Doğatepe Parkı’nda iki kadının birkaç erkek tarafından zorla arabaya bindirilmesi olayı üzerine Boğaziçili kadınlar ve LGBTİ+’lar parkta bir açıklama yaptı
Boğaziçili kadınlar ve LGBTİ+’lar, Sarıyer’de bulunan Doğatepe Parkı’nda bir açıklam yaptı. Doğatepe Parkı’nda iki kadının birkaç erkek tarafından zorla arabaya bindirilmesi olayı üzerine bir araya gelenler yaptıkları açıklamada şunları söyledi:
Geçtiğimiz günlerde, mahallemizde yaşayanların sıklıkla gittiği Doğatepe parkında iki kadın arkadaşımız birkaç erkek tarafından zorla arabaya bindirildi. Tesadüfen orada olan iki sıra arkadaşımızın müdahale etmesiyle arkadaşlarımız sağ salim evlerine dönse de mahallemiz ülkenin geri kalanı gibi biz kadınlar ve LGBTİ+’lar için gün geçtikçe daha güvensiz hale geliyor. Kampüslerden sokaklara, evlerimizden derslere kadar her alanda kadınları ve lubunyaları bir taciz sarmalının içine sıkıştırmaya çalışıyorlar. Bir süre öncesine kadar en azından bir miktar daha güvenli hissettiğimiz Hisarüstü de kadın ve LGBTİ+ düşmanı politikalardan nasibini alıyor, taciz vakaları mahallemizde her geçen gün artıyor. Bugün tam da bu yüzden buradayız. Mahallemizin tek bir sokağında bile güvensiz hissetmeyeceğiz, mahallemizi istismara, erkek şiddetine teslim etmeyeceğiz!
2021 yılında Melih Bulu ile başlayan ve ardından da Naci İnci ile devam eden kayyum yönetiminin polis işbirliğiyle yürüttüğü cinsiyetçi, homofobik ve transfobik kampüs politikaları da hem kampüslerimizde hem de üniversitemizin bulunduğu mahallede güvenli alanlarımızı tehdit ediyor. CİTÖK’ün kapatılmasıyla üniversite içinde cinsel tacizle mücadeleye yönelik bir saldırı yapılmıştı zaten. Şimdilerde kadın düşmanı muhalefet tarafından tartışmaya açılan 6284’ün, kadınlar ve LGBTİ+lar için çıkarılmamasına rağmen kayyum Naci İnci için bir günde nasıl çıkarıldığını hatırlıyoruz! BÜLGBTİ+’nın kapatılması ve okul içindeki onur yürüyüşünde işkenceyle gözaltına alınmamız da iktidarın ve onun temsilcisi kayyum yönetimin nefret politikalarının sonucu olduğunu biliyoruz. Bizleri birçok kez işkence ve taciz ile gözaltına alan polisler, mahallemizdeki tacizcilere karşı harekete geçip güvenli alanı sağlamak şöyle dursun, sosyal medyadan bizleri taciz ediyorlar.
Biliyoruz ki bu durumun en temel sebeplerinden biri iktidarın LGBTİ+ların ve kadınların her hakkını hedefe koyan, faili cezasız bırakan, hatta cesaret veren politikalarıdır. Biz haklarımız ve hayatlarımız için mücadele ederken iktidar; her Onur Yürüyüşünde, 8 Mart’ta, 25 Kasım’da biz kadınların ve lubunyaların önüne kolluk kuvvetlerini yığıyor, 6284’ü hedefe koyuyor, Aile Çalıştaylarıyla anayasada değişiklik yapmayı konuşuyor. Kadınlar ve LGBTİ+lar olarak bizi kamusal alandan silmeye çalışan bu politikaları da, mahallelerimizin, üniversitelerimizin bizler için güvensiz hale gelmesini de kabul etmiyoruz. Mahallemizde de, ülkenin her bir karışında gece yürürken her adımımızda arkamıza bakmayı, kız kardeşlerimiz için günün her saatinde tedirgin hissetmeyi kabul etmiyoruz!
Her yan yana geldiğimizde haykırdığımız, bize güç veren o sloganı tekrar hatırlatıyoruz: Geceleri de, sokakları da, meydanları da terk etmiyoruz! Hisarüstü’nde yaşayan, Boğaziçi’nde okuyan kadınlar ve LGBTİ+lar olarak soruşturmanın takipçisi olacağız. Tek bir kadın ve lubunyanın bile mahallemizde güvensiz hissetmediğinden emin olana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Buradayız, hiçbir yere gitmiyoruz!
Eylemde, “Dünya yerinden oynar kadınlar özgür olsa”, “Dünya yerinden oynar ibneler özgür olsa”, “Gelsin baba gelsin koca gelsin devlet gelsin cop inadına isyan inadına isyan inadına özgürlük”, “Geceleri de sokakları da meydanları da terketmiyoruz”, “Asla yalnız yürümeyeceksin” sloganları atıldı.
Sendika.Org