Nükleer Karşıtı Platform, Çernobil’in 37. yılında nükleer felakete ve Akkuyu’ya getirileceği açıklanan yakıt çubuklarına dikkat çekmek için İstanbul ve Mersin’de eylemdeydi
Nükleer Karşıtı Platform, bugün (26 Nisan) İstanbul ve Mersin’de eylemdeydi. İstanbul Beşiktaş’ta Hakan Pastanesi önünde bir araya gelenler, “Nükleer yakıtını da al git” yazılı pankart açarak “Akkuyu Çernobil olmayacak” dedi.
Beşiktaş’taki eylemde basın metnini okuyan Negis Çırnaz, Çernobil felaketinin yıldönümünden bir gün sonra 27 Nisan’da nükleer yakıt çubuklarının getirileceğinin açıklanmasının ülke geleceği için büyük bir tehdit oluşturduğunu söyledi.
Akkuyu Çernobil olmayacak demek için buluştuk. #YakıtınıAlDaGİT pic.twitter.com/Vq890TEYCK
— Nükleer Karşıtı Platform (@NKPistanbul) April 26, 2023
Mersin’de ise Özgecan Aslan (Barış) Meydanı’nda bir araya gelenler “Akkuyu’yu unutma”, “Yakıtını da al git” ve “Akkuyu kervanına katıl, nükleer yakıtı durdur” yazılı pankartlar ile “Mersin Çernolbil olmayacak”, “Nükleere inat yaşasın hayat”, “Susma haykır nükleere hayır” ve “Ülkemiz nükleer çöplük olmayacak” yazılı dövizler taşıdı.
Basın metnini Nükleer Karşıtı Platform Dönem Sözcüsü Osman Koçak okudu. Açıklamada şunlar söylendi:
26 Nisan 2023 Çernobil Nükleer Felaketinin 37. Yıl dönümü. Çernobil ve Fukuşima nükleer felaketlerinden ders almayan siyasi iktidar ve sermaye sahipleri Akkuyu Nükleer Santralinin inşaatını inatla sürdürmekteler. Çernobil Nükleer Felaketinin 37. Yıldönümünün hemen ertesinde 27 Nisan’da Akkuyu’yu nükleer saha haline getirmek üzere nükleer yakıt çubuklarını getirerek seçim propaganda dönemi içinde bir “açılış töreni” yapacaklarını duyurdular.
Mersin Nükleer Karşıtı Platform ve tüm nükleer karşıtı kurum, kuruluş ve aktivistler Akkuyu’ya nükleer yakıt getirilmesine karşıdır. Akkuyu’ya nükleer yakıt getirilmemelidir. Nükleer karşıtları Enerji Bakanına Nükleer santralin insanlara, canlılara, doğaya, çevreye, ekosisteme zararlı etkileri; reaktörün Akdeniz’in 30 dereceyi artan sıcaklıktaki suları ile soğutulması, işletme, deprem, güvenlik riskleri; nükleer yakıtın taşınması, korunması, nükleer atıkların saklanması ve bertarafı konularında bilgi vermesini talep eden sorular yönelttiler.
Enerji Bakanının yanıtlamaktan kaçındığı soruların cevapları açıklamada şöyle sıralandı:
4800 MW planlanan gücü ile Akkuyu NGS Türkiye’nin 105000 MW’lik üretim kapasitesinin %5’ini bile karşılamış olmayacaktır. Türkiye’nin nükleer santralin üç – dört kat pahalı elektriğine ihtiyacı yoktur.
Uranyum yakıtı zorunlu olarak Rusya’dan sağlanacak Rusya’ya enerji bağımlılığı artarak sürecektir. 70 Yıl süresince Rusya’nın sahipliğine bırakılan nükleer santralin inşa maliyetinin olduğu gibi, santralin ömrünün sonundaki ölüsünün inşa maliyetini aşan bertaraf, gömme, saklama maliyetini de yakıt ve atık maliyetini de halkımız ödeyecektir.
Yakıt çubuklarının taşıma, depolama ve saklama işlemlerinde dünya nükleer sermayesinin ve lobisinin çıkar ve iktidar bağlantılarının dışında olan tarafsız ve bağlantısız kurumlar denetleyemeyecektir.
Taze ve atık yakıt çubuklarının geliş ve gidiş olarak nakliyesinde İstanbul, Çanakkale boğazları Marmara, Ege ve Akdeniz kullanılacak, denizler ve çevredeki karasal alanlar her an riskle karşı karşıya kalacaktır.
Nükleer santralin işletmeye girmesi halinde kullanılarak nükleer atık haline gelecek yakıt çubukları Akkuyu’da 20 – 30 yıl bekletilerek radyasyonunu oraya salması sağlanacak, daha sonra Rusya’ya taşınarak içindeki kullanılabilir uranyum ve plütonyum alındıktan sonra kalan atıklar tekrar Türkiye’ye geri gönderilecek, nihai olarak Ankara Polatlı Avdanlı Köyündeki 4 km2’lik alana depolanacaktır. Akkuyu’nun radyasyonla kirletilmesi yetmiyormuş gibi nükleer kirlilik Anadolu’nun ortasına da bulaştırılacaktır. Atık yakıt çubuklarının saklanma maliyeti de halkımıza ödettirilecektir.
Akkuyu’ya 27 Nisan’da nükleer yakıt getirilmesi ile Akkuyu sahası nükleer saha haline gelecek, Rusya ambargolar nedeniyle Avrupa’daki nükleer santrallere satmakta ve nakletmekte zorlandığı yakıt çubuklarını Akkuyu üzerinden satma olanağı kazanacak, nükleer yakıt atıklarını da aynı yoldan geri alacak, kullanım dışı yakıt çubukları Türkiye’de depolanacaktır. Rusya bu yolla ek olarak ekonomik kazanç sağlayacak bu ticaretin radyoaktif, politik ve ekonomik riskleri halkımızın sırtına yüklenecektir. Herhangi bir politik ve askeri uluslararası gerilimde Akkuyu’yu, bölgemizi ve halkımızı hedef haline getirecektir.
Açıklamada 6 Şubat’ta meydana gelen depremler hatırlatılarak “Akkuyu’nun 20 km yakınından fay hattı geçtiği gibi, Afrika Levhasının Anadolu Levhasının altına daldığı Akdeniz kıyılarımızın hemen güneyinden geçen dalma batma kuşağında 8 şiddetinde yıkıcı depremler tarihsel gerçekliktir. Arkeolojik kayıtlar ortaya koyuyor ki Mersin’in Akdeniz kıyısındaki Anamuryum, Elaussa Sebaste ve Pompeipolis – Soli tarihi kentleri deprem ve tsunami sonucunda yıkılmıştır. Akkuyu projesinde bu gerçeklik göz ardı edilerek gözlerden saklanmaya çalışılmıştır” denildi.
Tek çözümün nükleer santrallerin ortadan kaldırılması, inşaatların durdurulması, projelerin iptali olduğu söylenerek şunlar ifade edildi:
Nükleer yakıt çubuklarının getirilmesi ülke geleceği için büyük bir tehdittir.
Meslek örgütleri, bilim insanları ve Türkiye halkının tepkilerine rağmen, nükleer santral projeleri ısrarla gündemde tutulmaya çalışılmakta olup, Akkuyu’da sorunlu inşaat süreci ise devam etmektedir. Sinop’ta ise 2019 yılında maliyet artışları nedeniyle Japon yüklenici şirketin projeden çekilmesi ve Sinop NGS Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu raporuna karşı açılmış olan davanın daha sonuçlanmamasına rağmen Rus şirketler ile pazarlıklar yapılmaktadır.
Dünyadaki ilk “Yap, Sahip ol, İşlet” modeline sahip Akkuyu NGS, hem ekonomik hem sosyal çevre felaketine yol açacaktır.
Nükleer santralin proje maliyeti içinde olmayan atık yakıt çubuklarının ve çalışma süresinin bitiminde santralın bertaraf maliyetini, ekosisteme, canlılara, insan sağlığına, tarıma, balıkçılığa verdiği zararların maliyetini proje maliyetine eklediğimizde projenin iptalinden doğacak ekonomik kayıp ile karşılaştırılamayacak ölçüde ekonomik zarar önlenmiş olacaktır.
Bizler, ülkemizde faaliyetlerini sürdüren; meslek odaları, sendikalar, dernekler ve demokratik kitle örgütleri olarak hiçbir koşulda nükleer yakıtın Mersin Akkuyu’ya getirilmesini kabul etmiyoruz. Ne dünyada ne ülkemizde nükleer santral istemiyoruz. Ülke geleceğimizin nükleer felaketlerle yok edilmesine izin vermeyeceğiz.
Ülkemize felaket getirecek nükleer santrallara karşı duyarlı tüm kurumları ve nükleer karşıtlarını mücadeleye çağırıyor, mali açıdan büyük kamu zararı doğursa da “nükleer santralı kapatacağız” demeyen hiçbir siyasi partiye oy vermeyeceğimizin altını çiziyoruz.
Açıklamanın sonunda şunlar sıralandı:
- Ülkemizin bu felakete sürüklenmesine seyirci kalmayacağız!
- Akkuyu’nun nükleer saha haline getirilmesini reddediyoruz!
- Akkuyu’ya nükleer yakıt getirilmemeli!
- Nükleer yakıtını al da git!
- Nükleere inat yaşasın hayat!
Açıklamadan sonra milletvekilleri ve kurumlar söz aldı. Ardından insan zinciri yapıldı.
İlgili haber:
Sendika.Org