İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, “Yaşlı hakları tanınsın, yaşlılara yönelik ayrımcılığa son verilsin” başlığıyla 1 Ekim Yaşlılar Günü dolayısıyla yazılı bir açıklama yayımladı. Açıklamada sorunların çözümü için gereklilikler sıralandı
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, 1 Ekim Yaşlılar Günü dolayısıyla yazılı bir açıklama yayımladı.
Türkiye’de yaşlı nüfusun diğer yaş gruplarına göre daha yüksek bir hızla artış gösterdiğini, çocuk ve gençlerin toplam nüfus içindeki oranı azalırken yaşlıların toplam nüfus içindeki oranının arttığını, oransal olarak yaşlı nüfus yapısına sahip ülkelere göre hala genç bir nüfus yapısına sahip olsa da Türkiye’de yaşlı nüfusun sayısal bakımdan oldukça fazla olduğunu gösteriyor.
Gittikçe artan sayılarına rağmen yok sayılan yaşlıların da her birey gibi hakları var. Yaşlılar; uygun güvenli bir çevrede yaşama, beslenme, barınma, sağlık hizmeti alma, yeterli gelir olanaklarına sahip olma, uygun eğitim ve öğretim programlarına ulaşma, eğitsel ve kültürel etkinliklere aktif olarak katılma, aile, yakın çevre, toplum ile kuşaklararası yardımlaşmayla desteklenme, gereksinim duyduğunda profesyonel bakım hizmeti alma, kişisel saygınlığını geliştiren hizmet ve olanaklardan , yeni teknik ve teknolojilerinden yararlanma gibi evrensel haklara sahipler.
Birleşmiş Milletler dünya nüfus tahminlerine göre 2022 yılı için dünya nüfusunun 7 milyar 975 milyon 105 bin 156 kişi, yaşlı nüfusun ise 782 milyon 998 bin 642 kişi olduğu tahmin edildi. Bu tahminlere göre dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 10’nu oluşturan yaşlı nüfusa dünyanın pek çok yerinde bu hakları yeterli düzeyde sağlanmadığı gibi, Türkiye gibi ülkelerde yaşlılar topluma ve devlete yük, işe yaramaz bireyler olarak sunulmakta, toplum yaşamına katılmalarına imkan yaratılmayarak toplumda yaş ayrımcılığı (ageism) ve yaşlanmaya ve yaşlılığa karşı nefret ve korku (gerontofobi) geliştirilmektedir.
Türkiye’de toplam yaşlı nüfusun % 92,2 sini oluşturan 65-84 yaş aralığındaki nüfusun önemli bir bölümü yaşamsal gereksinimlerini karşılayabilmek için yeterli gelirden yoksun olduğundan, hayatta kalabilmek için çalışmaya ya da başkasının desteğine ihtiyaç duymaktadır. Yaşamın temel ihtiyaçlarına erişimde kilit sorun olan yoksulluk ve işsizlik, toplumun geneli için ciddi bir sorun olmakla birlikte, sosyal destekten yoksunluğuna ek olarak istihdamda dezavantajlı konumu nedeniyle yaşlı nüfusu daha derinden etkilemektedir. Nitekim yaşlı nüfusun iş gücüne katılma oranı 2016’da yüzde 11,8 iken, 2020’de yüzde 10’a gerilemiş, 2021 yılında %11,3’e yükselmiştir. işsizlik oranı 2016’da yüzde 2,6 iken 2020’de yüzde 2,7 olarak tespit edilmiştir. Buna paralel olarak yaşlı bağımlılık oranı; 2016’da yüzde 12,3 iken 2021’de yüzde 14,3’e ve 2022 yılında 14,5’ e yükselmiştir.
2022 yılı itibariyle toplam 26 milyon 75 bin 365 hanenin %24,1’inde yani 6 milyon 276 bin 433 hanede 65 ve daha yukarı yaşta en az bir fert bulunan Türkiye’de , yoksulluk yanında ekonomik, sosyal ve kültürel değişim ve koşullara bağlı olarak ailelerin yaşlılarıyla birlikte yaşama davranışından uzaklaşması, yaşlıların sorunları ile daha fazla baş başa kalmalarına neden olmaktadır. Nitekim;. %74,7’sini yaşlı kadınlar, %25,3’ünü ise yaşlı erkeklerin oluşturduğu bu yaşlıların 1 milyon 632 bin 874’ü tek başına yaşıyor.
Yaşlı nüfusun kamu hizmetlerine erişimini etkileyen faktörler arasında sayılabilecek okur yazarlık oranı konusunda yaşlı nüfusun cinsiyete göre dağılımı ayrıca dikkat çekmektedir. 2021 yılı’nda okuma yazma bilmeyen yaşlı kadınların oranı yüzde 24,2, yaşlı erkeklerin oranı ise yüzde 4,7 olarak tespit edilmiştir. Bu durum yanlız yaşayan yaşlı nüfusun 74,9’unu oluşturan yaşlı kadınların sorunlarına da yansımaktadır.
Okur yazarlık ve eğitim durumu yaşlılıkta sahip olunan geliri ve kişinin yoksulluk durumunu da belirleyebilmektedir. Nitekim yaşlı kadınların yaşlı erkeklere gore 2 puan daha yoksul oldukları tespit edilmiştir.
Eğitim durumu yaşlıların teknoloji ile ilişkilerini de etkilemektedir. Hane Halkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması sonuçlarına göre, İnternet kullanan yaşlı bireyler arasında İnternet kullanan yaşlı erkeklerin oranı 2022 yılında yüzde 43,8 iken yaşlı kadınların oranı yüzde 30,3 olarak tespit edilmiştir
Yaşlılara karşı takınılan tutum ve politikalar, yaşlıların sağlıklı bireyler olarak yaşama katılmalarına , hatta hayatta kalmalarına ciddi engeller oluşturmakta, yaşlı nüfusa ve yaşlılığa karşı korku ve nefret yanında yaşlılara karşı olumsuz önyargı ve ayrımcılığı beslemekte, yaşlı haklarını yok saymaya götürmektedir.
Açıklamada “yaşlı haklarının” yakın tarihteki gelişimine dair bazı noktalar da hatırlatıldı.
Açıklamanın sonunda şunlar söylendi:
2023 yılı itibariyle, halihazırda Devlet sorunlara kalıcı çözümler üretmek yerine sorunların geçiştirilmesini tercih etmekte bu durum sorunları daha da boyutlanmasına neden olmaktadır.
Nitekim, İçinde bulunduğumuz yıl boyunca devam eden, 65 yaş üstü nüfusa kent içi ulaşımda sağlanan avantajların geri alınması tartışmasında, yaşlı nüfusun ulaşım araçlarından yararlanması lüks olarak görülerek, ekonomik krizin yükü üzerlerine yıkılmaya çalışılmıştır.
Devlet tarafından desteklenen “ailesi baksın” anlayışı, ekonomik kriz döneminde yaşlıların sokağa atılmalarına ya da aile içinde şiddet ve kötü muameleye katlanmaları mecburiyetine yol açmaktadır.
Yine; Yaşlıların sosyal güvenlik sisteminde tanımlanmamaları, Türkiye’de “sosyal yardım ve sosyal hizmet” tekniğinin kabul edilmesi, yardımların yoksullara ulaştırılma yöntemi, insanların muhtaç olduklarını kanıtlamak zorunda bırakılarak damgalanmaları, uygulamalardaki ötekileştirme ve ayrımcılık, insanlık onurunu zedelemekte ve ciddi bir hak ihlali düzeyine ulaşmaktadır.
Yaşlı hakları yok sayıldığı ve gerekli düzenlemeler yapılmadığı için yukarıda kısmen belirttiğimiz sorunlar giderek artmakta, yaşlılar devasa sorunların içinde yalnız bırakılmakta, değersizleştirmeye ve ayrımcılığa maruz bırakılmaktadırlar. Tabloyu insan haklarına uygun olarak yeniden dizayn edebilmek, yaşlıları bir yük değil, önemli birer değer olarak görmek ve birikimlerinden tecrübelerinden toplumu yararlandırabilmek için devletin, sorumluluklarına uygun davranmasını sağlamaya, toplumun yaşlılara hak ettikleri değer çerçevesinde tutum belirlemesine ve var olan sorunlara kalıcı çözümler üretilmesine ihtiyaç bulunuyor.
Son olarak; yaşlı haklarının sağlanması konusunda devletin taşıdığı sorumluluk yanında, birey ya da toplum olarak sorumluluklarımızın bilincinde olmanın sorunun çözümüne katkısını göz ardı edemeyiz.
Ve sorunların çözümü için;
Öncelikle ;
- Yaşlı haklarının tanınması ve geliştirilmesi,
- Yaşlıların, evrensel insan haklarına erişiminin sağlanması,
- Yasalarla güvence altına alınmış hak temelli bir sosyal güvenlik sisteminin hayata geçirilmesi,
- Ageism ve gerontofobiye karşı etkin mücadele edilmesi,
- Yoksulluğun önlenmesi,
- İnsan onuruna yaraşır bir yaşam için gereken temel ihtiyaçların sağlanması, sosyal hizmetlerin yeterli düzeye getirilmesi,
- Toplumsal ilişkilerde sevginin, dayanışmanın, güvenin, eşitliğin oluşturulması gerekmektedir.
Yaşlılar yük değil değerdir. Yaşlı hakları tanınsın, yaşlılara yönelik ayrımcılığa son verilsin!
Sendika.Org