Eski Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan ve dönemin yönetim kurulu üyelerinin “kamu görevlisine dini inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklaması nedeniyle görevinden dolayı hakaret” suçlamasıyla yargılandığı davada, 11 avukatın beraatine hükmedildi
Eski Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan ve dönemin yönetim kurulu üyelerinin “kamu görevlisine dini inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklaması nedeniyle görevinden dolayı hakaret” suçlamasıyla yargılandığı davada, 11 avukatın beraatine hükmedildi.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın LGBTİ+’ları hedef gösteren Cuma Hutbesine karşı açıklama yapan dönemin Ankara Baro Başkanı Erinç Sağkan ve yönetim kurulu üyesi 10 avukat hakkında görülen davanın karar duruşmasını 50’den fazla avukat, baro temsilcileri ve uluslararası gözlemciler izledi.
Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada savcı, dönemin Ankara Barosu yönetiminden 11 avukatın TCK 125/1.3. ve 4. maddeleri uyarınca ayrı ayrı cezalandırılmasını ve cezanın sonucu itibariyle TCK 53. maddenin ayrı ayrı uygulanmasına karar verilmesini talep etmişti.
Bugün beşinci celsesi görülen davada, her iki tarafın da vekilleri ve sanıklar, esas hakkındaki mütalaaya karşı beyan ve savunmalarını sundu. İlk olarak söz alan Ali Erbaş vekili, dönemin baro yönetiminin yalnızca ayetleri okuyarak kamu görevini yerine getirdiğini söylediği Erbaş’a hakaret ettiğini iddia etti.
Ardından sanık avukatların savunmalarına geçildi. Türkiye Barolar Birliği Başkanı (TBB) Erinç Sağkan’ın da aralarında bulunduğu avukatlar, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın toplumun bir kesimi olan LGBTİ+’ların Covid-19 virüsü döneminde hedef alınarak ötekileştirildiğini ve hedef gösterildiğini belirtti.
Nefret söylemine karşı yaptıkları açıklamanın hakaret değil, eleştiri olduğunu söyleyen avukatlar, Avukatlık Kanunu 76 ve 95. maddelerinin Ankara Barosu’na vermiş olduğu yetkiyi hatırlatarak, baronun kamu niteliğinde olduğunu, bu nedenle insan hakları ve hukukun üstünlüğünü koruma yetkisi olduğunu dile getirdi.
Diyanet İşleri Başkanı’nın görevinin Anayasa’nın 136. maddesi ile sınırlandırıldığını hatırlatan avukatlar, Erbaş’ın dini inancına ve kamu görevine değil, kamu görevini aşmasına eleştiri sunduklarını ifade ederek, mütalaaya aykırı olarak Erbaş’ın kamu sınırını ve görev sınırını aştığını vurguladı.
Savunmalarından ardından avutların müdafileri beyanda bulundu. Söz alan eski Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Yargıcı Rıza Türmen, davanın ifade özgürlüğü kapsamında beraatle sonuçlanmasını belirterek, ilgili AİHM, Avrupa Konseyi ve Birleşmiş Milletler karar ve sözleşmelerinden örnekler verdi.
AİHM’in Thorgeir Thorgeirson/İzlanda (25.6.1992) kararını aktaran Türmen, gazeteci Thorgeirson’un iki yazıda polisin orantısız şiddete başvurmasını, “Üniforma giymiş vahşi hayvanlar” gibi ifadelerle tanımlamasından sonra “hakaret” suçundan ceza almasına ihlal kararı çıktığını söyledi.
Thorgeir Thorgeirson/İzlanda kararında, eleştirilerin belirli bir polisi hedef almadığını ve kamuoyunu ciddi bir şekilde ilgilendiren bir konuyu ele aldığını belirten AİHM’in mahkumiyetin 10. maddeyi ihlal ettiğine karar verdiğini hatırlatan Türmen, “AİHM, bu ifadelere ceza verilirse kamuyu ilgilendiren konularda kamusal alanda tartışma yapma imkanı olamaz’ diyor” diye konuştu.
Son 20 yılda öldürülen ve şiddete uğrayan LGBTİ+’ların bilgisini veren Türmen, Erbaş’ın Cuma Hutbesindeki sözlerinin tüm bu nefreti ve şiddeti onayladığını söyleyerek, “LGBTİ+’ların onurunu kırıcı ve toplumdan izole edilmesine sebep olan bir açıklamadır. Mahkemeniz bunu dikkate almalıdır” dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığının yapmış olduğu açıklamanın LGBTİ+’ların can güvenliğini tehlikeye düşürecek nitelikte olduğunun altını çizdi.
Sanık avukatların müdafileri ise Diyanet İşleri Başkanlığının Anayasa’ya uygun hareket etmek yerine nefret söyleminde bulunduğunu, Ankara Barosu eski yönetiminin nefret söylemine karşı durarak, insan hakları vurgusu yaptığını ifade etti. Baro açıklamasının hakaret değil, eleştiri niteliği taşıdığını belirten müdafiler, baronun ifade özgürlüğünü kullanmasının yanı sıra kamu görevi olarak kamu yararına hareket ettiğini vurguladı.
Esas hakkındaki mütalaanın söz konusu açıklamayı ifade özgürlüğü kapsamına alacak şekilde hazırlanmasına rağmen hakaret suçundan ceza istemesini şaşırtıcı bulan müdafiler, beraat kararı verilmesini talep etti.
Ankara Baro Başkanı Mustafa Köroğlu da bu dava özelinde tüm baroların yargılandığını belirterek, kamu görevi yerine getiren avukatlar hakkında beraat kararı verilmesini talep etti.
Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme,sanıklara yüklenen fiilin suç oluşturmadığına kanaat getirerek, sanık avukatların ayrı ayrı beraatine hükmetti.
Kaynak: MLSA