Ekokırımın bir suç olarak kabul edilmesini tartışmaya açma, dünyadaki iklim adaleti ve ekokırım kanunu hareketleri ile Türkiye’deki ekoloji mücadeleleri arasında köprü kurma amacını taşıyan “Uluslararası Ekokırım Konferansı” İstanbul Kadıköy’deki Müze Gazhane’de başladı
İklim Adaleti Koalisyonu, TMMOB Çevre Mühendisleri Odası ve EndEcocide Türkiye’nin ortak düzenlediği Uluslararası Ekokırım Konferansı İstanbul’daki Müze Gazhane’de başladı.
iki gün sürecek konferans süresince katılımcıların, çözüm yollarını bulmakta birbirinden ilham alması, bilgilerini eşitlemesi, mücadele yollarını değerlendirip geliştirmesi, konferans sonunda benimsenen somut adımları uygulamak üzere, uluslararası iş birliği ağları kurabilmeleri hedefleniyor.
Türkiye’de ilk kez düzenlenecek olan I. Uluslararası Ekokırım Konferansı’nda dünyanın çeşitli ülkelerinden ve Türkiye’den yaşam savunucularının deneyimlerine yer verilecek.
Konferanslardaki oturumlar, fiziksel katılım gerçekleştiremeyecek olanlar için Youtube üzerinden canlı yayınlanacak. Diğer ülkelerdeki katılımcıların konuşmaları da eş zamanlı olarak Türkçeye çevrilecek.
İklim Adaleti Koalisyonu tarafından konferansa ilişkin yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
İklim adaletini devletlerden ya da şirketlerden bekleyemeyiz, çözüm biziz, biz yaşam savunucuları! İklim değişikliğinin sonuçlarından en fazla etkilenenler, ekolojik yıkıma ve iklim değişikliğine etkisi ihmal edilebilir olanlardır. İklim adaleti talebimiz, dünya iklim sisteminin farklı coğrafyalarda farklı şekillerde değişmesi; yanı sıra diğer doğa tahribatlarının sömürü ilişkilerindeki eşitsiz ilişkiler sonucu eşitsiz dağılımı ile ülkeler arasındaki sorumluluk, etkilenme ve uyum sağlama kapasitesi üzerinden yaşanan adaletsizliklerle ilgilidir. İklim değişikliğinin etkileri sınıfsal, cinsel, etnik eşitsizliklerle ve tür ayrımcılığıyla iç içe geçerek gün geçtikçe derinleşiyor. Baskı ve tahakküm ilişkileri, güvencesiz olan nüfusu iklim krizi karşısında savunmasız bırakıp daha da kırılganlaştırıyor. İnsan emeği dahil doğanın her parçasını metalaştıran kapitalist üretim ilişkileri, ekolojik krizi derinleştiriyor. Ekolojik suçların üstünü örtmeye çalışan hükümetler, iklim krizine karşı da sorumsuzca davranmaya devam ediyorlar.
Türkiye’de de ekolojik yıkım, etkisini gündelik hayatta daha fazla hissettiriyor. Madencilik faaliyetleri, tüm bölgeleri kapsayacak şekilde çoğalıyor. Tüm coğrafya, yerli ya da uluslararası sermayenin yatırım alanları olarak görülüyor. iktisadi fayda temelli anlayışlarla tarım arazileri imara açılıyor, yeraltı ve yerüstü suları doğal yaşamı ihmal ederek tasarruf ediliyor, evimiz olan doğa ve içindeki yaşam tehdit ediliyor. Göller ve nehirler kuruyor, henüz kurumamış olanlar da inşaat projelerinin hedefine konuyor. Her av mevsiminde açıklanan rakamlar ve kaçak avcılık nedeniyle Türkiye’nin yaban hayatı bitiriliyor. Sonuna geldiğimiz 2021’deki yangınlar, uzun zamandır süren kuraklık ve seller, yaşam alanlarımızın, suların, ormanların ve yaban hayatının yaşadığı tehlikeler iklim krizine karşı verilecek mücadele için yarının çok geç olacağını, yakıcı bir şekilde bize söylüyor.
Şimdi ve daha fazla geç kalmadan iklim mücadelesi için bir not düşüyoruz. Gezegeni tüketime ve sömürüye dayalı anlayışın yarattığı tüm krizlerden bizler kurtaracağız. Bizi bekleyen; bir yok oluş senaryosu değil, iklimi değiştiren sisteme karşı mücadeleyle kurtulmuş olan bir gezegendir. İklim Adaleti Koalisyonu, devletlerin ve şirketlerin mantığıyla gerçekleşen her müdahalenin ekosistemler üzerinde iyileştirici olmaktan çok ekolojik kırım olduğundan hareketle, bu kırımı yaratan tüm faaliyetlerin suç olduğunu savunur.
İki gün sürecek olan konferansın programı ise şöyle:
3 Kasım
Öğleden önce
Öğleden sonra
4 Kasım
Öğleden önce
Öğleden sonra
Sendika.Org