Erdoğan, kabine toplantısı sonrası Karadeniz doğalgazı ile ilgili bir müjde açıklamaya hazırlanıyor. Aslında bu müjde bayat bir müjde. Erdoğan iki yıl önce, Ağustos 2020’de “Türkiye’de yeni bir dönemin açılacak” diyerek Karadeniz’de 320 milyar metreküp doğalgaz rezervi keşfedildiğini açıklamıştı. Aslında mesele iki yıllık bir mesele de değil. Türkiye sağının zor zamanlarda imdada çağırdığı bu rezerv keşfi müjdesinin kökeni Demokrat Parti yıllarına kadar gidiyor
Tayyip Erdoğan, yılın son kabine toplantısının ardından yine doğalgaz müjdesi vermeye hazırlanıyor. Yıllardır özellikle seçim dönemlerinde verilen “büyük rezerv bulundu” temalı müjdeler serisinin bugünkü ayağında son yıllarda Karadeniz’de bulunduğu söylenen rezervler var. Erdoğan, 24 Aralık’ta Karadeniz gazı için “Karadeniz’de keşfettiğimiz gazı milli sistemimize bağlamak için gece gündüz çalışıyoruz. Pazartesi günü bu konuda yeni müjdeleri milletimizle paylaşacağız” demişti.
Aslında bu müjde bayat bir müjde. Erdoğan iki yıl önce, Ağustos 2020’de “Türkiye’de yeni bir dönemin açılacak” diyerek Karadeniz’de 320 milyar metreküp doğalgaz rezervi keşfedildiğini açıklamıştı.
Bu, “Türkiye, tarihinin en büyük doğalgaz keşfi” olarak açıklansa da bölgede doğalgaz bulunduğuna ilişkin ilk “müjde” değildi.
23 Haziran 2019’daki İstanbul seçimleri öncesinde Yeni Şafak’ta yayımlanan bir haberde “Trakya’da, 20 trilyon metreküplük doğalgaz rezervi bulunmasının ardından bölgeden bir müjdeli haber daha geldi” denilmişti. Aynı yılın kasım ayında da Sabah, “286 milyar metreküplük doğalgaz rezervi bulunmuştu! Türkiye’ye büyük katkı sağlayacak” diyerek bir başka “müjde” vermişti.
Öte yandan Türkiye’de iktidarın içeride ve dışarıda sıkıştığı, ekonomik kriz nedeniyle ülkenin hızla yoksullaştığı bir dönemde “müjdeler” vermesi de yeni değil.
Celal Bayar ve Adnan Menderes liderliğindeki Demokrat Parti’nin (DP), 1950’lerin başında zayıf temeller üzerine kurduğu “ekonomik mucize”, 1954’ten itibaren önce durgunluğa ardından ciddi bir krize dönüştü.
1957 yılına gelindiğinde ise ekonomik krizin yanı sıra, Yunanistan’la Kıbrıs’ta kriz, Ortadoğu’da kriz derken DP iktidarı, içeride “Devlet işletmelerinin özel sektöre devri” sloganından vazgeçercesine kamu yatırımlarını artırmak zorunda kalır, dışarıda ise aktif bir politika izleyerek krizleri bertaraf etmeye çalışır.
29 Ocak 1957: Ekonomik krizi önlemek için içeride bazı hamleler yapılırken, Menderes de Bağdat Paktı’nı genişletmek için Libya seferine çıkıyordu
2 Ocak 1957’de ise kamuoyuna bir müjde açıklanır: “Trakya’da zengin petrol bulundu”.
Bu “müjde”yi takiben Bayar-Menderes ikilisi ülkenin dört bir yanında açılıştan açılışa koşar, yine bu dönemde imar çalışmaları yoğunlaşır.
DP’nin yayın organı Zafer Gazetesi’nin 1957 yılındaki çeşitli manşetleri
Seçim çalışması havasında geçen bu faaliyetlerin ardından DP iktidarı, 5 Eylül’de yaptığı açıklamayla ülkede erken seçime gidileceğini ilan eder.
27 Ekim 1957 genel seçimine giderken Adnan Menderes “milli iradeden korkan” muhalefetin, “memleketin ekonomik gelişimini önlediği”ni ve “dış mihraklara” çalıştığını belirterek, seçimlerin birçok açıdan “beka meselesi” olduğunu vurgulayacaktır.
Sendika.Org