Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Eris varyantına ilişkin açıklama yaptı
Bakan Koca, dün (26 Eylül) akşam yapılan Kabine Toplantısı’nın ardından basının sorularını yanıtladı. Koca, Eris varyantıyla ilgili son durumun sorulması üzerine, “COVID-19 ortaya çıktığında birçok bilinmezliği içeriyordu. Hem virüs hem de hastalıklar açısından bu süreçte mücadele etmek için erken dönemde aşının geliştirilmesi gerekiyordu. Bu süreçte artık hastalığı biliyoruz, virüsü tanıyoruz. Tüm mutasyonların etkilerini ve değişiklikleri takip ediyoruz. Bu mutasyonlarda bugüne kadar hiçbir zaman virüsün ilk çıktığı dönemdeki hasta yapıcı etkisi yani virülansında artış olmadı. Olan mutasyonlar, hasta yapma gücü daha zayıf olan mutasyonlar. Bu anlamda kesinlikle Eris varyantına yönelik yeni bir tedbir gerekmiyor. Hastalığı artık çok iyi tanıyoruz ve endişe edecek hiçbir durum yok” dedi.
Koca, bir gazetecinin, ‘Bazı ülkeler yeni varyanta özel aşı geliştirdiklerini ifade ederek yeni aşılama programlarına başlıyorlar. Türkiye’de böyle bir aşılama programı söz konusu olacak mı?’ sorusuna da “Bazı ülkelerin aşı baskısı ile örnek olmaya çalıştığına hepimiz şahit oluyoruz. Bazı ülkelerin aşı baskısına boyun eğmesi, bizim de aşı baskısına boyun eğeceğimiz anlamına gelmez. Küresel COVID aşısı baskısına boyun eğmemiz mümkün değil. Türkiye’nin kendi programı var ve birileri istiyor diye aşı programı başlatmayız. Biz kendi programımızı uyguluyoruz ve şu an kesinlikle COVID-19 için yeni bir aşı programı uygulamayı düşünmüyoruz. Bu kadar net” diye yanıt verdi.
Koca, hasta sayısında artış olup olmadığıyla ilgili de, “Bildiğiniz gibi Eris varyantının virülansı yani hasta etme gücü daha düşük fakat bulaşıcılığı daha fazla. Bu dönemde hasta sayısının arttığını söyleyebiliriz. Fakat hastaneye yatış oranları oldukça düşük. Ağır hastalık yapmıyor. Daha hafif seyrediyor. COVID-19 nezle ve grip gibi bir üst solunum yolu enfeksiyonuna dönüşmüş durumda. Bu beklediğimiz bir seyirdi. Paniğe gerek yok. Eski dönemi hatırlatan kısıtlama ve kapanmalar söz konusu değil. Dolayısıyla korunmak için ne yapmamız gerekiyor? Artık tüm vatandaşlarımız biliyor; hasta olanların kendilerini izole etmeleri, topluma çıkmamaları gerekiyor. Riskli olan kişilerin özellikle kendilerini korumalarını, onların da kalabalık ortamlardan uzak durmasını, illa gerekiyorsa da o durumda maske kullanmalarını öneriyoruz. Yani toplu bir aşılama programına kesinlikle ihtiyaç yok. Fakat bu dönemde grip aşısını önemsiyoruz. Risk gruplarında olup, grip aşıları tanımlanmış olanların bir an önce aşı olmalarını öneriyoruz. Riskli grupta yer alan ve tanımlanmış kişilere grip aşıları ücretsiz olarak yapılmaktadır” ifadelerini kullandı.
Koca ayrıca, çocukluk çağındaki aşı programını hassasiyetle takip ettiklerini ve önemsediklerini vurgulayarak, “Vatandaşlarımız bu konuda hassas davranmalı, çocuklarımızın bağışıklama programındaki aşılarını eksiksiz yaptırmalı. Bu aşılarımızı üretmek için devreye aldığımız, Hıfzıssıhha Aşı ve Biyoteknolojik Ürün Araştırma ve Üretim Altyapı inşaatımız devam ediyor. Tüm aşılarımızı yerlileştirmeyi esas alıyoruz. Ayrıca teknoloji transferiyle daha önce ilan ettiğimiz 3 aşının süreci de başladı; suçiçeği, kuduz ve Hepatit A aşısının teknoloji transferi ile üretilmesini özellikle çocuklarımız için önemsiyoruz” dedi.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ/WHO) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, kuzey yarımkürede kış mevsimi öncesinde COVID-19 vakalarında endişe verici artışın yaşandığını, Ortadoğu ve Asya’nın bazı bölgelerinde ölümlerin, Avrupa’da da yoğun bakıma yatışların arttığını açıklamıştı.
Varyant, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıklamasına göre Türkiye’de de tespit edildi.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi, Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Alpay Azap, “Eris varyantının ülkemizde olmaması mümkün değildi. Öncelikle Amerika, Kuzey Amerika ve Avrupa’da artış gösterdikten sonra Türkiye’ye geliyor. Artan vaka sayılarıyla karşılaşıyoruz. Aslında yine aynı süreci yaşıyoruz” dedi.
Prof. Dr. Azap, “Özellikle altta yatan ciddi hastalığı olanlar, bağışıklık sistemi baskılanmış olan hastalar için bir problem. Bu kişilerin, özellikle toplumda virüsün yaygın dolaştığı dönemlerde mutlaka kişisel önlemlere dikkat etmeleri gerekiyor. Riskli grubun kendisini koruması çok daha fazla önem taşıyor” diye konuştu.
COVID-19’a karşı en etkili yöntemin aşı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Azap, “Ancak virüs o kadar değişti ki, ilk hazırlanan aşıların şu anki mevcut değişmiş olan varyantlara, örneğin Eris varyantına karşı etkinliği çok azaldı. Dünyada yeni aşılar geliştirildi. XBB.1.5 varyantını içeren tekli bir aşı var. En yeni aşı bu ve eylül ayından itibaren Kuzey Amerika ve Avrupa’da kullanım onayı aldı ve kullanılmaya başladı. Kış sezonuna girerken bu aşıyla tek doz aşılanmak gereklidir” dedi.
Britanya’da yapılan ve Lancet Respiratory Medicine’de yayınlanan yeni araştırmada, “uzun COVID-19” geçiren hastaların ana organlarının ne ölçüde etkilendiği incelendi.
Araştırma kapsamında virüs nedeniyle hastaneye kaldırılan 259 kişi incelendi. Taramalarda, uzun süre COVID-19 geçiren hastaların akciğer, beyin ve böbrek gibi organlarında anormalliklere sahip olma olasılığının hastalığı geçirmeyenlere göre üç kat daha fazla olduğu tespit edildi.
Araştırmada, uzun COVID-19 geçirenlerde en fazla etkilenen organın akciğer olabileceği, organın 14 kat daha fazla etkilenebileceği belirlendi.
Kalp veya karaciğer sağlığında ise önemli bir değişiklik tespit edilmedi.
Sendika.Org