17 Ağustos 1999 Kocaeli/Gölcük merkezli depremin 24. yılında meslek örgütleri yaptıkları açıklamalarda AKP’nin gerçekleştirdiği uygulamalarla afet risklerini arttırdığını belirtti
17 Ağustos 1999 Kocaeli/Gölcük merkezli depremin 24. yılında Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğ’ne bağlı Şehir Plancıları Odası, Maden Mühendisleri Odası, Jeoloji Mühendisleri Odası ve İHD (İnsan Hakları Derneği) İstanbul Şubesi açıklamalar yaptı.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası yaptığı açıklamada, iktidar tarafından savunulan çözümlerin afet risklerini azaltmadığını, sadece “yara sarma” amacına hizmet ettiğini ifade etti. Açıklama şu şekilde devam etti:
AKP iktidarı 20 yılı aşkın süredir ülkemizi doğa kaynaklı afetlere hazır hale getirip, risklerini azaltmak yerine “ imar afları, kentsel dönüşüm yerine rantsal dönüşümü esas alan uygulamalar, fay zonlarının üstü, sıvılaşma, heyelan, kaya düşmesi, çığ ve taşkın tehlikesi yüksek jeolojik sakıncalı alanları imara açmak” gibi uygulamalarla, afet risklerini daha da arttırmıştır.
1959 yılında çıkarılan 7259 sayılı Afetler Kanunu, 3194 sayılı İmar Kanunu, 6306 sayılı Kentsel Dönüşüm Kanunu, 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkındaki Kanun gibi temel yasalarda afet risklerin azaltılması konusunda tek bir değişiklik yapılmazken, 1999 Marmara depreminden sonra çıkarılan ve tek seferlik olduğu ifade edilen deprem vergileri kalıcı hale getirilmiş, toplanan kaynaklar afet zararlarını azaltacak tedbirlerin alınması yerine, bütçe açıklarının kapatılması veya yandaş firmaların rant odaklı otoyol köprü, havalimanı gibi yap-işlet-devret projelerinin finansmanında kullanılmıştır. Toplanan bu vergiler AKP iktidarı tarafından yetersiz görülmüş olacak ki 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremlerinden sonra çıkarılan “ 7456 sayılı 6/2/2023 Tarihinde Meydana Gelen Depremlerin Yol Açtığı Ekonomik Kayıpların Telafisi İçin Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi İhdası İle Bazı Kanunlarda Ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile fakir halkın cebine el uzatılmış, böylece depremin bütün mali yükü zaten ekonomik sıkıntıların pençesinde kıvranan halkın üzerine yıkılmıştır.
TMMOB Maden Mühendisleri Odası yaptığı açıklamada Gölcük depreminin üstünden 24 yıl geçmesine, bu süre içinde çok sayıda can ve mal kaybı yaşanmasına rağmen ülkenin deprem kuşağında yer aldığı gerçeğine itibar edilmediği vurgulandı. Açıklama şu sözlerle devam etti:
Bilime ve tekniğe gözlerini kapatan, yaşananları kader olarak yorumlayan siyasal iktidar, önlem almak yerine rant elde etmeye yönelmekte, insanların canı ve malı pahasına bireysel zenginliğin peşine düşmekte, imar aflarıyla, liyakatsiz görevlendirmelerle, şirket kayırmalarla bu yıkım süreçlerinin alt yapısını hazırlamaktadır. Bu yanıyla yaşanılan acıların doğrudan sorumlusu AKP iktidarıdır.
TMMOB Şehir Plancıları Odası yaptığı açıklamada bilim ve tekniğin ışığı altındaki kentlerin inşa edilmesi, mevcut kentlerin depreme hazırlıklı olması adına çalışmaya hazır olduklarını belirtti. Açıklama şu sözlerle devam etti:
İmar affı düzenlemesi, konut yoğunluğu artışına izin veren yönetmelik değişiklikleri, emsal artışı karşılığında yapılan kentsel dönüşüm projeleri, dere yataklarının imara açılması, jeolojik açıdan sakıncalı alanlarda yüksek katlı yapılaşmaya özendirici planların yapılması gibi son yıllarda yoğunlaşan uygulamalar sonucunda kentlerimizde doğa olayları sık sık afete dönüşmüş ve ciddi can ve mal kayıpları yaşanmıştır. Depreme dirençli kentler yaratma anlamında depremzede vatandaşlarımızın barınma ihtiyacı suistimal edilip konunun aciliyetine binaen piyasacı çözümlerle konunun müteahhitler eliyle çözülebilmesi için deprem bölgesindeki kentlerimizde kat artışları ile barınma sorunu çözülmeye çalışılmaktadır. Kamu kaynakları ve deprem için toplanan paraların imar adı altında ne tür çalışmalar yapıldığı, halka ve meslek disiplinlerine kapalı olarak yapılmakta, verilen kararlar hukuki açıdan müdahaleye kapalı tutularak yanlışlara devam edilmektedir. Bu tür yanlışların kısa vadede çözümler üretse de orta ve uzun vadede kentlerimizde yaşadığımız sorunları derinleştireceği ve deprem gibi bir konuda kalıcı ve etkin çözümler üretemeyeceği açıktır.
İHD İstanbul şubesi yaptığı açıklamada depremin değil dayanıksız binaların, alınmayan önlemlerin, çarpık kentleşmenin, insan haklarını yok sayan rant politikalarının öldürdüğünü vurguladı. Açıklama şu sözlerle devam etti:
Daha önce de ifade ettiğimiz üzere; 24 yıl boyunca 17 Ağustos depreminin her yıldönümünde söylenen duygusal sözler ertesi gün unutuldu ve çarpık kentleşme, denetimsiz yapılaşma artarak devam etti. Deprem sonrası toplanma alanı olarak ayrılan alanlar dahi ranta açıldı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı sırf İstanbul’da 300 bin konutun yenilenmesi gerektiğini söyledi ancak İmar Barışı uygulaması ile denetimsiz kaçak yapıların tamamına onay verildi. Bir kere daha insan canı paraya satılmış oldu. 17 Ağustos sonrası hazırlanan deprem risk raporlarında büyük kentlerdeki nüfus ve yapılaşma yoğunluğunun azaltılması gerektiği söylendi ancak Kanal İstanbul projesi ile İstanbul’a bir İstanbul daha eklenmek isteniyor. Toplanan Deprem vergilerinin sözü dahi edilmezken, deprem önlemleri için ayrılması gereken kaynaklar Kanal İstanbul projesi gibi projelere ayrılıyor.
En az 500 bin insanın canına mal olabileceği hesaplanan İstanbul depremi için, toplumun değişik kesimleri, meslek odaları, endişelerini dile getirdiler, alınması gereken önlemlere dikkat çektiler her yıl. Ancak bu uyarılar karşılığını bulmadı. 24 yıl sonra bugün, deprem öncesi alınmayan önlemler ve deprem sonrası afet yönetiminde yaşanacak büyük kriz ve bu sürecin uzun süreli etkileri bilinmekte, ancak insan canı ve yaşanabilir güvenli kentlere olan ihtiyaç halen hiçe sayılmaktadır
Açıklamaların tamamı için:
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası: 17 Ağustos 1999’dan 6 Şubat 2023’e Uzanan 24 Yılda Doğa Kaynaklı Afetler Ülkemizde Yaralar Açmaya Devam Ediyor.
TMMOB Maden Mühendisleri Odası: 17 Ağustos Gölcük depreminin yıldönümü: Arama-kurtarma ekipleri nicelik, nitelik ve araç-gereç açısından güçlendirilmelidir.
TMMOB Şehir Plancıları Odası: 17 Ağustos: Depremlerle yeni acılar yaşamamak için ilgili tüm idareleri akıl, bilim ve tekniğe uygun hareket etmeye devam ediyoruz.
İHD İstanbul: 17 Ağustos, 6 Şubat: Afet değil katliam! Bir katliama daha uyanmak istemiyoruz.
Sendika.Org