Alanya’da 5 No’lu Damlataş Aile Sağlığı Merkezi’nde görevli doktor Melek Bağce isimli bir kadın boşanma aşamasında olduğu erkek tarafından katledildi. “Kadın cinayetleri ve sağlıkta şiddet sona ersin” denilerek Adana ve Hatay’da sağlık emekçileri eylemdeydi
Türkiye’de kadın katliamlarına bir yenisi daha eklendi. Bu kez katledilen aynı zamanda kamuda görevli bir aile hekimiydi. Antalya’nın Alanya İlçesi’nde Aile Sağlığı Merkezi’nde görevli Dr. Melek Bağce adlı aile hekimi, görevli olduğu ASM’de boşanma aşamasında olduğu eşi tarafından öldürüldü. Yaşanan olay ile ilgili Bilim Sağlık Haber Ajansı (BSHA) TTB AHEK Üyesi ve SES Antalya Şubesi Eş Başkanı Dr. Kaan Taşer’den bilgi aldı.
Dr. Taşer, yaşanan olayın bir ASM’de gerçekleştiğinin altını çizerek şunları söyledi:
ASM’lerde görevli kamu çalışanları olarak can güvenliğimizin sağlanması devletin sorumluluğundadır. Yaşanan olay sonrasında ASM’deki çalışanların travmaları gözardı edilmiş, idari izinli sayılmamışlardır. Bu yaşanan olay bir kadın ve hekim cinayeti olmasının yanında aynı zamanda bir iş yeri cinayetidir.
Alanya 5’nolu Damlataş Aile Sağlığı Merkezi’nde görevli Aile Hekimi Dr. Melek Bağce boşanma aşamasında olduğu eşi röntgen teknisyeni Mustafa Bağce tarafından görevli olduğu ASM’de öldürüldü. İstanbul’da bir hastanede görevli olduğu öğrenilen eş, Aile Hekimi Melek Bağce’yi rehin alarak görevli olduğu ASM’de bıçakla öldürdükten sonra silahla kendi hayatına son verdi. Hekim ve kadın cinayetlerine bir yenisi daha eklenirken ASM’lerin sağlıkta şiddete karşı korunmasızlığı da bir kez daha ortaya çıktı. Aile Hekimi Dr. Melek Bağce’nin, Antalya Tabip Odası tarafından 5 Nolu ASM önünde düzenlenecek törenin ardından toprağa verileceği öğrenildi. Yaşanan acı olay ülke genelinde tabip odaları ve meslek örgütleri tarafından kınandı.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Aile Hekimliği Kolu (AHEK) Üyesi, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Antalya Şubesi Eş Başkanı Dr. Kaan Taşer, 5 Nolu Aile Sağlığı Merkezi’nde Aile Hekimi kadın doktor Melek Bağce’nin katledilmesi olayı ile ilgili Bilim Sağlık Haber Ajansı’na konuştu. Yaşanan olayın aile sağlığı merkezlerinde güvenlik önlemleri açısından sıfır noktasında olduğunu söyleyerek şunları kaydetti: “Yaşanan acı olayın ardından kurumda görevli diğer çalışan sağlık emekçilerinin yaşadıkları travma gözardı ediliyor, personellerin idari izinli sayılmaları gerekirken işe devam etmeleri isteniyor. Bizler ASM’lerde ne kadar çok isek kendimizi o kadar güvende hissediyoruz. Yeri geliyor bazen tek hekim görevli oluyor ve boş kalabiliyor. Güvenliği sağlamak yasa gereği kamu otoritesinin görevidir. Bizler aile hekimleri her ne kadar sözleşmeli statüde olsak da kamu çalışanıyız. Devlet nasıl ki depreme karşı kamu binalarının güvenliğini sağlamakla sorumluysa, kamu kurumunda çalışan insanların da can güvenliğini sağlamakla yükümlüdür. Bizler hepimiz bu güven altında insani koşullarda çalışmak istiyoruz. Ama ne yazık ki çalışamıyoruz, çalıştırılmıyoruz. Kapıda dedektör konacak bir alanımız yok. İnsanların kışkırtılmış sağlık talepleriyle karşılaşıyoruz ve olmayacak isteklere hayır demek gerektiğinde şiddetle burun buruna kalıyoruz. Dolayısıyla biz bunu usulünce uygun bir dille günümüzü kurtarmak ve akşam evimize sağ salim dönme gayretindeyiz. Sabah evden birçok arkadaşımız ailesiyle helalleşerek çıkıyor. Kaderci yaklaşımdan yana değiliz olmamalıyız ama maalesef Sağlık Bakanlığına bağlı aile sağlığı merkezlerinin sorunları bunlar biz bu kadere boyun eğmek istemiyoruz. Şiddet kaderimiz olmamalıdır. Bu yaşanan aynı zamanda bir iş kazasıdır, iş cinayetidir” dedi.
Yaşanan acı olayla ilgili Antalya Tabip Odası Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Komisyonu açıklamasında, “Ülkemizde son zamanlarda şiddet iklimi ve kadına yönelik şiddet haberleri ile her gün sarsılıyoruz. Alanya 5 numaralı ASM’de görevli Dr. Melek Bağce’nin boşanma aşamasındaki eşi tarafından çalıştığı ASM’de rehin alınarak hunharca katledildiğini öğrendik. Meslektaşımızın ailesi ve yakınlarına ve tüm sağlık emekçilerine başsağlığı ve sabır diliyoruz. Kadına ve hekime yönelik şiddet olayları başta olmak üzere şiddetin her türlüsüne karşı örgütlü mücadelemizi sürdüreceğiz” mesajı verdi.
SES Antalya Şubesi ve Tabip Odası’nın çağrısıyla bir araya gelen sağlık emekçileri, Dr. Melek Bağçe’nin çalıştığı Damlataş ASM önünde açıklama gerçekleştirdi. Saygı duruşunun ardından açıklama yapan SES Şube Eşbaşkanı Şükran İçöz, her fırsatta “sağlıkta şiddete son vermek için çalışmalar yapıyoruz” diye övünen yetkililerin hiçbir şey yapmadıklarına bir kere daha şahit olduklarını ifade etti. İçöz, “Arkadaşları gözleri önünde katledilmişken acıları tazeyken moralleri bozulmuş olan aynı ASM çalışanlarının hizmet sunmaya devam etmesini isteyen, yasını bile tutturmayan sağlık sisteminin ne derece sağlıklı olduğuna siz karar verin. Artık yeter bir sağlık emekçisinin değil kaybetmek kılına dahi zarar gelmesini istemiyoruz. Sağlıkta şiddet sona erinceye kadar mücadeleye devam edeceğiz” diye konuştu.
Hatay Aile Hekimleri Derneği, SES, Tabip Odası Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Komisyonu’nun çağrısıyla bir araya gelenler “Kadın cinayetlerine ve sağlıkta şiddete hayır” yazılı pankartı taşıyarak “Çalışırken ölmek istemiyoruz”, “Yaşamak istiyoruz”, “Kadın cinayetleri politiktir”, “İstanbul Sözleşmesi’ni uygula” ve “Erkek adalet değil gerçek adalet” yazılı dövizleri açtı. Eyleme Halkevci Kadınlar da katıldı. Eylemde bir basın açıklaması yapıldı.
Açıklamada şunlar söylendi:
Ülkemizin içinde bulunduğu şiddet sarmalında bir kadın meslektaşımızı daha kaybetmenin derin hüznünü ve öfkesini yaşıyoruz. Geçtiğimiz gün Alanya 5 no’lu Damlataş Aile Sağlığı Merkezi’nde çalışan meslektaşımız Dr. Melek Bağçe’nin, boşanma aşamasında olduğu eşi tarafından işyerinde güpegündüz rehin alınarak vahşice katledildiğini öğrendik.
Bu bir ilk değil maalesef ve adeta bir “deja-vu” hali olup bitenler. Kasım 2015’te meslektaşımız Dr. Aynur Dağdemir, birlikte çalıştığı kadın hemşireyi erkek şiddetinden korumaya çalışırken öldürülmüştü. Ocak 2022’de Ebe Ömür Erez, aile sağlığı merkezinde erkek şiddetiyle katledilmişti. Ekim 2022’de aile sağlığı merkezinde çalışan Emine hemşire, işyerinde bir erkek tarafından ateşli silahla vurulmuştu. Nisan 2023’de Çanakkale Tabip Odası Başkanı Dr. Ayşe Güneş, eski eşi tarafından hastane bahçesinde bıçaklı saldırıya uğramıştı.
Birkaç örneğini sıraladığımız bu acı olaylar, tıpkı meslektaşımız Dr. Melek Bağçe cinayetinde olduğu gibi, hem kadına yönelik şiddetin ve hem de hekime/sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin vücut bulduğu olaylar sayacında yerlerini aldı.
Dr. Melek Bağçe, çağlar boyu süren kadına yönelik erkek şiddetiyle yaşamdan koparılan kız kardeşimizdir.
Şiddeti meşrulaştıran, körükleyen, hatta sürekli olarak yeniden üreten iktidar ve siyaset dili, başta kadınlar, çocuklar, gençler, LGBTİ+’lar olmak üzere toplumun bütün kesimlerinde baskı, sindirme ve korku iklimi yaratmak amacıyla sürdürülmektedir. Dozu giderek artan bu şiddet söylemi, insan ve doğa haklarını hiçe sayan güvenlikçi-militarist-neoliberal politikalarla güçlendirilmektedir. Kadını ve kazanılmış haklarını yok sayan, sahiplenilmesi gereken bir mal gibi gören kadın düşmanı erkek egemen politikalar, alınmayan koruyucu önlemler, işletilmeyen düzenleyici mekanizmalar ve cezasızlık politikalar hayatımızın her alanını kuşatmaya devam etmektedir. Erkek failleri cesaretlendiren söz konusu politikalar, şiddetin her türünün evlerde, işyerlerinde, okullarda, sokaklarda fütursuzca kol gezmesine ve yaygınlaşmasına yol açmakta; taciz, tecavüz ve cinayetle son bulan yaşam hakkı ihlalleri toplumun beden ve ruh sağlığını her geçen gün daha fazla tehdit etmektedir. Bu süreçte kadına ve çocuğa yönelik her tür ayrımcılığı ve şiddeti önlemeye dönük CEDAW, Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Lanzarotte Sözleşmesi gibi uluslararası sözleşmelerin hayata geçirilmemesi, kadına yönelik şiddetin önlenmesinde en etkili uluslararası sözleşme olan İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi ve 6284 Sayılı Yasa’nın tartışmaya açılması, kadınlara ve çocuklara yönelik şiddetin yaygınlaşmasında başta gelen belirleyici etkenlerdir.
Bizler biliyoruz ki; kadın cinayetleri politiktir ve bütün kadın cinayetlerinde olduğu gibi kız kardeşimiz Dr. Melek Bağçe’yi yaşamdan koparan fail yalnızca boşanma aşamasında olduğu erkek değil, bu kadın düşmanı politikalardır.
Dr. Melek Bağçe, son zamanlarda hızla artan sağlıkta şiddetin hedefinde yaşamını kaybeden bir meslektaşımızdır.
Görevi sağlık hizmeti vermek ve yaşatmak olan meslektaşımız, gün ortasında, hiçbir güvenlik önlemi olmayan aile sağlığı merkezinde boşanma aşamasında olduğu eşi tarafından önce rehin alınmış, sonra da hunharca öldürülmüştür. Sağlıkta Dönüşüm Projesi’yle yaratılan neoliberal sağlık sistemi, yalnızca birinci basamak sağlık hizmetlerini tahrip etmekle kalmamış, aynı zamanda hekimleri ve sağlık çalışanlarını parçalanan ve güvenli olmayan sağlık kurumlarında çalışmaya mahkûm etmiştir. Kışkırtılmış sağlık talepleri, performans baskısı, güvencesiz çalışma, kamudan karşılanmayan koruyucu hizmet paketlerinin yarattığı çaresizlik, emeğin değersizleştirilmesi ve şiddete karşı korunaksız çalışma gibi çok yönlü olumsuz etkenler hekimler ve sağlık emekçileri için tehdit olmaya devam etmektedir. Meslek örgütümüzün ve sendikaların giderek artan sağlıkta şiddetin durdurulması için yaptıkları geniş katılımlı eylem ve etkinlikler, hazırladıkları yasa önerileri siyasal iktidarın kör duvarlarında yankı bulamamakta, sağlık çalışanlarının “Sağlıkta şiddete son” çığlıkları duyulmamaktadır. Sağlığın ve yaşamın korunması için hizmet üretilen ve güvenli olması gereken sağlık kurumları, günümüzde eli silahlı erkek faillerin kolayca girip çıktığı, özellikle kadın sağlık çalışanlarına yönelik tacizden cinayete her tür şiddet eylemini gerçekleştirebildiği ortamlara dönüşmüştür
Bizler biliyoruz ki; meslektaşımız Dr. Melek Bağçe’nin çalıştığı Damlataş Aile Sağlığı Merkezi’nde katledilmesine yol açan, şiddete açık olan ve şiddete karşı gerekli önlemlerin alınmadığı bu güvenli olmayan çalışma ortamlarıdır.
Yaşamı savunan bir mesleğin üyeleri olarak buradan bir kez daha haykırıyoruz;
Kadına yönelik şiddet ve sağlıkta şiddet sonucu kaybettiğimiz meslektaşlarımızı sağlık çalışanlarımızı saygı ve özlemle anıyoruz.
Bir kadını daha kaybetmemek için yaşamdan, sağlıktan, özgürlükten yana ve meslekten bir kişi daha eksilmemek için kadına yönelik her türlü şiddete karşı mücadelemizi sürdüreceğiz.
İnsan haklarına ve onuruna yaraşır, şiddete karşı güvenli çalışma ortamlarını talep etmekten ve mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz.
Kadın cinayetleri ve sağlıkta şiddet sona ersin!
Adana’da ise “Kadına şiddet ve sağlıkta şiddet politiktir” başlıklı bir açıklama yapıldı. SES Adana Şube ve Adana Tabip Odası’nın “Kadın cinayetleri politiktir. Güvenli çalışma ve yaşam ortamları istiyoruz” pankartını taşıyarak yaptığı eylemde açıklamayı SES Şube Eş Başkanı Enis Mürşit Akyüz okudu. Açıklamada “Kadına şiddet ve sağlıkta şiddet sona ersin” denildi.
Mersin Tabip Odası ve SES Şubesi, Eğitim Sen Şubesi’nde basın açıklaması yaptı. Açıklamanın yapıldığı salona, “Kadın cinayetleri politiktir. Yastayız isyandayız” pankartı asıldı. Sağlıkçılar adına açıklama Dr. Reyhangül Baloğlu, Sağlıkta Dönüşüm Projesi’nin hekimleri ve sağlık çalışanlarını güvenli olmayan ortamlarda çalışmaya mahkum ettiğini söyledi. Sağlık kurumlarının hizmet üreten ve güvenli ortamlar olması gerekirken silahlı erkek faillerin kolayca girip çıktığı ortamlara dönüştüğünü belirten Baloğlu, “Meslektaşımız Dr. Melek Bağçe’nin çalıştığı Damlataş Aile Sağlığı Merkezi’nde katledilmesine yol açan, şiddete açık olan ve şiddete karşı gerekli önlemlerin alınmadığı bu güvenli olmayan çalışma ortamlarıdır” dedi.
Ankara’da SES Genel Merkezi’nde yapılan açıklamayı Şube Eş Başkanı Nazan Karacabey okudu. Karacabey, “Sendikamız, kadına ve çocuğa karşı her türlü şiddet ve istismar ile bunlara neden olan bu karanlık zihniyete karşı mücadelesini yükselterek sürdürecektir. Bir kadın daha kaybetmemek için, yaşamdan, sağlıktan, özgürlükten ve meslekten bir kişi daha eksilmemek için, kadına yönelik her türlü şiddete karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. Kadın düşmanlığında ortaklaşan, “yalnız yaşayan kadınları sahiplendirmekten” bahseden, çocuk istismarını meşrulaştıran ve ülkemizi ortaçağ karanlığına gömmeye çalışan bu gerici ve ataerkil zihniyeti, kadınlar eşitlik ve özgürlük mücadelesini yükselterek, dayanışma ve iradeyle değiştirecektir. İnsan haklarına ve onuruna yaraşır, şiddete karşı güvenli çalışma ortamlarını talep etmekten ve mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz” dedi.
SES İzmir Şubesi, Melek Bağçe’nin katledilmesine yönelik şube binasında basın toplantısı düzenledi. Şube yöneticilerinin katıldığı toplantıda açıklamayı SES İzmir Şube Kadın Sekreteri Hülya Ulaşoğlu yaptı. Dr. Melek Bağçe cinayetinde olduğu gibi, hem kadına yönelik şiddetin hem de sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine yönelik şiddetin ne ilk ne de son olduğunu vurgulayan Ulaşoğlu, “AKP-MHP ve HÜDA PAR bloğunun çocuk ve kadına yönelik şiddet ve istismarın önünü açan söylemleri, bugün olduğu gibi acı durumların yaşanmasına neden olmaya devam edecektir. Sendikamız, kadına ve çocuğa karşı her türlü şiddet ve istismar ile bunlara neden olan bu karanlık zihniyete karşı mücadelesini yükselterek sürdürecektir” diye konuştu.
Urfa Tabip Odası, oda binasında basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD)Urfa (Riha) Şubesi, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) bileşeni sendikaların yöneticileri ile Yaşamevi Kadın Dayanışma Derneği temsilcileri katıldı. Ortak açıklamayı okuyan Urfa (Riha) Tabip Odası üyesi Dr. Derya Bulgur, kadın katliamlarının, iktidarın kadın düşmanı neoliberal politikalarının sonucu olduğuna vurgu yaparak, “Sağlık emekçileri birçok defa görevleri başındayken katledildiler. Bu cinayet bunlardan biridir. Kadınları ve kadın kazanımlarını tanımayan bu iktidarın cezasızlık politikaları hayatımızın her alanını kuşatmaya devam ediyor. Bu nedenle katil sadece boşanma aşamasında olduğu erkek değil, aynı zaman da kadın düşmanı politikalardır. Kadın katliamlarına karşı mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi.
Van-Hakkari Tabip Odası yazılı bir açıklama yaparak, Bağçe’nin katledilmesini kınadı. Açıklamada, “Güvensiz çalışma ortamlarımız katillere adeta cinayet mahalli hazırlanırken kadın düşmanı politikalarda bu kişileri cesaretlendirmeye devam etmektedir. Sağlıkta şiddet genel şiddet ikliminden siyasetçilerin şiddet üreten politikalarından ayrı düşünülemez. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile ilişkili ortam kadına yönelik şiddeti körüklemektedir. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin sonlanması için etkili ve caydırıcı yasaların bir an önce çıkarılması, işyerlerinde kadına karşı şiddet önleme mekanizmalarının devreye konulmasını talep ediyoruz. Üzgünüz öfkeliyiz bir kişiyi daha kaybetmek istemiyoruz” ifadelerine yer verildi.
İlgili haber:
Sendika.Org