8 Temmuz 2018’de Tekirdağ’ın Çorlu ilçesine bağlı Sarılar Mahallesi yakınlarında trenin raydan çıkarak devrilmesi sonucu 7’si çocuk 25 kişinin yaşamını yitirdiği, 328 kişinin ise yaralandığı katliam sonrası demir yolu hattına ilişkin ihmaller zinciri basına yansırken, yakınlarını kaybeden aileler adalet mücadelesi vermeye devam ediyor
8 Temmuz 2018’de Tekirdağ Çorlu’da 7’si çocuk 25 kişinin hayatını kaybettiği, 300’den fazla kişinin de yaralandığı tren katliamının 18. duruşması Çorlu Halk Eğitim Merkezi’nde görüldü.
Duruşma öncesinde Çorlu Santral Durağından yürüyüş yapan aileler, yaşamını yitiren yakınlarının isimlerini söyleyerek andı ve adalet taleplerini yineledi. Yürüyüşün ardından Çorlu Halk Eğitim Merkezi önünde basın açıklaması yaptılar.
Duruşma Çorlu 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nce Çorlu Halk Eğitim Merkezi Konferans Salonu’nda başladı.
17.42 | Duruşma sanık savunmaları ile devam ediyor.
15.45 | Av. Emre Erdal sanıkların kusur durumları ve tutuklanmaları taleplerine dair beyanda bulunuyor.
15.30 | Av Onur Şahinkaya: Dosyada bulunan sanıklar bu kazanın böyle yaşanma ihtimalini biliyordu ve keyifleri kaçmasın diye hiçbir şey yapmadılar. Lokal yağmurları öngörmelerine rağmen, hattı yavaşlatabilrlerdi, hattı durdurabilirlerdi; yaya devriyeyi arttırabilirlerdi ama hiçbirini yapmadılar. Peki neye güvendiler? Kendilerine bir şey olmayacağına güvendiler! Bu zamana kadar görevden alınmamalarına Genel müdürlüğün kapalı kapılar arkasında onlarla yaptığı toplantılara; vaatlere güvendiler.
14.57 | Av. Selvi Yüzbaşıoğlu sanıkların kişiselleştirilmiş kusurları ile görev ve sorumluluklarına ilişkin detaylı açıklamalar yapıyor.
14.40 | Av. Onur Şahinkaya: Burada bulunan sanıklar işe hakimler mi, engelleme kabiliyetleri var mı, engellemişler mi ve son olarak tüm bunlara rağmen görevlerine devam etmişler mi, bizi bu ilgilendiriyor. Tüm sanıklar açısından bu menfezleri denetleme, temizleme, raporlama görenleri var. Bilirkişi raporlarına göre menfezler şans eseri ayakta duruyor. Tüm bunların farkında olup rapor tutmuyorlar. Keşifte siz de vardınız sayın başkan. Gözleriyle gördükleri bu durumu kendi pozisyonlarını tehlikeye atmamak için rapor tutmamışlar. Bilirkişinin raporuyla da teyit edildi ki yapılmayan imalatlar kazayı önleyebilirmiş. Sanıklar savunmalarında da anlattılar; ‘olmasa da olur’ diye işlerini yürütmüşler. Yargılama başlayınca uyum toplantıları yapmışlar. Savunmalarını uyumlu hale getirmek ve Genel Müdürlüğe uydurmak için toplanmışlar. Bilirkişinin olaya dahil ediliş biçimine ve rapora da çok güvenmişler. Kendileri sanık olması gereken kişilerden rapor alındı bu dosyada. Yaşanan olayı afet ve felaket gibi gösterdiler. Alınan raporların alınış biçiminden ve rapor tanzim edenlerden sanıkların haberdar olmadığını düşünebilir misiniz? Bu sanıklar olaydan önce neye güveniyorlarsa yargılamada da aynı şeye güveniyorlar. Yukarıya doğru olayın aydınlanmaması ve birbirlerini korumak konusunda epey istikrarlı hareket ettiler ama bu tutumları ifadelerle belgelerle ortaya çıktı. Bu tutumun kararda da etkisi olmalıdır. Şuna inanmamızı istiyorlar: Düz arazide 1000 metre ötedeki yağışı, bir yol bekçisi olsaydı dahi göremezdi, diye bir senaryoya TCDD bile bizi inandırmaya çalıştı. Yol bekçiliğinin ne kadar gereksiz bir işlevi olduğunu düşündürmeye çalıştılar. Yukarıyı memnun eden, ‘TCDD çok hızlı çalışıyor’ diye reklam eden, olayı önleyebilecek yol bekçilerinini uygulamadan kaldıran da bu sanıklardı… Risk analizleri yeterli miydi, doğru düzgün yapıldı mı, diye araştırmaya çok gerek yok. Yapılmadı ve risk gerçekleşti. 25 insan öldü. Tüm bunları göze alan bu sanıkların bir daha bu olayların meydana gelmemesi için olası kast ile cezalandırılmaları gereklidir.
14.34 | Duruşma devam ediyor.
13.04 | Katılan vekillerinin bir kısmı dinlendikten sonra duruşmaya saat 14.00’a kadar ara verildi.
13.01 | Mehmet Öz: Hepimiz bu facianın nasıl yaşandığını biliyoruz artık. 2016 yılında ahşap traversler betona çevrildi. TCDD‘ye soruldu ve TCDD çevrilmedi dedi. Ama sonradan çevrildiği ortaya çıktı. Mahkemeyi yanıltmaya çalıştılar. Bu yargıma a üst düzey çalışanları koruyan bir yargılama oldu. Sizin gücünüz yetmediyse gücü yeten görev alsın. Alt yapı düzgün olsaydı; denetlemeler yapılsaydı bu katliam olmayacaktı. Hepiniz biliyorsunuz
12.59 | Fatih Sel: Bizim kazadan sonra Ankara kazası oldu. O gün biz aynı şeyi tekrar yaşadık. Emsal bir ceza verin; dursun bu katliamlar artık.
12.57 | Zeliha Bilgin: Yakınlarımın adaletini istiyorum sizden. Ben bir gecede bir morgta 4 yakınımla vedalaştım. Biz manevi olarak cezalandırıldık. Neden? Bu işini yapmayanlar yüzünden. Bizi anladığınızı düşünüyorum. Ben de işte çalışıyorum ve işim neyse yapmak için çırpınıyorum ama bunlardan bir tanesi bile işini yapmamış.
12.55 | Selen Şahin: Ben o kazayı yaşadım ve kardeşimi kaybettim. Buraya her geldiğimizde suçluların yaptıkları işten haberdar bile olmadıklarını anlıyorum, en yüksek cezayı verin ve amirlerini de çağırın.
12.52 | Mısra Öz: Ben 6 yıldır oğlumun özlemiyle kahroluyorum. 5 yıldır sizi anlamaya çalıştık ama siz bizleri anlamaya çalışmadınız. Vereceğiniz kararla içimiz soğumaz. Çünkü İsa Apaydın ve yardımcısı Ali İhsan Uygun’u buraya tanık olarak bile getirmediniz. Sanıklar bir gün bile işlerinden olmadılar; koltuklarından kalkmadılar. Bugün bu sanıklar ellerini kollarını sallayarak buradan çıkmasınlar. Aksi halde siz de bunların başkalarını da öldürmesi için kamuda çalışmalarını sağlamaya devam etmiş olacaksınız.
12.51 | Melih Kurtuluş: Buradan çıkacak karar bütün kamu görevlileri için de emsal olacak ve yol göstertecek. Kamu güvenliğini dikkate alan bir karar çıkmasını istiyorum
12.50 | İsmail Kartal: Herkes ve mahkeme heyeti o gün o feryatları duymalıydı. Menfezin şimdiki hali nasıl olması gerektiğini gösteriyor; menfez öyle değildi; şimdi diğer menfezler de öyle değil. Mahkeme heyetine sesleniyorum. Üstlere giden yolu da açın.
12.50 | Hüseyin Şahin: TCDD’nin bir kanunu varmış; 6 yıldır onu dinliyoruz; onu öğrendik; anladık ki kasten olmuş bu kaza. Evlatlarımızı parça parça topladık ordan. Kanunlar kitaplar uygulansın artık.
12.50 | Funda Dikmen: Bu işini bilmezler yüzünden 2 kızımı kaybettim; bana bıraksanız kısasa kısas istiyorum; 11 saat trenin altında kalsınlar, yaşam savaşı versinler; ama bunu yapmazlar biliyorum
12.50 | Ekrem Tuna: Bana eşimin son sözü; “Ekrem ne oluyor; ölüyorum” oldu. 6 senedir biz cezalandırılıyoruz. Şimdi asıl sorumluları cezalandırın.
12.50 | Sena Köse: Benim kızım bir daha dünyaya gelmeyecek. Ama başla Senalar başka Ardalar, başla Bihterler ölmesin diye çabalıyoruz. Bu sanıklar cezalarını çeksin; ama üst makamlarda sorumlu, onları da getirin; bizi daha fazla oyalamyın.
Sendika.Org