Muğla’da ekolojik yıkıma karşı 6 Kasım’da, “Çok Geç Olmadan Yaşam Alanlarımızı Savunuyoruz” sloganıyla miting düzenlenecek
Muğla’da ekoloji ve meslek örgütleri, 6 Kasım’da ekolojik yıkıma karşı düzenleyecekleri miting öncesinde KESK Şubeler Platformu binasında açıklama yaptı.
“Çok geç olmadan yaşam alanlarımızı savunuyoruz” şiarıyla 48 kuruluş tarafından düzenlenecek mitinge dair bilgilendirmeyi Muğla Çevre Platformu Datça Meclisi Sözcüsü Melda Omay yaptı.
Termik santraller, kömür ocakları, çimento fabrikaları, yat limanları ve beton inşaat projeleri ile Türkiye’nin ekolojik yıkım tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını belirten Omay, bugüne kadar sermayeden yana uygulanan politikalar nedeniyle doğal ve kültürel varlıkların talan edildiği vurguladı.
6 Kasım’da yapacakları miting ile ekoloji krizine karşı mücadeleyi büyütmeyi amaçladıklarını ifade eden Omay, “Tüm Muğlalıları ve çevre illerden tüm yaşam savunucularını, doğaya ve insana duyarlı tüm kurum ve kuruluşları, toprağına, suyuna, havasına sahip çıkan anlayışın yanında olmaya, destek vermeye, tüm canlıların sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını savunmaya, ekolojik yıkıma izin veren politikalara ‘dur’ demek üzere, Muğla’ya yaşam alanlarımızı savunmaya çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.
Ekoloji sorununun toplumsal, ideolojik ve ekonomik krizden bağımsız olmadığını belirten Omay şu ifadeleri kullandı:
Ülkemizde bugüne kadar sermayeden yana uygulanan politikalar nedeniyle doğal ve kültürel varlıklar talan edildi ve rant aracı haline getirildi. Kentler betonlaştırıldı, kentsel dönüşüm adı altında yağmalandı. Havamız, suyumuz, toprağımız metalaştırıldı, ticarileştirildi. Tarım çökertildi ve gıda egemenliği şirketlerin eline geçti. Kır-kent ayrımı iyice körüklendi. Kırlar boşaldı. İstisnalar hariç, devletin sunduğu “hizmetler”de halkın yararı değil, şirketlerin çıkarı, daha fazla rant gözetildi. Çılgın projelerle, termik santrallerle, altın madenciliği ile, JES’lerle, RES’ler, GES’lerle, Yeşil Yol ile, deniz dolguları ile, sanayi yatırımları ile, kırlar ve kentler, ovalar, yaylalar, tarım alanları, yeraltı ve yerüstü suları kirlendi ve zehirlendi.
Ege’den Doğu’ya, Karadeniz’den Akdeniz’e çok yönlü bir ekolojik talan, yağma var… Kentimizde sahiller, koylar, deniz, ormanlar, doğal sit alanları, kültürel ve tarihi zenginlikler satışa çıkarılmış, ormanlarımızın onda birini yangınlarla kaybetmemişiz gibi turizm tahsisleri ve madencilik faaliyetleri ile kalanı da yok edilmek isteniyor. Bu iktidar, Muğla coğrafyasının yüzde 59’unu madenlere ruhsat alanı olarak tahsis etti. Kömürlü üç termik santralle sürekli zehirlenen Muğla’da kömür ocakları, mermer ocakları, taş ocakları, feldspat ocakları, kil ve kireçtaşı ocakları vb. her türlü madencilik faaliyeti ile sadece doğa değil, yerleşim alanları da bir bir yok ediliyor. Bu ekolojik talana karşı Bodrum’da, Köyceğiz’de Sandras’ta, Milas’ta Tuzla’da, Göcek’te, Ortaca’da, Datça’da, Gökova’da, Yatağan’da, Marmaris’te Kızılbük’te, Bayır’da Deştin’te, Akbelen’de… Denizli’de Avdan’da, Uşak’ta, Aydın’da, İzmir’de Çeşme’de, Kazdağları’nda, İstanbul’da, Sinop’ta, İkizdere’de, İliç’te, Mersin’de, Dersim’de, Şırnak’ta Cudi’de… bütün Muğla ve bütün yurtta meyve çağında ağacı, serpilip gelişen hayatı savunmak için mücadelemiz sürüyor.
Sendika.Org