“Kadınlar direnişte” diyerek çağrı yapan Antalya Kadın Platformu bileşenleri Aydın Kanza Parkı’ndan Cumhuriyet Meydanı’na yürüdü. Kadınlar “Hakkımız olanı ancak sokaklarda olarak alacağımızı, evde, işte, sokakta, hapishanede, okulda ve yaşadığımız her yerde mücadeleyi büyütürsek kazanacağımızı biliyoruz” dedi
Antalya Kadın Platformu’nun çağrısıyla bugün (27 Kasım) saat saat 14.00’te Aydın Kanza Parkı’nda toplanıp Cumhuriyet Meydanı’na yürüyen kadınlar mitingde bir araya geldi.
Eylemde sık sık “Kadın yaşam özgürlük”, “Jin jiyan azadi”, “Kadın cinayetleri politiktir”, “İstanbul Sözleşmesi bizim vazgeçmiyoruz”, “Çocuk istismarları politiktir”, “Göçmen kadınlar yalnız değildir”, “LGBTİ+ hakları insan hakları”, “Yaşasın örgütlü mücadelemiz”, “Dünya yerinde oynar, kadınlar özgür olsa”, “Susmuyoruz, korkmuyoruz itaat etmiyoruz”, “Gelsin baba gelsin koca gelsin devlet gelsin jop, inadına isyan inadına isyan inadına özgürlük” sloganları atıldı.
Mitingde okunan açıklamada şunlar söylendi:
Antalya Kadın Platformu olarak her yıl olduğu gibi 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’nde de yaşam hakkımızı savunmaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Dayanışmamızdan, birlikteliğimizden aldığımız güçle buradayız. Yalnızca burada değil, Türkiye’de ve dünyanın dört bir yanında alanlarda, meydanlarda ve sokaklardayız. İranlı kadınlar başta olmak üzere Jina Mahsa Amini’nin katledilmesinin ardından dinci gerici rejime karşı canı pahasına özgürlüğü için direnen, Rojava’da IŞİD zulmüne karşı direnen, Polonya’da kürtaj yasaklarına karşı mücadele eden, Afganistan’da Taliban zulmüne karşı direnen kadınlarız, her yerdeyiz. Ve Mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz.
Şiddetin, yoksulluğun olmadığı eşit ve adil bir yaşam istiyoruz. Bu yaşamı, Mirabel kardeşlerin özgürlük mücadelesinden ve tüm kız kardeşlerimizden aldığımız güçle hep birlikte kuracağımıza inanıyor ve bunu biliyoruz.
Biz kadınlar ve LGBTİ+’lar bugün dünyanın dört bir yanında eşitsizliği, yoksulluğu, savaşları ve şiddeti üreten erkek egemen kapitalizme karşı isyanımızı meydanlara taşımak, kadın dayanışmasının sınırları aşan gücüyle buluşmak ve itirazlarımızı hep birlikte daha fazla duyurmak için yine alanlardayız.
Mevcut anayasayı uygulamayan, toplumda kutuplaşmayı körükleyen, eşit ve laiklik ilkelerine ve kendisi gibi düşünmeyenlere savaş açan, ülkeyi siyasi ve ekonomik buhrana sürükleyen hükümet anayasayı değiştiremez. Anayasa değişikliğine kararlılıkla karşı çıkıyor ve hayır diyoruz.
Ülkemizde kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve kadın cinayetleri; İktidar, Diyanet İşleri Başkanlığı ve vakıf cemaat gibi gerici odakların eril düşünceleri ile her yıl katlanarak artıyor. İktidarın kadın düşmanı politikaları, devletin şiddeti önleyecek mekanizmaları harekete geçirmemesi, erkek egemen yargı kararları, kriz ve pandemi’nin kadın emeği sömürüsü açısından fırsata dönüştürülmesi ve artan yoksulluk sonucu kadınlar evde, işte, sokakta, kampüste her yerde şiddetin türlü biçimlerine maruz kalıyor.
Şiddetin, kadın katliamının, tecavüz ve tacizlerin artarak sürdüğü, kadına karşı tüm şiddet biçimlerinin sıradanlaştırıldığı, LGBTİ+’ların sistematik olarak hedef gösterildiği, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yaşamın her alanında yeniden üretildiği bir ortamda, istanbul sözleşmenin kaldırılmasına karşı iptal istemini reddetmek tüm bu suçlara zemin hazırlamak demektir. Danıştay kararı alenen erkek egemen sistemin tüm mekanizmaları ile korunacağının beyanıdır. Cezasızlık politikasıyla faillere ortaklık eden, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptali talebini reddeden eril yargı bu şiddetin, istismarın ve cinayetlerin suç ortağıdır.
Çocuk yaşta zorla evlendirilerek istismara uğrayan kız çocuklarının eğitim hakları, gelecekleri, yaşamları ellerinden alınıyor. Bu durumu her fırsatta meşru kılmaya çalışan İktidar her yıl istismarcıları aklayan yasayı meclisten geçirmenin yolunu arıyor. Bizler istismarcıların aklanmasına ve bu yasaların meclisten geçmesine asla müsaade etmeyeceğiz.
İşyerlerinde mobbing ve taciz artıyor. Büyüyen işsizlik, artan yoksulluk kadına yönelik şiddeti tırmandırıyor. Kadınları giderek daha fazla oranda güvencesiz ve niteliksiz işlere mahkûm eden, bakım yüklerini arttıran, şiddeti derinleştiren, kadınları çaresizleştiren bu sömürü düzenini kabul etmiyoruz. “ILO 190 İş Yaşamında Şiddet ve Taciz Sözleşmesi’nin” imzalanmasını istiyoruz.
Biz kadınlar barış içinde bir yaşam istiyoruz. Göçmen kadın ve çocukların haklarının tanınmasını istiyoruz. Eşit işe eşit ücret, güvenceli iş ve güvenli ortamlarda yaşamak istiyoruz.
Evde, işte; sürekli bakım beklenen, duygusal fiziksel her türlü emeği sömürülen, sırtında taşıdığı dünyanın yükünü atıp dünyayı yerinden oynatacak kadınlar alanlarda.
“Bir adam’ın” sürekli olarak kadınlara çocuk yapın diye dayatmasını, aile dışında kadınların yok sayılmasını, LGBTİ+’lara karşı sokaklarda cüppelilerin nefret suçu işlemesini kabul etmiyouz diyen kadınlar, alanlarda.
TTB Merkez Konsey Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın, Gezi’ye öfkesi bitmeyen iktidarın hukuksuz yargılamalarla Mücella yapıcı, Çiğdem Mater, Mine Özerden’in Özgür basın emekçilerinin, politik tutsak kadınların, Sanatçıların, tutklandığı bu ülkede kadın katillerinin sokakta elini kolunu sallayarak gezmesine isyan eden kadınlar, alanlarda.
Geçtiğimiz 8 Mart’ta demokratik haklarını kullanmak üzere alanları dolduran kadın ve LGBTİ+ arkadaşlarımıza kolluk kuvvetleri tarafından orantısız bir şekilde müdahalede bulunuldu. Bunun sonucunda 40 arkadaşımız gözaltına alındı. Dava açıldı, barınma hakları engellendi, bursları kesildi. Dava’nın ilk duruşması 30 Kasım saat 09.00’da dayanışmamızı ve mücadelemizi büyütmek için herkesi Antalya adliyesine bekliyoruz.
Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki; sokakta, evde, kampüste ve maalesef hiçbir yerde güvende değiliz ama birbirimizden aldığımız güçle, dayanışmamızla, mücadelemizle hepimiz için eşit ve özgür bir hayat kurabiliriz.
Katillerin, tecavüzcülerin sırtını sıvazlayanlara sözümüz var; sokakta, evde, okulda, işyerinde her yerdeyiz. Ne size ne kadın düşmanı politikalarınıza itaat etmiyoruz.
- Kadınları erkeğe, sermayeye ve devlete daha da bağımlı hale getirmek için her türlü krizi fırsata çevirmenin hesabını yapanlara karşı sesimizi yükseltmek hesap sormak için İSYANDAYIZ!
- Emeğimiz, bedenimiz ve kimliğimiz üzerindeki binlerce yıllık erkek egemen sömürü düzenine karşı İSYANDAYIZ!
- Sermayeye, ranta, savaşa aktarılan bütçeye karşı toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe hakkımıza sahip çıkmak için İSYANDAYIZ!
- Fetvalarıyla ne giyeceğimizi, ne söyleyeceğimizi, nasıl yaşayacağımızı, erkeğe biat ve itaat etmemizi dayatarak bize sınır çizenlere karşı İSYANDAYIZ!
- “İstanbul Sözleşmesi’nin fesih kararına karşı İstanbul Sözleşmesi uygulansın demek için İSYANDAYIZ!
- Her türlü yasağa ve baskıya karşı eşitlik ve özgürlük için İSYANDAYIZ!
- Her gün erkek devlet şiddetiyle katledilen kadınlar için İSYANDAYIZ!
- İşsizliğe, yoksulluğa, güvencesizliğe, gericiliğe, tacize, tecavüze, istismara, kadın katliamlarına karşı İSYANDAYIZ!
- Ölüme karşı yaşamı, savaşa karşı barışı savunmak için İSYANDAYIZ!
Hakkımız olanı ancak sokaklarda olarak alacağımızı, evde, işte, sokakta, hapishanede, okulda ve yaşadığımız her yerde mücadeleyi büyütürsek kazanacağımızı biliyoruz ve bir kez daha hep birlikte;
- İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz!
- Güvenceli iş güvenli gelecek talebimizden vazgeçmiyoruz!
- Örgütlenme özgürlüğü hakkımızdan vazgeçmiyoruz!
- Barış içinde yaşama talebimizden vazgeçmiyoruz!
- Şiddetsiz bir yaşam, eşitlik, özgürlük, adalet, demokrasi, barış, laiklik mücadelemizden vazgeçmiyoruz!
- Eşitlik ve özgürlük mücadelemizden vazgeçmiyoruz isyanımızı örgütlüyoruz!
Kadınlar açıklamanın sonunda, “Yıllar boyu mücadele ile biriktirdiğimiz kazanımlarımızdan hayatlarımızdan vazgeçeceğimizi sananlar, köşemizde oturup susacağımızı sananlar yanılıyorlar. Vazgeçmediğimizi bir kez daha bu meydanda en güçlü sesimizle duyuralım” diyerek hayatlarından, haklarından, eşitlikten vazgeçmeyeceklerini söylediler.
Mitingden fotoğraflar:
Sendika.Org