Şubat depremlerinin birinci yıldönümü yaklaşırken Batıkent halkı sokaktaydı. Batıkent Emek ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısı ile toplanan Batıkentliler Murat Karayalçın Meydanı’nda basın açıklaması yaptı
Depremin 1. yılı yaklaşırken Batıkent Murat Karayalçın Meydanı’nda toplanan Batıkentliler basın açıklaması yaptı. Batıkent Emek ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısı ile toplanan halk, 6 Şubat’ta savaşa değil yaşama yatırım yapmayan devletin nelere sebep olduğunun görüldüğünü belirtti.
Hayatı kurtarılabilecek birçok insanın geç kalınmasından ötürü hayatını kaybettiğini vurgulayan Batıkentliler, hayatta kalanların ise 20 milyon tona yakın enkazın sonucu oluşan molozlar ve asbest içerisinde yaşamaya mahkum edildiğini vurguladı. Sadece 6 Şubat için toplanan 115 milyarın akıbeti sorulurken felaketi katlayan şeyin Erdoğan ve iktidarının deprem vergileri dahil bütün kaynakları sermayenin çıkarları için harcaması olduğu söylendi.
Basın açıklamasının tamamı şu şekilde:
6 Şubat depreminin yıldönümüne 2 gün kaldı. 1 yıldır depremin etkileri katmerlenerek devam ediyor. Batıkent emek ve demokrasi güçleri olarak kaybettiğimiz canları anmak ve rant düzeninden hesap sormak için bugün bir aradayız. 1 yıldır halka yaşatılanları ne unuturuz ne de affederiz. Bizleri yıkıntıların altında bırakanlardan hesap soracağız.
1 yıl önce memleketin yarısını etkileyen deprem felaketi binlerce canımızı bizden koparttı. Acımız da öfkemiz de çok büyük. Büyük çünkü deprem kaçınılmazsa alınacak önlemler de kaçınılmaz olmalıydı. En önemli ilk 72 saatte devlet deprem bölgesinde değildi. Savaşa yatırım yapan iktidarın yaşama yaptığı yatırım bir kez daha gözler önüne serildi. AFAD deprem bölgesine ilk 72 saatte ulaşmadığı gibi bazı bölgelere haftalar sonra gitti, hatta bazı noktalara uğramadı. Kurtarılabilecek pek çok hayat geç kalınmasından kaynaklı kurtarılamadı. Ailelerinden, evlerinden, kentlerinden olanların acil ihtiyaçları günlerce karşılanmadı. Kızılayın çadır dağıtması gerekirken çadırları sattığı ortaya çıktı. 1 yıldır ne çürük binaları yapan müteahhitlerden ne de imar affı çıkaranlardan gerçek bir hesap sorulmadı. Hayatta kalanlar 20 milyon tona yakın enkazın sonucu oluşan molozlar ve asbest içerisinde yaşamaya mahkum edildi. Akp-mhp iktidarı enkazları kaldırıp molozunu, demirini satmak ve bunun ihalelerini yapmakla meşguldü. Açık açık bu halka karşı bir insanlık suçu işlendi. Sadece 6 Şubat depremleri için 115 milyar lira toplandı ama nerede ve ne için kullanıldı bilmiyoruz. Kayıp çocuklar tarikat yurtlarında bulundu ama hala kayıp çok fazla yetişkin insan ve çocuğun akıbetini bilmiyoruz. Depremin üzerinden bir yıl geçti ancak deprem bölgesinde yeni bir yaşam kurulmuş değil. Barınma, beslenme, sağlık, ısınma ve eğitim gibi en temel insanı haklara ulaşım çok sınırlı. Bir yıldır deprem bölgesinin ihtiyaçları karşılanmıyor.
“Felaketi katlayan şey Erdoğan iktidarının deprem vergileri dahil bütün kaynakları sermayenin çıkarları için harcamasıdır”
Bugüne kadar yapılan bütün bilimsel uyarılara ve meslek örgütlerinin tüm çağrılarına rağmen hükümet ve devlet yöneticileri deprem tehlikesine karşı gerekli tedbirleri almadılar. Aksine rantı büyüttüler. Göz göre göre halkı bir felakete sürüklediler. Sonuç halk için tam bir yıkım oldu. ”Asrın felaketi” denilerek deprem katliamının üzeri kapatılmaya çalışıldı ancak bizler gerçek sorumluları biliyoruz. Felaketi katlayan şey Erdoğan iktidarının deprem vergileri dahil bütün kaynakları sermayenin çıkarları için harcamasıdır. Halkı yok sayan imar politikalarındaki ısrarıdır. Yaşadığımız acıların nedeni sözü edildiği gibi bir “kader planı” değil doymak bilmeyen kar ve rant hırsıdır. Son yaşadığımız deprem gerçeği de gösterdi ki depremle birlikte halkın üzerine çöken tam olarak kapitalist yağma düzenidir. Bilimi dışlayan bir imar planı yeni felaketler doğuracaktır. Kentlerin yeniden inşasında müteahhitler değil o kentin emek ve meslek örgütleri, halk güçleri, bilim ve kültür insanları söz sahibi olmalıdır.
Kapıdaki İstanbul depremine bilimin yol göstericiliğinde hazırlanmalı rant için değil halkın insanca yaşam hakkı için konutlar inşa edilmelidir. İnsanların en temel hakkı olan barınma nitelikli ve parasız olmalıdır. Kentlerde hem niteliksiz yapılarda oturup hem de fahiş kiralarla bu yoksullukta mücadele ediyoruz.
Depremin 1.yılında bir kez daha halkımıza başsağlığı diliyor, işçi ve emekçileri, emek ve meslek örgütlerini, demokrasi ve halk güçlerini mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz. Yaralarımızı birlikte saracağız deprem katliamının hesabını birlikte soracağız ve ülkemizi bu karanlıktan birlikte kurtaracağız.
Sendika.Org