Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Dünya Mimarlık Günü etkinliklerini duyurduğu basın toplantısında yetkililere “Kentler hakkında kararlar verirken bilim insanlarına danışın, mimarların sesine kulak verin” çağrısında bulundu
Mimarlar Odası Ankara Şubesi 2023 teması “Dirençli Topluluklar için Mimarlık” olan Dünya Mimarlık Günü’nde, yetkililere “Kentler hakkında kararlar verirken bilim insanlarına danışın, mimarların sesine kulak verin, doğruları söyleyenleri dinleyin. İhalelerin peşinde koşanlara değil, gerçekten sağlıklı çevre üretmek isteyenlere kulak verin” çağrısında bulundu.
Basın toplantısına Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Başkan Yardımcısı Ali Atakan ve Şube Sekreteri Nihal Evirgen katıldı.
Basın toplantısında konuşan Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, “Buruk bir mimarlık günüyle karşı karşıyız. Çok dirençli olmak zorundayız. Mimarlar Odası Ankara Şubesi, dirençli bir şekilde, kararlılıkla doğruları söylemeye devam ediyor. Pek çok yanlış uygulamanın bedelini kentlerimiz ve insanlarımız ödüyor. Bunu yaşanan deprem ve sel felaketlerinde görüyoruz. Yerel yönetim politikalarında hangi parti olursa olsun, yanlışlarını söylemekten kaçınmıyoruz. Mimarlık ortamı yaşadığı coğrafyasıyla birlikte dünyanın bütün sorunlarına politika üretebilecek alanda duruyor çünkü öznesi ve nesnesi insan, doğa ve yaşam alanımız. Nefes alabiliyorsak nefes aldığımız her yerde ve bizim için barınma sürecimizi tanımlayan her alanda ve onun içindeki her politikada bizim söyleyecek sözümüz var. Mimarlara kulak vermedikleri için depremlerde binlerce can kaybı oluyor ve binalar yıkılıyor, sellerde altyapı çöküyor” dedi.
Candan, mimarları ve vatandaşları Dünya Mimarlık Günü etkinliklerine davet ederek, sözlerine şöyle devam etti:
Sadece yönetim kurulu üyelerimiz değil, mimar meslektaşlarımız çok yoğun baskı altında. Kamudan iş aldıklarında ihale süreçlerinde ihalelerin tekelleşmesiyle, tasarımlarına karışılmasıyla karşı karşıyalar. Özel sektörde ücretli çalışan meslektaşlarımız sigortasız çalıştırılıyor ve hatta bunun denetlenmesi sürecindeki protokolümüzü iptal eden bir iktidarla karşı karşıyayız. İşsizlik aldı başını gidiyor, 132 mimarlık fakültesi var her yıl 6 bin kişi mezun oluyor. Kamuya 10 bin imam atanırken bir tane mimar atanıyor. Türkiye bu yüzden dirençli hale gelemiyor bu yüzden depremlerde bu kadar çok can kaybı yaşıyoruz. Sonra medeti yurtdışından mimar getirmekle çözeceklerini düşünüyorlar. Onlar işin vizyonunda biz işin altyapısındayız. Bu ülkede on binlerce mimar varken uluslararası sermayenin deprem bölgesinde at koşturmasına sessiz kalmayacağız.
Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreteri Nihal Evirgen ise şunları söyledi:
UIA 1985 yılından bu yana Dünya Mimarlık Günü’nü bir tema çerçevesinde dünyanın pek çok ülkesinde kutluyor ve mimarlara sorumluluklarını hatırlatıyor. Dünyada sağlıklı çevrenin oluşturulması için mimarların üzerlerine düşen görevleri hatırlatıyor. Bu konuda bir farkındalık yaratmaya çalışıyor. Tüm ülkelerde kırsalla, kentsel alanlar arasındaki ilişki farkındalığının yaratılmasına özel önem atfediyor. Dirençliliğin bizim için aslında anlamının ne olduğunu doğru anlamak gerekiyor. Toplulukların dirençli olabilmesi için yaşadığı çevrenin dirençli ve uyarlanabilir olması gerekiyor. Başımıza gelecek her türlü senaryoya göre dayanımının artırılması büyük önem taşıyor. Kentlerin hem toplulukların hem de kentlerin karşılaştığı afetler ve olağanüstü haller ve olaylar karşısında hemen uyum sağlama yeteneğinin güçlendirilmesi, kentsel sistemlerinin sürdürebilirliğinin sağlanması yaşamın kaldığı yerden devam edebilmesi için güncel duruma uyarlanabilir olması gerekiyor. Bunun içinde toplulukların ayakta kalması bütün ihtiyaç duydukları barınma gıda sağlıklı suya erişim gibi birçok altyapı özelliklerine kavuşuyor olması lazım. Bu da aslında sağlıklı ve sürdürülebilir kentlerin sağlanmasıyla mümkün. Mimarların sorumluluğu burada önemli, Türkiye dirençli bir topluluk, dirençli kentler üretmesi zorunlu ülkeler arasında. İklim krizinin karşılaştığı afetlerle en yüksek risk altında olan ülkelerden biri Türkiye. Su, gıda krizi afetlere karşı deprem bölgesinde bulunulması nedeniyle karşılaştığı durumlar seller her yıl daha da artıyor. Yaşadığımız bütün sorunlu durumlar karşısında Türkiye en kırılgan ülkelerin başında geliyor.
Evirgen sözlerine şöyle devam etti:
Deprem bölgesinde insanların hala barınma olanaklarının sağlanmadığını, sağlıklı suya erişemediğini ve gıda krizini görüyoruz. Eğitim alanlarının yeterli düzeyde sağlanmadığını, 8 ay geçmesine rağmen deprem bölgesinde ciddi sorunların devam ettiğini görüyoruz. Dirençlilik tam da bu anlamda büyük önem taşıyor. Kentlerimizin bütün bu afete karşı 8 ay geçmesine karşın kendisini sağlıklı kılamadığını görüyoruz. Bizim mesleğimiz bunların yapılabildiğini gösteriyor. Yurtdışından star mimarlarla bir rant mekanizması yeniden yeniden üretiliyor, oysaki bizim mimarlarımızın meslektaşlarımızın yapabileceği çok şey var. Kapasitelerimiz oldukça yüksek, hepimiz bu ülkeyi yaşanabilir ve sağlıklı çevreye eriştirebiliriz. Dünya mimarlık gününde, kentler hakkında karar verirken bilim insanlarına danışın, mimarların sesine kulak verin, doğruları söyleyenleri dinleyin. Paranın ve ihalelerin peşinde koşanların değil gerçekten sağlıklı çevre üretmek isteyenlere kulak verin.
Sendika.Org