Türkiye yabancı yatırımcılara dolar bazında düşük ücretler, uzun çalışma saatleri ve emek verimliliğiyle pazarlanıyor. Asgari ücret görüşmeleri sırasında dolar bazında zam tartışmalarına sermaye cephesinin tek ses olarak karşı çıkışı bu noktadan bakınca daha anlamlı
Asgari ücret 11 bin 402 lira olarak belirlendi. Bugünkü kurla ifade edersek 483 dolar veya 443 avro. Asgari ücret görüşmelerindeki miktar tahminlerinin dolar cinsinden gündeme gelmesi ve önceki Çalışma Bakanı Vedat Bilgin’in asgari ücretin 500 dolar olacağına dair ifadeleri patron örgütlerini rahatsız etti.
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Başkanı Özgür Burak Akkol, henüz görüşmeler başlamadan Bilgin’in sözleri hatırlatıldığında “Bir önceki bakanımızın bir beyanatı oldu ama baştan sona dinlediğimizde ücretin dolara endekslenmemesi gerektiğini ifade ediyor. Temenni olarak belirli seviyelerden bahsediyor. Biz Türkiye Cumhuriyeti’ndeyiz, başka para birimleriyle belirlenmiyor. TL konuşacağız her zamanki gibi” sözleriyle asgari ücretin dolar bazında belirlenmesine tepki gösterdi.
Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mustafa Gültepe de Habertürk’te çıktığı yayında “Asgari ücrette maksimum dolar bazında 300-400 dolar arasındaki seviyeyi koruyabilmeliyiz” diyerek dolar bazındaki beklentisini ifade etti. Gültepe sonrasın yaptığı açıklamada dolar bazlı bir ücretin sürekli zam gerektireceğini ve bunun ihracatçıları zora sokacağını söyledi
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekip Avdagiç de altı aylık enflasyonun esas alınarak belirlenmesi gerektiğini, zammın yabancı para birimi bazlı yapılmaması gerektiğini savundu.
Asgari ücret görüşmelerinin ikinci oturumu sonrasında işçi tarafını temsilen katılan Türk-İş Genel Mali Sekreteri Ramazan Ağar basına yaptığı açıklamada patronların rahatsızlığını gözetmiş olacak ki “Türk parası üzerinden görüşüyoruz. Dolar üzerinden pazarlık yapmıyoruz” dedi. Ağar devamında da adeta bir işveren temsilcisi gibi konuşarak “Asgari ücret geçim ücreti değil” diyerek Türk-İş’in bekar bir işçinin yaşam maliyeti olarak hesapladığı 13 bin 400 liranın altına imza atacağının sinyalini verdi.
Türk-İş Başkanı Ergün Atalay da asgari ücretin 500 doların altında kaldığını hatırlatan bir gazeteciye ”Kızım 14 altında kaldı. Özellikle sana Allah kolaylık versin, yardımcın olsun” ifadelerini kullandı.
Erdoğan da bu pazarlık sürecinin “uzlaşı kültürü içerisinde” geçmesinden dolayı memnuniyetini her iki tarafa da iletti.
Dolar bazlı ücret tartışmalarında sermaye kesiminin yaptığı manipülasyon, Türkiye’nin yabancı yatırımcılara pazarlanma stratejisinde anlamlı bir yerde duruyor. Üstelik bu pazarlama stratejisi, bizzat devletin en tepesinden, Saray’dan yönlendiriliyor. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi’nin kendi sitesinde misyonuna dair kısma bir göz atalım:
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi, Türkiye’nin sunduğu yatırım fırsatlarını küresel iş dünyasına tanıtma ve yatırımcılara Türkiye’ye yapacakları yatırımın her aşamasında destek verme görevini üstlenmiş tek resmi kuruluştur.
…
Yatırım Ofisi, yatırımcıları tek durak ofis yaklaşımıyla karşılamakta, geniş hizmet yelpazesi ile yatırımcıların Türkiye’deki yatırımlarından en yüksek düzeyde verim sağlamalarını kolaylaştırmaktadır.
Yatırım Ofisi’nin sitesine girdiğimizde ise Türkiye’yi Almanya gibi merkez ülkelerin yanında tedarik ağları içinde Türkiye’nin ‘rakibi’ olabilecek Balkan ülkeleri ve Kuzey Afrika ülkeleriyle çeşitli başlıklarda kıyaslamalar yer alıyor.
Havayolu ve karayolu kapasiteleri, siber güvenlik gibi altyapıya dair konularda Türkiye’nin kıyaslanan ülkeler içerisinde ilk üçte yer aldığını görüyoruz.
GSYH, satın alma paritesi, dolaylı vergiler gibi yatırım zeminine dair kıyaslamalar da yine karşılaştırmalar arasında. Karşılaştırmalar arasında emeğe dair kategoriler de dikkat çekenler arasında.
Haftalık çalışma süresi konusunda yapılan kıyaslamaya bakıldığında Türkiye 43,34 saatle Mısır ve Fas’tan sonra üçüncü sırada.
Haftalık çalışma süresi kıyaslaması
Haftalık çalışma süresinin yanı sıra emek verimliliği de yine dikkat çeken bir kıyas. Emek verimliliği bir işçinin GSYH’ye ortalama katkısını ifade ediyor. Bu kıyaslamada da Türkiye İtalya, Almanya ve İspanya’dan sonra dördüncü sırada. Yani uzun çalışma sürelerinin yanı sıra emek verimliliği de Türkiye’nin yabancı yatırımcılara sunduğu bir diğer kategori.
Emek verimliliği karşılaştırması
Yatırım Ofisi’nin sitesinde ücretlere dair bir kıyaslama yer almıyor. Ama Eurostat verilerine bakıldığında Avrupa ülkelerindeki ücretlerle kıyaslama kolayca yapılabilir.
Yeni asgari ücret 483 dolar veya 443 avro. Yani şu anki haliyle bile Avrupa’da Bulgaristan, Sırbistan ve Arnavutluk’tan sonra en düşük asgari ücret Türkiye’de. Asgari ücret tanım itibariyle tanım olarak verilebilecek en düşük ücrete karşılık gelse de Türkiye’de ortalama ücret haline geldi. DİSK-AR’ın araştırmasına göre asgari ücret civarında ücretle (asgari ücretin yüzde 10 fazlasının altında) çalışanların oranı sektörlere göre farklılık gösterse de ortalama olarak yüzde 50’nin üzerine çıktı. Avrupa’da ise bu oran yüzde 4.
TÜSİAD’da temsil edilen tekelci sermaye kesiminin de ihracatçıların da dolar kuru beklentisinin daha yüksekte olduğu görünüyor. Yani bu ücret dolar bazında daha aşağı da çekilecek.
Milyonlarca işçinin yaşamını belirleyecek olan asgari ücret tartışmalarının lira üzerinden yapılması ısrarına karşılık Türkiye’nin küresel tedarik ağları içinde konumlandırma tartışmalarının lira bazlı yapılmadığı ortada. Asgari ücret görüşmeleri ve dolar bazlı zam tartışmalarında sermayenin tüm fraksiyonlarının ve devletin konumlanışı Türkiye’deki emek rejiminin uluslararası konjonktüre, sermaye döngülerine ve yatırım stratejilerine göre şekillendirildiği gerçeğini net şekilde gösteriyor. Sarı sendikalar da bu düzeneklerin en önemli parçalarından biri oluyor.
Sendika.Org