendirmeler ile hazırlandığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
TETKİK HÂKİMİ : Esra KAYA URAZ
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konuMuğla 2. İdare Mahkemesinin 13/09/2023tarih ve E:2022/2242,
K:2023/1255 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan İdare Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20/A-2-(i) maddesi uyarınca, kesin olarak,
11/01/2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sendika.Org