Şişli Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde “AKP düzeni, çocuk istismarı ve yoksulluk” konulu panelde “Bu karanlıktan nasıl kurtulacağız” konuşuldu
Halkevleri ve SODAP’ın bugün (28 Ocak) saat 19.30’da Şişli’de bulunan Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde “AKP düzeni, çocuk istismarı ve yoksulluk! Bu karanlıktan nasıl kurtulacağız” başlığı ile düzenlediği panelde sunucu olarak Doğukan Gürbey ve Kübra Derin sahnede konuşmacılar akademisyen Mert Büyükkarabacak, CHP Yoksullukla Dayanışma Ofisi Koordinatörü Hacer Foggo, gazeteci Ozan Gündoğdu ile yer aldı.
Kübra Derin açılışı yaparken şunları ifade etti:
‘AKP düzeni, çocuk istismarı ve yoksulluk: Bu karanlıktan nasıl kurtulacağız?’ başlığı ile bir araya geldik. Biliyoruz ki yoksulluk hepimizi her geçen gün artarken daha da derinden etkiliyor. Özellikle çocuk yoksulluğu ve kadın yoksulluğunu verilerle konuşacağız. Zaman zaman böyle haberler olsa da bunu gündemimize alsak da konuşsak da bir tarikat yurdunda 6 yaşından 24 yaşına kadar istismar edilen H.K.G. haberiyle tarikatlar ve yoksullaşma meselesi, bunların bağlantılarını konuşacağız. Dediğim gibi daha önce yurtlarda yangınlar olmuştu, istismara uğrayan öğrenciler olmuştu. Bunun yoksullukla nasıl perçinlendiğini de aslında son zamanlarda çokça tartışıldı ve konuşuldu. Bugünkü konuklarımızla bunları konuşacağız. Konuklarıma söz vermeden önce ufak bir veri vermek istiyorum. Türkiye’de 319 bin tane faal ya da fesih olmuş dernek sayısı var. Bunların 18 bini dini hizmetleri gerçekleştirmeye yönelik dernek sayısı. Ve bunlar resmi rakam 2021’in. Bunların dışında mahalle arasında ve sokaklarda da tarikat yurtlarının ne kadar çok yaygınlaştığına ve bunların yoksullukla da daha da yaygınlaşabileceğini öngörebiliriz. Bugün ilk sözü akademisyen Mert Büyükkarabacak’a vereceğim. O tarikatlar tarihinden bahsedecek. Sonrasında Ozan Gündoğdu hem bu yoksulluğun AKP döneminde siyasal İslam meselesini konuşacak. Son olarak da çocuk yoksulluğu durumu, verileri ve çözümleri üzerine Hacer Foggo söz alacak.
İlk olarak sunumuna başlayan akademisyen Mert Büyükkarabacak çerçevesini şöyle açıkladı:
Gerçekten de bugün toplumun içinde bulunduğu ciddi sorunlarından ana başlıklarından bahsedeceğiz. Öncelikle davetiniz için teşekkür ediyorum. Ben açıkçası biraz konuşmanın ana eksenini İslamcılık ve tarikatların hayatımızda nasıl bu kadar yer bulabildiğine tarihsel bir perspektifle bakmak ile başlamanın anlamlı olacağını düşünüyorum.
Sonrasında söz alan gazeteci Ozan Gündoğdu, Mert Büyükkarabacak’ın sunumuna katıldığını söyleyerek şöyle devam etti:
2000’li yılların başı 2010’lu yıllara giderken Türkiye’de bir tartışma üniversitelerde cereyan etti. Bu tartışma neticesinde de zaten 2010 referandumuna gittik. Bu tartışma ‘Yetmez Ama Evet’ diye bir şey çıkarttı. Ben o nefretinizi körüklemek istemem, lüzumundan fazla nefret ettiğimizi düşünüyorum hatta. Ama o dönemki tartışmalar bana şunu hatırlatıyor; şunu söylüyorlardı sosyolog Şerif Mardin hocanın etkisiyle İslamcılığı ele alan çeşitli entellektüeller diyorlardı ki Türkiye Cumhuriyeti kurulurken kuruluş kodlarında elitist, ceberrut, Kemalist, sivil asker bürokrasisinin egemen olduğu dar bir kalıba sığdırılmaya çalışıldı ve merkez bu dar kalıp tarafından kontrol edildi. Bazı gruplar ise çevreye itildi.
Ardından söz alan Hacer Foggo şunları söyledi:
Çocuk yoksulluğu nedir kısmından başlayağım. Yoksulluk aslında çok karmaşık bir şey ve yoksulluk aslında bir erişememe problemi. Yani kitap alamama gibi gıdaya erişememe, kirayı ödeyememe, faturayı ödeyememe, temel haklara erişememe.
Kapanışı yapan Doğukan Gürbey şunları söyledi:
Sözün yetkinin kararın bize nasıl ulaşacağı, bizim nasıl bunu inşa edebileceğimizin niyetini barındırıyordu bu panel. Herkese teşekkürler.
Panel soru-cevap ile devam etti. Konuşmacılara ve katılımcılara teşekkür edilerek panel sonlandırıldı.
Etkinlikten fotoğraflar:
Sendika.Org